Hayatımda hiç yakınımı kaybetmemiştim. Hastane de kanser tedavisi sırasında kaybettiğim arkadaşlarımı saymazsam şimdiye kadar kimse eksilmemişti hayatımdan. Birilerinin beni kaybetme korkusuna çok alışmıştım. Bunu o kadar benimsemiştim ki birinin hayatımdan çıkmasının hayalini bile kurmamıştım.
Yakın zamanda toprağa verdiğimiz Sevgi teyze belki de yüz yüze en çok sohbetimin olduğu kaybımdı ama şimdi kaybetme eşiğimde olduğum benim annemdi.
Kulaklarımda çınlayan Alinin sesiyle ne yapacağımı bilemeden kalmıştım. Devamını dinleyip kötü haberle mi yoksa iyi haberle mi bitirdiğini bile algılayamamıştım. Belki de zamanın şuan donmasını ve anneme bir şey olmamasını dilemiştim.
En son ayrılığımız pek iç açıcı değildi. Ben ona kırgın, o bana kırgın gitmişti. Belki de o günden sonra telefonda hiçbir şey olmamış gibi konuşmaya devam etsek de aramızda kapanmayan bir mevzunun olduğunu farkındaydım.
"Tamam kapat aslanım geliyoruz biz." Elimden telefon ne ara alınıp Miracın eline geçmişti bilmiyordum. Hüngür hüngür ağlamam gerekiyordu belki ama onu bile yapamıyordum. "Açelya bana bak sevgilim." Yüzümü elleri arasına alan Miraca döndüm.
"Miraç..."
"Hişşş... Biliyorum ne hissettiğini biliyorum ama bana bak." Gözleri gözlerimde takılı kaldı. Kötü haber olsaydı böyle bakar mıydı? "Babanla beraber hastanedelermiş. Durumu hakkında babanı araman lazım. Aliye iyi olduğunu söylemişler." Telefona bakıp bir kaç yere girdi.
"Ya onu kaybettiysem." Kekeliyordum hatta bazı harfler ağzımdan bile çıkamıyordu.
"Bilirdik, öyle bir şey olsa Aliden bilirdik." Telefonu ellerime verip beni kanepeye oturtturdu. "Hadi babanı ara kafanda ki soru işaretleri gitsin." Transtan çıkmış gibi sarsıldım.
Elime verdiği telefonun ekranında arama kısmı vardı. Babama tuşlayıp kulağıma götürdüm. İlk çalışta telefon açıldı. "Baba..." Babamı yorgun nefesini buradan hissettim.
"Açelyam, çiçeğim korkma güzel kızım. Krizi geçirdiğinde yanındaydım, ambulans hemen geldi. İlk müdahalesi zamanın da yapıldı. Doktor durumunun stabil olduğunu söyledi." Ne zaman tuttuğumu bilmediğim nefesimi verdim.
"Nasıl oldu baba. Yanınıza geleceğim tamam mı?" Miraç çoktan yanımda uçak bileti için araştırmaya başlamıştı. Elimle ona üç işareti yaptığımda kafasını salladı.
"Çok stres yaptı bu ara, Alinin tercih listesine sinirlenmiş. Kalbini yormuş." Alinin tercih listesi nasıl sebep olmuş olabilirdi. "Senin gibi İzmir yazmış. 'Beni Açelya gibi bırakıp geri dönmeyecek' diye vavelya koparmış." Onu bırakmamıştım ki.
"Baba biz mi sebep olduk?"
"Saçmalama kızım, hastalık bu. Anneni bilmiyor musun? Her şeyi kafasına takar." Bana moral vermek için konuştuğunun farkındaydım. "Sizi havaalanından alırım, acele etmeden ve korkmadan gelin. Ben onun yanındayım." Yaklaşık otuz senelik yoldaşıydı, yanından ayrılmayacağına emindim.
"Tamam geliyoruz baba, nolur bir şey olursa haber et." Gözlerimden yaşlar maalesef babam kapatmadan akmıştı.
"Ağlamak yok, sen Banunun güçlü kızısın. Sen ağlarsan o nasıl dayanır." Evin direği lakabını babam çok iyi taşıyordu. "Haber edeceğim her anını, önce kendine sonra kardeşine dikkat et." Görüyormuş gibi kafamı salladım, görmese de anlamış gibi aramayı sonlandırdı.
Kendimi salıp ağlamam çoğaldığında Miraç beni kolları arasına aldı. Ona sığınmasam sanki dünyadan silinecekmişim gibi göğsüne sığındım. "Aldım biletleri. Bende geliyorum seninle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLAÇ FREKANSI
Fiksi RemajaAçelya Evren Kaya hayatının büyük kısmını çalışmaya ve başarılı olmaya adamış, çocukluk yıllarını hastalıkla savaşmak uğruna heba etmiş, ruhunun yaşının, olduğu yaşında yaşlı hisseden başarılı bir kadındı. Hayatına giren bir adamın yaralarla dolu ha...