45. Bölüm

229 12 0
                                    

Esas söylediğim
Bak ben zır deliyim
Ya benimsin ya da ölüsün
Budur tek söylediğim...

Orta da çarpan şampanya kadehlerimizden birer damla yerlere saçıldı. 

N'olur, n'olur, n'olur
Bu suç belki af bulur
N'olur, n'olur, n'olur
Kendini bana ver...

Deli gibi şarkı söyleyip deli gibi eğleniyorduk. Sanki günlerce bu anı beklemişiz gibi şarkıya eşlik ede ede kıvırıyorduk. Bir çok mekana baksak da dört kişiye kapatılacak bir yer bulamamıştık. 

En son Nisa kendinin kocaman bir mekanı olduğunu ve bu gün için seve seve bize kapılarını açacağını söylemişti. 

Gözden çıkardım yari
Yalnız ölmesem bari
N'olur, n'olur, n'olur
Kendini bana ver


N'olur, n'olur, n'olur
Bu suç belki af bulur
N'olur, n'olur, n'olur
Kendini bana ver...


Her şeyi kendi isteğimize göre seçip mekanı süslememizin ardından bu gece toplanıp düğün zamanı gelmeden deli gibi eğlenmeye başlamıştık. 

Kan ter içinde kalan vücuduma aldanmadan başımdaki 'bride' yazılı taçımla orta da dans ediyordum. Kızlar bir yandan eşlik edip bir yandan 'seni alan yaşadı' tezahürat sözleriyle beni tam bir bekarlığa veda da hissettiriyorlardı. 

"Allah Allaaahhh." Müziğimizle ilgilenen Melike bizi kütür çatışmasına sokacak kadar her türe el ata ata şarkı değiştirmeye devam ediyordu. "Ne demiş Kibariye anam..."

Kırmızıyı severler
Birbirini överler
Romanlar böyledirler
Çalgısız yaşayamaz ölürler


İlle de Roman olsun
İster çamurdan olsun
O da Allah kuludur
Her kim olursa olsun


Elindeki zilli defle, beline taktığı zilli şalla tam bir roman kızı gibi kıvırıyordu. Aramızda en ketum olan Melike şuan bize Asena dans gösterisi yapıyordu. 

Elimdeki şampanya kadehini dikip masaya kırılmadan bıraktım. Hemen yenisini doldurup bir yudum aldığımda dökülmemesi için masaya bırakıp dans etmek için açtığımız ortaya geri döndüm. 

Ellerinden geldiği kadar Melikeye eşlik eden Nisa ve Saneme bende katıldım. Hepimiz dehşetül vahşet olacak kadar güzel giyinip süslenmiştik. Mahallede ola mekana gitmek için beş dakika alacak yola çıkmadan üç saat hazırlık yapmıştık. 

Terden kalmayan makyajıma ve dağılan kıyafetime baktığımda verdiğim hazırlık emeğine acıdım. Yine de umursama da yerde çamaşır yıkıyor gibi hareketler yapan Melikenin alnına hayali para yapıştırdım. 

Düğün dernek ederler
Etsiz yemek yemezler
Romanlar böyledirler
Çalgısız yaşayamaz, ölürler...

"Cimri misin gelin hanım yapıştırsana 100 200 bir şeyler." Onun bana takması gerekirken, ayıp. 

"Kalk yerden yeri süpürdün manyak." Nisa Melikeye el atsa da zor kalkacağını anlayan Sanem diğer kolunu tuttu. Ayağa kalkar kalkmaz masadaki kırmızı şarabı kafayı diken Melikeye hepimiz şokla baktık. 

İyi ki başka bir mekanda değildik... "Ay yerim sizi ben ya şu tatlılıklara bak. Hele sen..." Yanıma gelip yanaklarımı sıkmaya başladı. "Gelin mi oldun sen? Göçüyor musun yuvadan?" Bunun kafa uçmuş. 

"Kuzum az mı içsen?" 

"Hadi hadi oynayın." Arka da çalan ankara havasına ayak uydurup oynamaya başladık. İsteyen sarhoş olabilir isteyense kenarda sızabilirdi. Bu gün eğlencenin dibine vurmuştuk. 

İLAÇ FREKANSIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin