12. Bölüm

550 23 0
                                    

15.06.2022

Sabah kahvaltısından sonra soluğu Nisanın kafesinde almıştım. Erkenden gidip Nisayla konuşmak istemiştim. Kafe bu saatlerde sakindi. Nisa yanına çalışan olarak 3 garson 2 aşçı 1 yardımcı aşçı almıştı. Aşçılardan biri Hasandı oda Resul gibi gastronomi mezunuydu. Nisa güvendiği için Aşçıların başına işe başlatmıştı.

Nisa işlerini halledip oturduğum masaya geldi. ''Şimdi ne zaman gelir Miraç?'' 

''İki gibi orada olurum dedi. Bende Ahzapgile bir buçuk gibi gelin dedim. Umarım olay çıkmaz ya ilk düşündüğümde mantıklı gelmişti ama şu son olaydan sonra kestiremiyorum Ahzapın neler yapabileceğini.'' En azından Miraç sakin bir kişiliğe sahipti. Bu en büyük avantajım olabilirdi.

''Bakma sen ona ya bak göre yarım saat sonra can ciğer olur o. Zaten sen söylediğinden beri gelip gelip sordu nereden tanışıyorsunuz, ne zamandır tanışıyorsunuz, eskiden sevgili miydiniz diye başımın etini yedi. En son sana ne deyip kapattım.'' Büyük ihtimal Resul için soruyordu canım arkadaşım.

''Öküzler işte taktılar onlara kalsa erkek sinekle konuşmak için bile önce onlara danışacağım. Çocukluktan beri böyleler.'' Tamam bizde pek normal erkek arkadaş yapamayıp başımızı belaya sokmuştuk ama artık büyümüştük. 

Nisayla bir süre daha Ahzap ve Resulun öküzlüğünü çekiştirirken Melikeyle Ahzap da geldi. Ahzap gelir gelmez sevgilisini özlediğini söyleyip mutfak tarafına geçmişti. Melike gelip yanımıza oturdu. ''Sabahtan beri tutturdu Hasanı görücem diye. Erken gelmesin diye zor tuttum bazen kendimi Ahzapın annesi gibi hissediyorum.''

''Hoş geldin balım. Aman Miraça bulaşmasında gün boyu Hasanla kalabilir.'' Melikeye biraz Miraçı anlattık en azından tanıdığım kadarını aktardım. Aslında Nisanın daha çok anlatacağı vardı ama onu yaşayıp tanımamızı öneriyordu. Bir süre daha sohbet ettikten sonra kapıda Miraç belirdi.

Hepimiz ayağa kalkıp karşılamak için kapı tarafına yürüdük. ''Merhaba güzel bayanlar.'' Elini uzatarak önce Melikeye selam verdi. ''Tek sizinle tanışmıyoruz, Miraç ben.''

Melike bu kadar kibarlık beklemediği belli eder gibi şoka girdi. Şokta donup kaldığı için Miraç'ın eli hava da kaldı. Melikeyi dürtüp daha fazla rezil olmaması için kendine gelmesini sağladım. ''Ayh ne vuru- Ay çok pardon ben de Melike memnun oldum Miraç.''

''Ben de memnun oldum Melike.'' Bakışları Nisaya dönünce yüzünde buruk bir gülümseme oluştu. Ne tepki vereceğini büyük ihtimal o da Nisa da bilemiyordu. Uzun bir aradan sonra uzak mesafe arkadaşlığı yaşayan iki insanın otogarda karşılaşması gibiydi bu karşılaşma. İkisi de yabancı gibi ama bir o kadar tanıdık içler buruk ama bir yandan mutlu.

En son sessizliği Nisa bozdu. ''Hoş geldin Miraç.'' Dokunsan ağlayacak gibi çıkan sesi duygusallığını ele veriyordu. O an aklıma Miraçın ağlayan insana karşı beslediği duygular geldi gözümün önüne.

Miraç hiç beklenmeyecek bir hareket yapıp Nisayı kollarının arasına aldı. ''Hala çok sulu gözsün be çimen göz.'' Nisa bir yandan gülüyor bir yandan ağlıyordu. Melikeyle ben böyle bir tepki beklemediğimiz için çok şaşkındık.

''Hala mı çimen göz? Sensin çimen göz.'' İkisinin de göz renkleri neredeyse aynıydı. Yeşilin çok güzel bir tonuydu. Haklılardı ikisi de çimen gözdü. Bir an aslında aralarında ki bağı ne kadar küçük gördüğümü fark ettim. Aslında onlarda ben, Melike, Ahzap ve Resul gibilerdi. Ben onlarda ayrı kalmayı düşünemezdim bile.

İLAÇ FREKANSIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin