🎡
Son kez aynada kendime baktıktan sonra lavabodan çıktım. Jackson bana beni aşağıda, şirketin otoparkında beklediğine dair bir mesaj atmıştı.
Seri adımlarla asansöre yöneldim ve şansıma asansör hızlı geldi. Eksi katta indikten sonra bir sürü aracın olduğu otoparkta öylece etrafa bakındım. O sırada telefonum titredi ve cebimden çıkarıp baktığımda Jackson'dan mesaj geldiğini gördüm.
Jackson
Neredesin?
Tekrar etrafa bakındım.
Asıl sen neredesin?
Otoparkın girişindeyim ama yoksunBir kez daha kafamı kaldıracaktım ki anında cevap geldi.
Geliyorum bebek
Bana bir dakika verTelefonu kapatıp beklemeye başladım ve daha bir dakika olmamışken köşeyi bir BMW döndü. Tam önümde durana dek onun Jackson olduğuna inanmamıştım. Kesinlikle pahalı bir araç sürüyordu.
Lanet olsun. Bu şirket, kafeteryacısına bile hayvan gibi ödeme yapıyor olmalıydı.
Camı açıp bana bakarken bir kaşı havadaydı.
" Neyi bekliyorsun küçük prens? "
Ağzım açık Jackson'a bakmayı kestim ve uzanıp benim için içeriden açtığı kapıyı çektim. Araca binerken bakışlarım gözlerinden kaçmamış olacak ki bana döndü ve konuştu.
" İlk defa arabaya biniyorsun galiba? "
Dalga geçerek konuştuğunda göz devirdim.
" Hayır ama gün içerisinde sadece kahve ve atıştırmalık dağıtan birinin BMW si olduğunu ilk defa görüyorum. "
Sessizlik olduğunda söylediğim şeyin ne kadar kaba kaçtığını anlayarak aniden ona döndüm. Gözleri büyümüştü ve dudaklarını birbirine bastırıyordu. Biraz da... gergin duruyordu sanırım.
" Ah! Jackson, öyle demek istemedim. Yemin ederim- "
" Anlıyorum " dedi kasıntı bir şekilde gülerek," Ama... Araç kiralama yerleri boşuna değil sanırım, ha? "
Elimle alnıma vurdum. Çıkan ses yüzünden bana döndü.
" Ben koca bir aptalım. "
Güldü.
" Ve çok da güzelsin. "
" Aptal olduğum kısmına hak vermekten çekinmediğin için sağ ol " dedim salak gibi sırıtırken.
Bu sefer bir kahkaha attı, aracı çıkışa yönlendirdiğinde hala daha gülüyordu.
" Bu kadar komik olan ne? "
Omuz silkti.
" Bilmem. Sadece senin yanındayken istemsizce yüzüm gülüyor. Sanki kafam güzelmiş gibi sırıtıp durasım geliyor. "
Kalbimin kıpır kıpır olmasına ve kelebeklerimin hareketlenmesine sinirlendim. Keşke onları görebilseydim, böylece kanatlarını koparır ve atardım. Sonrasında canımı yakacak şeyleri önceden yok ederdim.
" Sen iyi misin? "
Jackson'ın lafıyla kendime geldim.
" Efendim? "
" Yüz ifaden... Birden garip bir hal aldı. Az önce söylediklerim seni rahatsız mı etti? "
Kırmızı ışıkta durduğumuzda ona döndüm.
" Hayır, hayır. Sadece aklıma bir şey geldi. O yüzden. "
" Kötü bir şey miydi? "
Bana dönüp merakla baktığında başımı aşağı yukarı sallamak istedim ama yapamadım. Kararsızdım.
Kaşları çatılıp yüzü daha meraklı bir hal aldığında ışıklara kaçamak bir bakış attım.
" Hadi, yeşil yanacak. Ayrıca ortam bozuluyor, bunu kesmeliyiz. "
Işıklara göz atıp hala kırmızı yandığını gördüğünde tekrar bana döndü.
" Taehyung..? "
" Işıklar. "
" Peki küçük prens " diyerek önüne döndü, yutkundum. Şimdi de içimde bir sızı vardı sanki, nefesim kesiliyordu.
Birden boştaki, sağ bacağımda duran elime uzanan eliyle kafamı ona çevirdim. Önüne bakmaya devam ediyordu ancak eli elimi kavramıştı.
Bir şey demedim. Ağzımı dahi açmayıp bunu yapmasına izin verdim. Sadece bu geceliğine, dedim kendi kendime.
Bu gece özel bu yüzden endişelerini bir kenara bırak.
Akşamınızı mahvetme Taehyung.
Hastalıklı gibi davranma.Yaklaşık yarım saat, kırk dakika kadar süren bir yolculuğumuz oldu. Varmak üzereyken Jackson'ın üstün çabalarıyla açtığı muhabbetler sayesinde tekrar huzurumu kazanmış ve dikkatimi sadece ona verecek kadar rahatlamıştım. Hatta öyle ki o vardığımızı söylediğinde sersem sersem etrafa bakmış, çöken karanlıkta gözlerimi kısıp neredeyiz diye etrafıma bakınmıştım. O sırada Jackson bana gülmüş ve araçtan inip benim tarafıma gelmiş, kapımı açmıştı.
" Teşekkürler " diyerek uzattığı elini tutarak araçtan indiğimde etrafıma bakmak yerine onun güzel gözlerinde kayboluyordum. İşte bu yüzden geldiğimiz mekanın Seok Jin'in restoranı olduğunu ancak ve ancak kafamı girişe çevirip, ardımda bırakmak istediğim anılarla sarmalandığım zaman anlamıştım.
🎡

ŞİMDİ OKUDUĞUN
PATRON ( taekook )
FanfictionJeon Jungkook; bir cuma gecesi gittiğim restoranın tuvaletinde partnerimden yakındığım sırada önce bana hakaret eden, ardından sıkıcı ve sorunlu partnerimle geçirdiğim boktan dakikaları benim eski çocukluk aşkımmış gibi davranarak mükemmel bir anıya...