🎡
Gecenin son bulmasına daha vardı, en azından ben bunu biliyordum. Ama Han Nehrinde onu bekleyen sürprizden haberi olmayan Jackson oyalanmanın ve beraber geçireceğimiz zamanı uzatmaya çalışmanın derdindeydi.
Sandalyesini tekrar yanıma çekip, menüden bir şeyler seçmekte zorlanıyormuş gibi yaparken onu izledim. İyi bir oyuncuydu ama ara sıra bana bakıp ona baktığımı fark ettiğinde gözlerini kaçırmasa yüzde yüzlük bir performans sergileyebilirdi.
" Jackson " diye mırıldandığımda hmmlayarak bana sokuldu. Ağzı boynuma temas etmek üzereydi, sadece birkaç santim soluna dönse dudakları tenime değerdi.
Kasılmama rağmen rahatmış gibi davranarak sordum. " Uzatmak için çok çaba harcadın, seni tebrik ediyorum. Ama artık karar mı versen? "
Bana baktı ve şaşkın bir ifade takındı. Gözlerimi devirip ona inanmadığımı belli eden bir bakış attığımda yüzü asıldı. Böyle tıpkı koca bir bebek gibiydi. Koca, kaslı, seksi bir bebek.
" Oyunbozan " diyerek sandalyesinde kayıp kollarını göğsünde birleştirdiğinde kıkırdadım.
Yemeğin ortasında onu zar zor içkiye ikna etmiş, arabayı kendimin süreceğini söylemiştim. Şimdi de söylediği şarabın dibini gördüğünden olsa gerekti herhalde ki biraz çakırkeyif ve çocuksuydu.
" Oyunbozan falan değilim, sadece sen sabırsız bir çocuksun. "
" Öyleysem ne olmuş? " diye çıkıştığında, tınısı biraz yüksek olan sesini bastırmak için elimi ağzına koydum ve yüzüne doğru eğilirken fısıldadım.
" Sakinleş koca oğlan, bir şey ima etmiyorum. "
Göz bebekleri saniye saniye büyürken buna en yakından tanıklık ettim. Yutkunduğu sırada oynayan ademelmasını hissettim. Çok iyiydi, lanet olsun. Bu haksızlıktı.
" Jackson " diye fısıldadım.
Elimin altından boğuk bir şekilde hmmladı. Siktir ya, sesinden bile etkileniyor muydum cidden!?
" Kaç yaşındasın? " diye sordum birden.
Dikkatimi onun fena halde seksi olan görünüşünden uzak tutmam gerekiyordu. Ve aklıma gelen ilk şey bu olmuştu.
Kaşları çatıldı, ama sorgulamadı. Kafası güzel olduğundandı belki.
" Yormo boş " dedi elimin altından.
" Yirmi beş mi? " dedim şok içinde.
Vay be, bu yaşta fena iyi bir görünüme sahipti.
Ağzına bastırdığım elimi tutup birkaç santim aşağı çekerken avucuma birkaç öpücük kondurdu, parmaklarım dudaklarına sürtünerek çenesine ve oradan da boğazına inerken öylece bakıyordum gözlerine.
" Peki sen? " diye sordu şimdi net çıkan sesiyle. " Kaç yaşındasın? "
" Bana hyung demelisin tatlım " diyerek göz kırptığımda dudakları yukarı kıvrıldı. Oturduğu yerde biraz dikleşti, bu sayede yüzlerimiz birbirine yaklaşırken mırıldandı.
" Peki tam olarak kaç yaşındasın hyung? "
Bana hyung denmesinden hoşlanırdım, ama bu hiç bu şekilde olmamıştı. Bilirsiniz... Seksüel tansiyon yaratmazdı...
" Yirmi yedi " dedim dudaklarımı dişlemeden önce.
Jackson iç çekti, göğsü hava ile dolup şişerken onu izledim. Yüz ifadesi yavaşça çok farklı bir hal alırken bir şey diyeceğini hissetmiştim. Ve dürüst olmak gerekirse, aklına her ne geldiyse, ifadesi pek iç açıcı değildi.
" Taehyung, sana bir şey iti- "
" Bayım? "
Garson bizi böldüğünde Jackson dondu. Birkaç saniye bana bakakaldı, sonrasında gözlerini yumdu ve nefesini verirken sordu.
