29. Bölüm

275 19 0
                                    

Birden fazla bölümle karşınızdayım bu gün. Keyifli okumalar. Diğer kitaplarıma da göz atmayı unutmayın desteklerinizi bekliyorum düşeşlerim. <3

Rüya da olup kulaklarımın ağlama seslerini duymasını bir kabustan ibaret olmasını dilemedim. Hissettiğim acı ve korku bu dileğimin gerçek olmadığını bana bas bas bağırarak anlatıyordu.

Daha ağzımda benim için yaptığı kurabiyelerin tadı olan kadın şu an hayata gözlerini yummuş olabilirdi. Bunu öğrenmek için yukarı adımlamak istesem de cesaret edemedim. Yaşanmış gerçeği öğrenmekten korktum. Miracın yıkımı görmekten korktum.

Her şeye rağmen olduğun yerden çözülüp ikişer ikişer merdivenleri tırmanıp kapıya geldim. Açık olan kapıdan koşar adım beyazların olduğu odaya adımladım. Sağlık çalışanları yatakta hareketsiz yatan kadına müdahale ederken odanın bir ucunda Miraç ve onu tutan Atakan vardı.

Miracın bağırışları kesilmiş sadece gözünden akan yaşlarla yatakta ki annesine bakıyordu. Daha fazla gereksiz incelememi sürdürmeden Miracın yanına yanaştım. "Miraç." Soru dolu bir şekilde adını zikrettim. Duyduğu sesle bana döndü.

"Evren." Çaresiz ve acıyla çıkan sesiyle hüngür hüngür ağlamak istedim. "O, nefes almıyor." Atakan'ın sağlam tutuşunu hafifletmesiyle kollarımı belime sardı. "Beni bırakıyor." Başına omzuma gömdüğünde ellerimle başımı sardım.

"Müdahale ediyorlar, sakin olalım." Boşa konuştuğumun farkındaydım. Arkadan gelen karmaşanın sesi hiç iç açıcı değildi. Sağlık çalışanlarının müdahaleleri devam ediyordu ama 'nabız alınamıyor' söylemleri de kesilmiyordu.

"Bembeyaz olmuş, buz gibiydi. Annem veda etmiş bana ben burada değildim. Olamadım son nefesinde yanında." Küçük bir çocuk gibi içli içli ağladı omzumda. İçim parçalandı, kalbim yerinden söküldü.

"Miraç nolur." Neye yalvarıyordum bilmiyordum ama hayatımda ilk defa bir adamın acısını omzuma yüklendim. Omzunu sel eden gözyaşlarına ortak oldum. Bakışlarım Miracın omzunun ardından Atakan'a döndü. Ağzından çıkan koca bir küfürle tutuğu gözyaşlarını bırakıp ağlamaya başladı.

Hayatımda asla görmek istemediğim o manzarayı görmek için Atakan'ın baktığı yere çevirdim bakışlarımı. Sağlık çalışanı kadın Sevgi teyzenin üstündeki örtüyü başına kadar çekip soluk yüzünü sakladı. Ardından kısık sesle yanındaki adama fısıldadı. "Ölüm saati 20.08" Miraç duydu, duyduğu an bedeni kaskatı kesildi.

Nefes alamadı. Daha sıkı sardım boynumdaki başını, onu ora gömmek bu kederden uzat tutmak istedim ama o beni itip soluğu annesinin yanında aldı. "Anne... Hayır bak bak daha çok şey yapacağız seninle anne. Olmaz bırakamazsın beni." Örtüyü açıp yüzünü ellerinin arasına aldı. "Nolur aç gözlerini bak, ben sensiz yapamam anne. Kimim var benim senden başka. Kimsesiz kalırım anne yapma bana bunu nolur."

Sağlık çalışanlarından biri Miracı omzundan tutup uyardı. "Beyefendi bırakın lütfen almamız lazım." Atakan sağlık çalışanını ağlamasına rağmen Miracın yanından çekti. Bense tepkisiz bir şekilde olduğum yerde donup kaldım.

Ağladığımı hissediyordum. Yüzüm gözyaşlarımla ıslandı ama hiçbir yaşım Miracın bir damlasına eş değildi. "Sende bırakma beni. Hem söz verdiğin şeyler var daha. Annem benim sana anlatmam gereken bir sürü şey var yapma, gitme." Artık ağlamaktan daha fazlasını yapıyordu. Titriyordu, Sevgi teyze uyansın onu sarsıyordu. Sağlık çalışanların üçü de müdahale edip Miracı geri çekti. Atakan kollarını Miraca sardı ama Miraç durmadı annesine kavuşmak için tekrar hareketlendi.

Miraca adımlayıp sarılan bu sefer ben oldum. Beni de itti hatta yanına savruldum ama bırakmadan tekrar sardım. Gözü kararmış gibiydi, bileğimi sarılıp bedenimi ayırmaya çalıştı ama sıkı sıkı tutundum. "Nolur sakinleş nolur. Kendine zarar vereceksin." Kollarımda harekesiz kalıp yere çöktüğünde hemşirenin sakinleştirici vurduğunu anladım.

İLAÇ FREKANSIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin