30. Bölüm

313 25 0
                                    

Mektubu ve içinde verilen görevimi aldığım zarfın üstünden iki gün geçmişti. Taziye evi olarak Miraç kendi evini açmak istemediği için kadınlar için Şengül teyzenin erkekler içinse Şeref amcanın evini açmıştık.

Bu iki günde dualar okunmuş, ruhu içim yemekler dağıtılmıştı. Mahalle adeta koca bir yasa boğulmuştu. Sokakta çocuk sesleri yoktu, dükkanların renkli ışıkları kapatılmıştı. Herkes sessizce anlaşmış gibi Sevgi teyzenin yasını tutuyordu.

Eczaneye bir kaç gündür gidemediğim için Fatih ve Saneme emanet etmiştim. Aylardır deneyimleri oldukları için gözü kapalı emanet etmiştim. Bu gün artı kalan dağınıklığı toplamak için Nisa ve Melikeyle apartmana gelmiştik.

Miraçla iki günde sadece iki kez konuşma fırsatı yakalamıştım. Bu bile bir başarıydı çünkü kimseyle konuşmayı geç yüz yüze bile gelmiyordu. Çoğu zamanını yukarı da evinde geçiriyordu. Arada Atakan yoklasa da tepki vermiyordu. Ahzap ve Resul bu koşuşturmada bütün eksiklere yardım ederken Miracı da yalnız bırakmamaya çalışıyorlardı. 

İyi günde kötü günde dediğimiz olayın kötü günündeydik ama Miraç yanında kimseyi istemiyordu. Aşağı da ne kadar Şengül teyzenin evini topluyor olsam da şuan deli gibi onun yanında olmak istiyordum.

"Açelya sana diyorum, camsili verir misin?" Daldığım düşünceden Nisanın sesiyle uyandım. Başına bağladığı her zamankinin aksine şal yerine yazmayla camları siliyordu. Ne kadar 2 gündür bu evi işgal etsek de temizlemeden çıkmak olmazdı. 

"Pardon dalmışım." Önümdeki camsili uzatıp aynaları silmeye devam ettim. "Sizce Miraca gitsem beni yanında ister mi?" Sorum iş yapan elleri durdurup ikisinin de bana odaklanmasını sağladı.

"Zaten bence senin burada olman hata. Aranızdaki ilişkiye karışmıyorum ama senin onun yanında olman lazım. Buradaki kimse bence onun hayatından bir sen etmiyor." Melikenin sitemi haklı gelse de alacağım tepkiden korkuyordum hem de onun yalnız kalma isteğine saygı duyuyordum.

"Miraç kendini yalnızlığa kodlamış ve bu kodu bir sen kırdın. Şimdide kırabilirsin, dene en fazla ne olabilir ki." En fazla kapıyı açmazdı ki Miracı gram tanıyorsam sırf saygısızlık olmasın diye böyle bir şey yapmazdı. 

Elimdeki bezi ve eldiveni çıkarıp yukarı çıkmak için telefonumu aldım. "Bizde burası aklın kalmasın kuşum. Toparlar gideriz." Nisanın gözlerine minnetle bakıp yukarı çıktım. 

Her merdivene adım attığımda o günü sanki tekrar yaşadım. Bir kez daha kapıyı açtığımda Sevgi teyzenin cansız bedenini ve Miracın yıkılmış hallerini görecek gibi hissettiğim. Nefesimi tutarak çıktığımı bile fark etmediğim kata, Miracın kapısıyla göz göze geldim.

Sanki zile basınca çalacak olan melodi saygısızlık olacakmış gibi geldiği için kapıya yumruğumla tıklattım. İçerden ses gelmiyordu. Saat uyumak için çok erkendi, daha güneş bile batmamıştı. Sessizlik beni tedirgin etse de durmadan bir kez daha çaldım kapıyı. 

Bekleyişlerin bir kaç tıkırtı bozdu ve ardından kapının arka sürgüsü çekildi ve kapı açıldı. Miracın solgun yüzü beni şaşırtmadı ama düne nazaran göz altları daha mordu. Saçları daha dağınık gözleri daha ifadesizdi. "Gelebilir miyim?"

Kapıyı açması bana umut sağlarken her an alacağım olumsuz cevap beni korkutuyordu. O ise kapıyı açıp bana geçmem için alan sağlamıştı. Her an kararını değiştirip kapıyı yüzüme vurmadan seri adımlarla içeriye girdim. 

Evin içi loştu. Bütün perdeler kapatılmış ve gereksiz odaların kapıları örtülmüştü. Salona doğru giderken ellerimde tanıdık olduğum Miracın elini hissettim. Ne kadar sık sık el tutuşmasak da bakarak ezberlemiştim ellerini. "Daha erken bekliyordum." Çok boğuk ve kısık çıkan sesi bir an bana o olup olmadığını sorgulattı.

İLAÇ FREKANSIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin