36. Bölüm

283 18 2
                                    

***

"Teyzeciğim bunu günde iki kere kullanman lazım. Birini sabah aç karnına diğerini ise akşam yemekten önce. Lütfen aksatma, tarihi gelince gel yenileyelim." Sabahtan beri yoğun olan eczane de sıra olmaması adına hızlıca konuşup poşeti teyzenin önüne sürmüştüm. Bir kaç gündür yokluğum da beni aratmayan Sanem ve Fatihten sonra bu gün ben yerimi devralmıştım. İkisine de aynı anda izin vermek beni biraz zorlasa da idare etmeye çalışıyordum.

"Hayırlı olsun kızım. Miraç oğlumla sözlenmişsiniz." Peki bundan benim ve Miracın haberi var mıydı acaba teyze?

"Aaaaa Ayşe öyle mi kız? Vah evladım daha anası öleli ne kadar oldu da söz kesmiş." Teyzeler kendi arasında bizi konuşurken benim varlığımı yok sayıyorlardı.

"Yok öyle bir şey Perihan teyze. Hem nereden duyuyorsunuz bunları."

"Çocuk senin pencerenin önünden ayrılmıyor. Evinden çıktığı yok biz de sandık iş ciddiye bindi." Miraç bir kaç gecedir dedikleri gibi geceyi evimde geçiriyordu ama bundan evimde yaşayan Alinin bile haberi yoktu. Gerçekten bu teyzeler radardan beterdi.

"İlişkimiz bizi ilgilendirir Ayşe teyze. İlacının ücretini buradan ödeyebilirsin." Zaten günlerdir iş ve ev arasında geçen zamanımda Miraca zaman ayıramazsın bir de hakkımızda çıkan asılsız dedikoduları dinlemeye halim yoktu.

Onu özlemiştim. Ne kadar beraber geceleri uyuyor olsak da sohbet etmeyi veya zaman geçirmeyi çok özlemiştim. En kısa zamanda boş vakit oluşturmaya çalışacaktım. Onunda aylardır bıraktığı boşluğu radyo da zaman geçirerek kapatmaya çalıştığının farkındaydım.

İkimizde kendimizi işe versek de günün sonunu yan yana bitiriyorduk ve bundan gayet memnunduk. 

Günün, bu günde bitmesi için dualar ederken dağılan kalabalığı fırsat bilip yeni gelen ilaçların gelir ve giderini hesaplamaya koyulmuştum. Azalan ilaçları sisteme girip bilgilendirirken bir yandan da gelen ilaçlarla ilgileniyordum. 

Bana ilaç gibi gelen mesleğimle dolu günler geçirmek bir yandan bana bolca iyi geliyordu. Emek vere vere geldiğim yerden gurur duyup bunun üzerine yoğunlaşmaktan asla geri duramıyordum. 

Akşamüstüne kadar işlerle ilgilenirken kapının açılmasıyla gelen kişiye göz gezdirdim. Hasta olduğu için gelmemesini umut ettiğim Melike kapıda elindeki poşetlerle bana bakıyordu. "Selam kıvırcık."

"Selam hoş geldin kuzu." Kanepelerin olduğu tarafa geçip elindeki poşeti orta da aduran sehpaya koyup kendini kanepeye attı.

"Hoş buldum ama çok yorgunum. Sabah uzun aradan sonra kliniğe uğradım canım çıktı." Aldatılma olayından sonra o adamla ilişkisini kesmesinin ardından kliniğe uğramakta zorlanmıştı ama anlaşılan bunu aşıp gitmişti. 

"Artık bir yerden başlaman lazımdı Melike. Nereye kadar onun yüzünden uzak duracaktın? Her şeyden önce veterinersin ve artık o kliniği ayağa kaldırman lazım." Bilgisayara son kez göz gezdirip oturduğum yerden kalkıp yanına adımladım.

"Haklısın, emek döktüm para yatırdım oraya ben ama işte bir yere kadar da gitmeye cesaretim yoktu. Bu gün gittim sabahtan o pisliği bastığım oda da ne var ne yoksa attırdım yenilerini sipariş verdim. Haftaya komple hazır hale gelir." Geçmişte hayal ettiklerimizin gerçek olması beni memnun ederken Melike'nin eski haline dönmesi beni daha da mutlu ediyordu.

"Yardıma ihtiyacın olduğu her an buradayım hatta buradayız bunu unutma olur mu?" 

"Biliyorum tabii ki Açi. Sadece kendim emek vermek istiyorum. Yeter kadar işiniz var zaten ama ileri de bol bol yardım edeceksiniz." Anlamaz bakışlar atınca devam etti. "Eee reklam yapacaksınız. İnsanlar bana hayvan dostlarını emanet ederken güvenmesi lazım. Sizde beni öve öve reklam edeceksiniz."

İLAÇ FREKANSIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin