44. Bölüm

222 14 0
                                    

Hepimiz yirmilerinin ortalarında insanlardık ama hayattaki en büyük haberi almış gibi donup kalmıştık. Nisa hariç herkes masa da nefes almak dışında bir aktivite yapamıyordu. Resul da buna dahildi. "Çok mu ani söyledim? Ama siz istediniz bunu."

Sence sorun nasıl söylediğinde miydi gülüm? "Siz ciddi misiniz?" İlk çözülen Ahzap olup konuşmuştu. "Lan sadece dünle beraber iki gün görüşmek ne ara evlenmiş olabilirsiniz?"

"Ciddiyiz hatta iki nikahı da hallettik." Çantasına uzanıp nikah defterini çıkardığında yakınında ki Melikeye uzattı. Melike ilk sayfalarındaki iki vesikalığı açıp herkesin görebileceği şekilde ortaya tuttu.

"Baya baya evliler şuan."

"Hem de Nisa Sertkaya olmaktan çıkıp Maral olacak kadar baya evliler."

"Lan algılayın artık şunu daha ne kanıtlayalım." Resulcum sanki her gün evlenip geliyorsun kardeşim.

"İyi de neden böyle bir şey yaptınız? Daha iki gün önce sen demiyor muydun, her şey eksiksiz olacak, nişanı dahil atlamayacağız diye? Ne değişti birden?" Sorumla beraber herkesten mırıltılar çıkmaya başladı.

"Benim meselemi açık açık o gün dedim Nisaya. Onun da fikri bu yönde olduğu için beklemedik. Düğün veya diğer organizasyonlar için biriktirdiğim parayla kimsesizler yurdundaki çocukların bazılarına ömürlük burs verdik."

"Sonuçta ikimizin yüreği bir olduğu sürece iki müzik çalınmanın ya da kocaman salona binlerce lira dökmenin gereği yoktu. Aynı düşünceye varınca Resul'ün ailesini arayıp izin aldık ve sonuç bu." Ya ben sizin o güzel düşüncenizi yerim ya.

"Bize de söyler insan. En azından yanınızda olurduk, kimsesiz gibi öyle nikah mı olur?"

"Beklemek istemedik. O gün sinirle imamın elinden tutup Nisaya gittim, o da resmi nikahın şart olduğunu söyleyince yıldırım nikahına başvurduk. Bu gün sabahta kıyıp geldik." Üstlerinde gündelik kıyafetler vardı. Resul, kot pantolon, beyaz tişört. Nisa, Düz kesim eteği ve sade gömleğiyleydi ama mutlulardı.

Ayağa kalkıp bana yakın olan Nisanın önünde durdum. Kollarımı açtığımda ayağa kalkıp sarıldı. "Tebrik ederim canım benim. Ömür boyu mutlu olun bunların hiçbir önemi yok." Nisaya sarılmam bittiğinde Resule de sarılıp aynı dileklerimi sundum.

Benden cesaret alan herkes tek tek sarılıp tebrik etmeye başlamıştı. "Çocukluk arkadaşımı sana verdiğim için çok üzgünüm Resul ama gözüm arka da kalmayacak." Miraç ironik bir şekilde takılırken dostane bir sarılma yaşadılar.

"Sen sanki benim askerlik arkadaşımı alıyorsun birader. Benim ki çocukluk arkadaşı değil mi?" Bunların kısasa kısası tam olarak ne zaman biterdi acaba?

"Güzel tesadüf birader deseydin çift nikahı aynı anda kıyardık." Miraç??? Daha dün evlilik teklifi ettin be sen.

"Sen o zaman sürprizlerle meşguldün." İkisi ayrılıp gülüşürken sevgilimi yanıma alıp arkadaşımdan korudum. "Yemedik Miraç'ını be kızım."

"Ben yine de uzak tutuyum. Her an nikah basmaya niyeti var zaten, kendimi masa da 'evet' derken bulmak için hazır değilim."

"Dün evet derken yeteri kadar hazır olduğunu belli ettiğini düşünüyordum ben oysaki sevgilim. Yerine oturmayan düşüncelerin mi var?"

"Başta, eğer düğünsüz nikah kıyarsam ölene kadar başımın etini yiyecek bir annem var sevgilim." Yüzündeki alaylı tavır donup ciddiyete bıraktı. Ey Banu sultanın gücü sen nelere kadirsin.

"Tabii büyüklerimizin gönlü olsun yeter ki. Ben sana kırk gün düğün yaparım." Tabii abartmamak lazımdı. 

Tebrik etme merasimi bitmesinin ardından yemek yemek için servisler açıldı. Gerçekten bu restoranın yemeklerine bayılıyordum. Buradan eczaneye geçeceğim yemeğin tadını konuşulanlara eşlik etmeden çıkardım. 

İLAÇ FREKANSIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin