🎡
Navigasyon açmayı teklif etsem bile önceki seferden evimin nerede olduğunu hatırlayan ve arabayı tereddütsüz daireme süren Jackson vardığımız zaman aracı kaldırım kenarına çekti.
" Bu gece burada mı kalacaksın? " diye sordu biraz eğilip ön camdan dışarıya bakarken.
Apartman dışarıdan öyle ahım şahım bir şeye benzemiyordu açıkçası. En son ben taşınmadan yedi sene önce boyandığı söylenmişti, yani yaklaşık dokuz senedir bu haldeydi. E tabi haliyle biraz eski püskü duruyordu.
Bu apartmanın kiracıları olarak toplamda on kişiydik ve içimizde adam akıllı kazanan tek kişi Jin oluyordu sanırım. O da kazandığı onca paraya rağmen niçin burada yaşadığını bu gece belli etmişti. Sanırım üstüne biraz düşünsem ben de anlayabilirdim ama onun hislerini görmezden gelmeyi bir görev edindiğim için resmen bakan köre dönmüştüm.
Restorandan ayrılmadan önceki anılar aklıma dolarken düşüncelerim yüz ifademe de yansımış olacak ki Jackson'ın sesini duydum.
" Bebeğim? Aşağılamak için dememiştim, yemin ederim! Sadece soruyordum. "
Yüz ifademin dediklerinden dolayı o hale geldiğini düşünüp benim için endişelenmesi içimi yumuş yumuş yaparken karnımdaki kelebekler kendilerinden geçmişti. Aptal kelebekler her şeye heyecanlanıyorlardı!
" Yanlış anladın " dedim tebessüm ederek. " Senin dediğinden dolayı değil, Jin ile olanları düşündüm bir an. O yüzdendi. "
Kaşları çatıldı.
" Arkadaşım demiştin onun için değil mi? "
Kafamı aşağı yukarı salladım. Gözlerim gözlerine çıkamıyordu. Utanıyordum.
" Üniversitede tanıştık. O zamandan beri, yaklaşık sekiz senedir, arkadaşız. "
Yüzü şaşkın bir hal aldı.
" Gerçekten uzun bir süreymiş " Ama hemen sonra kaşları tekrar çatıldı. " Sıkı bir dostluğunuz olmalı, niye bu akşam sana böyle piç gibi davrandı? "
" Ah... "
Elimi enseme attım ve çekingen bir şekilde kaşıdım. Anlatmak isteyip istemediğimden emin değildim. Jackson güvenli alan gibi gibi hissettiriyordu ama bu çok hızlı olmuştu. Ben psikoloğuma cinsel yönelimimin getirdiği çocukluk travmalarımı anlatmak için dahi iki buçuk ay beklemiş adamdım. Sadece üç haftadır tanıdığım birine nasıl olurdu da sonunda en büyük travmamı açıklamamı gerektirebilecek bir şeyi söyleyebilirdim.
" İstemezsen anlatmak zorunda değilsin güzelim. "
İmdadıma yetişen kendisi olduğunda gözlerim doldu.
" Teşekkür ederim " dedim fısıltı gibi çıkan sesimle.
Uzanıp bana sarıldı. Başımı omzuna gömmem için ensemden bastırdığında kendimi onun kollarına bıraktım.
" Sen benim karşıma nereden çıktın böyle? " diye sordum sessizce.
Hareket eden göğsünden güldüğünü anladım. İyice sokuldum boynuna.
" Hayat hep beklenmediktir " dedi ve saçlarımın üstünden başımı öptü.
" Jackson. "
Bir süre sessiz kaldı. Tam başımı kaldırıp bir şey mi oldu diye yüzüne bakacaktım ki önce derin bir nefes verdi sonra da konuştu.
" Efendim bebeğim? "
" Seok Jin'i tanıyorsun değil mi? "
Dediğimle dondu kaldı, nefes almayı bıraktığını duydum. Bunda onu bu kadar gerecek ne vardı bilmiyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
PATRON ( taekook )
FanficJeon Jungkook; bir cuma gecesi gittiğim restoranın tuvaletinde partnerimden yakındığım sırada önce bana hakaret eden, ardından sıkıcı ve sorunlu partnerimle geçirdiğim boktan dakikaları benim eski çocukluk aşkımmış gibi davranarak mükemmel bir anıya...