ne fark ettim biliyor musunuz
tensel temasın arttığı bölümlerde okunmalar da artmış 🤨yani sebebini anlayabiliyorum ama hangi bölümde ne var nasıl anlıyorsunuz da öncekileri okumadan onları okuyabiliyorsunuz onu anlamış değilim dkdkdkdkd sizin yolunuz yol değil arkadaşlarrr
ama iyi haber şu
bu bölüm tensel temasın âlâsı var 😏
o yüzdennnn
bol bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın aşklarımmm💗🎡
Jungkook tüm poşetleri alıp arabayı bana kitlettikten sonra apartmana doğru yürümeye başladık.
" Bana da ver! " dedim bir türlü dokunmama izin vermediği poşetlere uzanırken, " Çok fazlalar, hepsini tek başına taşıyamazsın. Kolların acır. "
Poşetleri bir kez daha benden uzağa, havaya kaldırdı.
" Kaç kilosun? "
" Ne alaka şimdi? " dedim zıplayıp bir poşeti ucundan yakalarken, ama parmaklarım kaydı ve avuçlarım yine boş kaldı.
" Kilonu söyle hayatım. "
" Yetmiş. "
Dudakları iki yana kıvrıldı, yüzünde yine o hınzır sırıtış vardı.
" Komik olan ne? " dedim istemeden de olsa gücenerek. Kilo vermem gerektiğini zaten biliyordum ama konu nasıl poşetlerden benim kiloma gelmişti?
" Bench press rekorum yüz on kilo, yani bırak bu poşetleri seni bile taşırım. "
Yalandan göz kırptığında ve etkilendin mi der gibi kaşını oynattığında kıkırdadım. Bir an için kilomdan şikayetçi olacak sanmıştım.
Apartman kapısına geldiğimizde çantamdan çıkarttığım anahtarla kapıyı açtım ve içeri girdik. Merdivenleri çıkarken havadan sudan konuşuyorduk. Benim katıma geldiğimizde ona dönüp artık poşetleri vermesini isteyecektim ki otomatik lambanın yanmasıyla kapımın önünde dikilen beden görünür oldu.
Baştan aşağı siyah giydiği için başta korkup kısık sesli bir çığlık attım ancak yüzünü bana döndüğünde ve onun Jin olduğunu anladığımda dudaklarım kocaman aralandı.
" Jin? "
Gözleri bendeyken bakışlar kırgın ve pişmanlık doluydu ancak hemen arkamdaki basamakta dikilen Jungkook'un yüzüne döndüğünde değiştiler. Sinir dolu bir ifade yüzüne yerleşirken gerilmeden edemedim. Üstelik Jungkook'un da gerilediğini hissediyordum. İkisi arasında yine bir olay çıksın istemediğim için birkaç adım daha atıp Jin'in yanında durdum.
Gözleri birkaç saniye yüzümde gezindi.
" Merhaba Taehyung. "
Sesi hasta gibi çıkıyordu.
" Sana da merhaba " dedim olabildiğince normal davranmaya çalışırken, son seferki birlikteliğimizde olanlardan sonra onu bir daha görmemiştim. Hatta erken yatan maaşımdan ona borcumu ödeyebilmek için vereceğim meblayı vermek için kapısına her gidişimde eli boş dönmüştüm. Ziline dakikalarca bassam bile kapı açılmamıştı çünkü.
" Bir süredir seni göremiyorum " dedim çekingen bir şekilde, onun özeline giriyormuş gibi olmak istemiyordum. " Kapına geldim ama... cevap veren biri olmadı. "
Gözleri anında büyüdü.
" Bana mı geldin? "
" Şey, yani bir bakıma öyle, istedim ama gelebildiğim pek söylenemez. " Hafifçe tebessüm ettim, " Evde yoktun sanırım. "

ŞİMDİ OKUDUĞUN
PATRON ( taekook )
Fiksyen PeminatJeon Jungkook; bir cuma gecesi gittiğim restoranın tuvaletinde partnerimden yakındığım sırada önce bana hakaret eden, ardından sıkıcı ve sorunlu partnerimle geçirdiğim boktan dakikaları benim eski çocukluk aşkımmış gibi davranarak mükemmel bir anıya...