Sabahın ilk ışıklarıyla beraber evin içinde bir curcuna başlamıştı. Dün gece gelir gelmez kafayı vurup yattığımız için bütün iş sabaha kalmıştı. Babamla konuştuğumda doktoru beklediklerini ve geldiği zaman taburcu olacaklarını söylemişti. Kısa süren konuşmamızda Miraçtan bahsetme fırsatım olmadığı için gelecek olan tepkiyi bekliyordum.
Bir yandan kahvaltı hazırlarken bir yandan evin içinde koşuşturan üç adama bakıyordum. Hepsi verdiğim görevleri yerine getirme işini pek fazla ciddiye aldıkları için evin içinde kargaşa çıkmıştı.
Ali evin tozunu alırken vazoyu kırarken, Berkay sanki yeni bir icat bulmuş gibi ilgiyle elektrik süpürgesiyle makine tutuyordu. Sevgili sevgilim ise ikisinin arkasını toplamakla meşguldü. Tek başına yaşamasının verdiği deneyimle ev işi yapmakta daha deneyimliydi.
Elimde ki kek harcını kabına döküp fırına sürdüğümde, çayı da ocağa koyup içeri geçtim. Bıraktığımdan az daha toplu olan odaya göz attım. "Üç kişisiniz ve saatlerdir bir odayı toplayamadınız. Şaka gibisiniz."
"Valla kuzen onu sırık kardeşine söyle. Toplamak yerine kırıp dökmekle daha çok meşgul. Anlamadım ki bu evde yaşarken kafese mi koymuşlar." Annemin siz okuyun ev işleri bende felsefesinden dolayı Alinin beceriksizliğini anlıyordum.
"Abi ne yapıyım annemde her şeyi camdan almış dokunsam devriliyor." Kendini kanepeye atıp sanki iş yapıp yorulmuş gibi sızlanmaya devam eden kardeşime sadece göz devirdim.
"Haber var mı sevgilim?" Ah işte benim sinirimi alan o ses... Elindeki toz beziyle bibloları silen bir adet Miraç. "Doktor gelmiş mi?"
"Babam beklediklerini söyledi, çıktıklarında haber verecekler." Sabah gitmek için çaba göstermesine rağmen Miracı salmamıştım. Annemle ve babamla tanışması için bundan daha iyi bir zaman dilimi yoktu. Annemle ne kadar komşum olarak tanışsa da sevgilim olarak ilk kez karşılaşacaklardı.
"Banu teyzenin beni gördüğünde tekrar kalp krizi geçirmeyeceğine eminiz değil mi?" Miracın umut dolu sorusuna üçümüzden de ses çıkmamıştı. "Yok ben gidiyorum, durup dururken katil olacağım." Elindeki bezi masaya koyup gerçekten gitmeye kalkınca üçümüzde tutuğumuz kahkahaları saldık.
"Hayatım saçmalama, tabii ki bir şey olmayacak. Tamam başta kızabilir belki biraz da azarlar ama zamanla kabullenir." Karşısına geçip kollarımı boynuna sardım. "Hem illa ki bu anı yaşayacağız sevgilim." Kollarını belime sardığında bir böğürme sesi arkamızdan geldi.
"Tabii aile evinde yine de siz bu kadar rahat olmayın yoksa annemden önce babam beylik silahıyla ortama giriş yapmasın." Miraç Aliyi dinlemeden daha sıkı sarıldı.
"Vurulmaya değer sanırım." Saçlarımın arasında soluklandığında devam etti. "Evet değer." Bu haline güldüğümde Alinin uyarısına azda olsa kulak verip babam gelmeden kokusunu doya doya içime çektim.
Hala evim de, çocukluğumun geçtiği odalarda olmasına alışamasam da burada olduğu için çok mutluydum. Bu şehir o olmasa daha zor geleceğinden emindim ama iyi ki buradaydı. Sarılmamızı bölen telefonumla ayrıldık. Arayan babamdı. "Efendim baba."
"Kızım çıktık biz çayı koy." Baba... Derdin çay olsun babam.
"Koydum babacım bir sizin gelmeniz kaldı."
"Yanında mı o herif?" Az önce kollarındaydım babacım.
"Gelince konuşsak babacım. Hadi kapattım ben." Söz hakkı tanımadan telefonu kapattım. "Çıkmışlar yoldalar. Ali kalk ekmek almaya 4 ekmek al gel, taze sever annem."
"Ya neden ben ya neden?" Sorusunun cevabı çok basitti. "Tamam sus sus biliyorum, evin en küçüğü olduğum için ama bu benim isyanıma sebep değil." Olayı daha fazla dramatize etmeden evden ayrıldı.
![](https://img.wattpad.com/cover/311998050-288-k121827.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLAÇ FREKANSI
Teen FictionAçelya Evren Kaya hayatının büyük kısmını çalışmaya ve başarılı olmaya adamış, çocukluk yıllarını hastalıkla savaşmak uğruna heba etmiş, ruhunun yaşının, olduğu yaşında yaşlı hisseden başarılı bir kadındı. Hayatına giren bir adamın yaralarla dolu ha...