" Evet? "
" Şefimiz sizden haber bekliyor. "
Jackson'ın gözleri büyüdü.
" Ah... "
Unuttuğunuz önemli bir şeyi hatırladığınız andaki ah'lardan biriydi bu. Merakla onları izlerken Jackson konuştu.
" Haber vermeyi unuttum, üzgünüm. Aklımdan çıkmış. Lütfen kendisine gelmesini söyleyin. "
Garson onu onaylayarak yanımızdan ayrıldıktan sonra Jackson'a döndüm.
" Neler oluyor? "
Biraz gergin biraz samimi bir şekilde tebessüm etmekle kaldı.
" Sürpriz, küçük prens. "
Kaşlarımı çattım.
" Hemen şimdi öğrenmek istiyorum " diye inat ettiğimde sırıttı.
" Birde hyung olacaksın, şu hareketlere bak. "
Hakaret yemişim gibi triplere girerken gözlerimi kıstım, " Ağzını topla küçük, burada hyungun varken böyle loboli konuşamazsın. "
Jackson son sözüm üzerine gülmeye başladı ve bana döndü.
" Ne konuşamam ne konuşamam? "
" Loboli? "
Daha çok gülmeye başladığında gözlerimi devirdim ama utanıyordum da.
" Birkaç harf yanlış çıkmış olabilir belki... " diye mırıldandım.
" Birkaç olduğuna emin misin? " diyerek kahkaha atıp tekrar dikkatleri üstüne çekti. " Laubali olmasın o? "
" Sana o yakışıklı sesinin kısılması için büyü yapacağım. Böylece ne öyle güzel gülerek dikkat çekebileceksin ne de benimle dalga geçebileceksin. "
O daha çok gülerken bize doğru yaklaştığını fark ettiğim bir tekerlekli yemek masasını ve başı eğik yürüyen şefi gördüm.
Jackson'ın sürprizi beni çok bekletmediği için memnundum. Şimdi kulaklarına kadar sırıtan ve heyecanlı olan bendim. Gözlerimi bize doğru gelen masadan ayırmadan Jackson'a sordum.
" Bu ne? "
" Birazdan görürsün. Öyle abartılacak bir şey değil. "
Yine de heyecanlanıyordum. Sanırım bu bir tür şef gösterisiydi, sevgililerine aşık insanların evlenme teklifi etmeden önce para saçarak yaptırdığı şu şeylere benziyordu. Ve böyle ünlü bir restoranın şeflerinden birini buna ikna etmek için eminim ki güzel bir mebla ödenmesi gerekiyordu.
Evet, kesinlikle fena para harcamak lazımdı. Ne de olsa ünlü şefler... Ünlü şefler? Birden gelen aydınlanmayla dondum kaldım. Seok Jin bu restoranın sahibi ve en ünlü şefiydi. Sadece o da değil, sabah bana bir müşteri için özellikle pişireceğini söylemişti.
Başım şokla Jackson'a döndüğünde yüzünde bir tebessümle beni izlediğini fark ettim.
" Yanakların kızarıyor, tekrar... " diye mırıldandığında dudaklarımı dişledim. Korkuyor ve utanıyor olduğum içindi.
" Tüm bunlarla uğraşmamalıydın " dedim gergin bir şekilde.
" Uğraştım. Çok da hoşuma gitti. Sen sadece keyfine bak küçük prens. "
Çok mutluydum, çok heyecanlıydım. Onca zaman sonra korkularımdan ve endişelerimden, onların tam da göbeğindeyken uzaklaşmıştım. İronikti. Ama çok geçmeden de onların içine tekrar düşmüştüm.
Gözlerim masa ve Jackson arasında gidip geliyordu. Ve sonunda şef masamızın tam önüne gelip başını kaldırdığında beklediğim kişiyle göz göze geldim. Seok Jin.
Derin bir nefes alırken gözlerimi yumdum. Siktir ya.
🎡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PATRON ( taekook )
FanfictionJeon Jungkook; bir cuma gecesi gittiğim restoranın tuvaletinde partnerimden yakındığım sırada önce bana hakaret eden, ardından sıkıcı ve sorunlu partnerimle geçirdiğim boktan dakikaları benim eski çocukluk aşkımmış gibi davranarak mükemmel bir anıya...