17

1.6K 215 127
                                    

Ay kıskanç Jungkook o kadar iyiydi ki bir süre böyle devam edesim gelmedi desem yalan olur 😼🙈


🎡

Patronlarımızın konuşması biter bitmez ayaklandım. Bunu sebepleri arasında Jeon Jackson'ın nefes kesici bir adam olması, ellerinin rahat durmaması ve ağzının da bir o kadar pis olması başta geliyordu.

Arkamdan seslendiğini duydum, durmamı söylüyordu. Daha da hızlandım.

İçimdeki hayvani iç güdüler kaç ve saklan diyordu çünkü koskoca iki senedir herkesten sakladığım ve etrafına aşılamaz - olduğunu düşündüğüm - duvarlar ördüğüm kalbimin özel alanı işgal ediliyordu.

Adımın seslenildiğini duyduğumda yukarıdaki çıkışa ilerleyen kalabalığa karışmıştım. Ancak önümdeki grup hızla ilerliyorken birden içlerinden biri durdu ve ben ne olduğunu fark edemeden yüzümü önümdeki adamın sırtına geçirdim, ardından da hızlı hareket ettiğim için geriye doğru savruldum. Düşüp rezil olmayı ve kıçımı kırmayı bekliyordum ki bir el belimden kavradı ve kendimi bir yaz dizisinin içinde buldum.

Ütülü ve bedenine tam uyan bir gömlek giyen, jöleyle şekillendirilmiş dalgalı saçları olan bir adamın kollarındaydım. Esmer bir teni vardı ve kahverengi kaşlarından birindeki çizik onun asil iş adamı görünüşünü serserileştiriyordu.

" Sen iyi misin? "

Gözlerim her yerini incelediğim yüzünden ayrıldı ve gözlerine baktım.

Onu sanki buna çok uygun bir yerde ve pozisyondaymışız gibi inceleyen aklıma kızarken olduğum yerde dikelmek için aceleyle hareket ettim ama ayakkabımın ucu merdivene çarptı ve tekrar geriye, belimi tutan ele doğru, düştüm.

Ufak bir kıkırtı duyduğumda sesin ondan geldiğini fark ettim.

" Şirketimizin sakarı falan mısın? "

" Çok özür dilerim! "

Aceleyle hareket etmeye çalıştığımda diğer eli omzumu kavradı.

" Yavaşla " derken sesi öyle sakin bir tona sahipti ki rahatlamaya başlamıştım bile, " Seni tutuyorum, şimdi kalk. "

Belimden destek vererek beni doğru düzgün bir şekilde ayağa kaldırdığında yüzüm utançtan kıpkırmızı kesilmişti.

" Üzgünüm, önümdeki kişi birden durunca- "

" Ah, evet gördüm. Senin suçun değildi. Sorun yok. "

Kendimi açıklamama fırsat vermeden içime su serptiğinde rahatladım. Oysaki bana kızar diye düşünmüştüm.

Arkamızdaki kalabalığa döndü, " İlerlememiz gerek, yoksa yolu tıkayacağız. "

Arkama hızlı bir bakış attım, çıkışa ilerleyenlerin iki katı kadar insan arkamızdan geliyordu. Bize dikkatle ve merakla bakan gözlerden kaçındım, ancak tam önüme dönecekken kaşları çatılı bir şekilde bize bakan gözleri gördüm. Jackson da bizi izleyen kişiler arasındaydı. Ve Chris belimi kavradığında attığı bakışın milyon katı berbat olanlarından bir tanesini atıyordu. Gözleri nasıl alev almıyordu acaba?

Bu kadar ilgi odağı olmak benlik değildi, o yüzden elimi acele tutup hızlı adımlarla merdivenleri çıkmaya başladım. Bir an önce gözden kaybolmak istiyordum.

Bir kol yavaşça benimkini tutarken dönüp soluma baktım, önceki adamdı.

" Tekrar düşmek mi istiyorsun? " diye sorarken tebessüm etti ve beni tutarak hızımı azalttı. " Arayı açtın, şimdi acele etmeden yürüyebilirsin. "

PATRON   ( taekook )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin