hellooo
içimden geldi habersiz bölüm attım
ama keşke atmasaydın puşt
diyebilirsiniz
haberiniz olsun 😊🫣🎡
'' Ne zaman uyanacak, birkaç saate ayılır demiştiniz? ''
Uğultulu bir şekilde kulaklarıma ulaşan ilk ses bu oldu. Tamamen endişe ve korku dolu sesin sahibi kimdi bilmiyordum çünkü başım zonkluyor, gözlerim görmüyor ve kulaklarım yarımyamalak duyuyordu.
Bir türlü açamadığım göz kapaklarımın ardında - neredeydim bilmiyordum ancak - şiddetli bir ışık vardı.
'' Sakin olun Bay Jeon, sadece uzun süreli açlık ve duraksız çalışma dolayısıyla ani tansiyon düşüşü yaşamış. Serum kısa sürede kendisine gelmesini sağlayacaktır, güzelce dinlenip yerse sabaha kendine gelir. ''
Bir başka ses kulaklarıma dolduğu esnada uğultu giderek azalıyordu. Ancak hala gözlerimi açamıyordum.
Derin bir iç çekiş duydum ve ardından onaylayıcı birkaç mırıltı.
'' Sizi geçirmek isterdim ancak başından ayrılmak istemiyorum. Lütfen kabalığımı maruz görün. ''
Konuşma biraz daha netlik kazanırken bu sefer de adım sesleri duymaya başladım, giderek uzaklaşıyorlardı. Çok geçmeden sol yanımda bir ağırlık hissettim, sanırım geniş bir koltukta uzanıyordum çünkü büyük bir çökme oldu ve sol tarafıma doğru hafifçe yuvarlandım.
Gözlerimdeki ağırlık onları açmama izin vermiyor ve başımdaki ağrı düşünmek istememe sebep oluyordu ancak o an burnuma dolan koku görmememe ve düzgün düşünemememe rağmen her şeyi açıklığa kavuşturdu. Onun kokusuydu. Burnuma dolduğu anda içimi huzurla dolduran ve kalbimi hızlıca attıran o kokuydu.
Sol yanımdakinin Jungkook olmasının verdiği güvenle bedenimin tüm çabası yok oldu ve kendimi büyük bir huzurla uykuya bıraktım.
🎡
Gözlerimi açtığımda gün daha ağarmamıştı, havanın karanlığına bakıldığında sabaha doğru beş civarı uyandığıma emindim. Güzelce gerinip yumuşacık ve kokulu çarşaflara sinecektim ki birden dank etti. Benim yatağım bu kadar geniş değildi ve bu tavan benim odama ait değildi.
Kırpıştırdığım gözlerimin odağı solumda hissettiğim büyük sıcaklık kütlesine kayarken nerede olduğumu anladım. Tabii ya, Jungkook'un dairesindeydim.
'' Günaydın küçük prens. ''
Duyduğum boğuk ve tok sesle dudaklarım istemsizce kıvrılırken tamamen sola dönüp kollarımı ona sardım.
'' Günaydın '' dedim mutlulukla mırıldanarak.
Sesim her nasıl çıktıysa buna kıkırdadı. Ancak sonrasında kollarımı hafifçe çekerek yattığı yerde dikleşti. Göğsüne yerleştirdiğim yanağım şimdi taş gibi olan karnının - ağzımın suyunu akıtan sixpacklerinin - üzerindeydi.
'' Daha iyi misin? Gece beni çok korkuttun. ''
Başımı aşağı yukarı sallarken kollarımı ona daha çok sardım. Bu esnada saçlarımı okşamaya başlamıştı. Yeni uyanmış olabilirdim ancak böyle okşamaya devam ederse her an uykuya geri dönebilirdim.
'' Tün gün açmışsın. ''
Sesi öncekine nazaran altlarda gizli bir öfkeyle hafifçe yükseldiğinde umursamamaya çalıştım. Kendime dikkat etmediğim zamanlar Jungkook'tan azar işitip duruyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
PATRON ( taekook )
FanfictionJeon Jungkook; bir cuma gecesi gittiğim restoranın tuvaletinde partnerimden yakındığım sırada önce bana hakaret eden, ardından sıkıcı ve sorunlu partnerimle geçirdiğim boktan dakikaları benim eski çocukluk aşkımmış gibi davranarak mükemmel bir anıya...