Arda, yanında daha önce gösterdiği kızla el ele geldiğinde şaşkınlıkla ona baktım.
"Hayırlı olsun küçük prens!" Sımsıkı sarıldım önce ona, daha sonra kıza.
"Gerçekten, dediğinden daha samimiymiş." Kız gülümseyerek konuştuğunda gülümseyerek cevap verdim.
"Ablacığım, benden mi bahsettin." Gururlu bi' abla pozu verdim. Gülerek yanımdan ayrıldıklarında ben de gülümseyerek sahaya gittim.
"Abiciğim, hoş geldin." İrfan'ın abilik duyguları kabarmıştı. Bazen ona istemsizce abi diyordum. O an öyle demem gerekiyormuş gibi.
"Hoşbulduk canım."
Sürekli maçlar oluyordu, bazen yensek de bazen yeniliyorduk ve en son yenilmiştik. Takımın enerjisi bu yüzden bi' tık düşük olsa da çok daha fazla hırslıydılar. Kazanmak istiyorlardı ve bu da onları çalışmaya itiyordu.
"Nehir, sence Altay nasıl bi' çocuk? Bunu samimiyetimle soruyorum."
Altay işte, bizim Altay.
"Altay, çok narin bi' çocuk. Yani öyle gözüküyor bence. Çok hırslı ve bu hırs onun kariyeri için gerçekten çok önemli. Onun dışında, benden iki yaş büyük olmasına rağmen benimle birlikte çocuklaşabiliyor. Yani nasıl anlatsam ki? Altay işte." İrfan kafasını salladı.
"Sen titriyorsun. Yanına bi' şey almadın mı?" Kafamı olumsuzca salladım.
Hava soğuktu.
"Benim idmanım bitti, bekleyeyim mi?" Kafamı olumsuzca salladım ve sahada çalışan yabancı oyuncuları gösterdim.
"Ben giderim Kahveci, Gözde'ye selam söyle." Kafasını salladı ve saçlarımı karıştırarak arabasına doğru ilerledi.
İdmanı biten, yavaş yavaş çıkıyordu. Altay da idmanını bitirmiş olacak ki yanıma geldi.
"Sen gitmiyor musun?" Kafamı olumsuzca salladım.
Sosa ve Ferdi'nin antrenmanı kalmıştı. Onlar bitirince ben de çıkacaktım.
"Üşümüyor musun?" Gözlerinin içine baktım, donuyorum Altay.
"Biz çıkıyoruz Nehir." onlar da bitirmişlerdi.
"Hadi gel, seni evine bırakayım." Altay'a gülümsedim. Arabasına bindiğimizde içeri dolan sıcak hava dalgası kendimi iyi hissettirmişti.
Altay'ın anlatımıyla
"Sana söylemem gereken şeyler var." Nehir'in sessiz kalmasıyla konuşmaya devam ettim.
"Senin yanındayken, bilmiyorum işte. Eksik bi' yanım kalmamış gibi hissediyorum. Seninleyken evimdeymişim gibi." Güldüm.
"Ev dediğin şeyin dört duvardan ibaret olmadığını gösterdin bana. Ev bazen; o huysuz, her şeyi dalgaya alıp aslında içten içe kafasına takan, arkadaşlarına sımsıkı bağlanan, kimseyi kırmamak için kendini kırmayı göze alan ve elinden geldiğince herkesin yardımına koşan, O kahverengi saçlı güzel kız olduğunu gösterdin."
"Ne demem gerek bilmiyorum, bildiğim tek bi' şey var o da seni sevdiğim, Seni seviyorum Nehir." Nehir sessizliğini koruyordu.
Bakışlarımı ondan yana çevirdiğimde uyuduğunu gördüm. Dediğim hiçbir şeyi duymadı. Cesaretimi bi' defa çok zor toplamışken bu konuşmayı bi kez daha yapabilir miydim ki?
Gelmiştik.Nehir'in kolundan dürtüklemek için dokunduğumda vücudunun sımsıcak olduğunu fark ettim. Ellerim alnına gittiğinde gözlerim korkuyla açıldı. Bu kız yanıyordu.
"Nehir, kalk hadi güzelim bak korkutuyorsun beni." Dürtüklediğimde mırıldanıp uyumaya devam etmişti.
"Nehir kalk hadi bak, anahtarın nerede?" Elleri bilinçsizce eşofmanının cebine gitmişti. Anahtarın sesini duyduğumda onları ordan çıkardım. Arabadan çıkıp diğer kapıyı açıp Nehir'i kucağıma aldım. Kızım sen de ne çok hasta oluyorsun.
Evden içeriye girdiğimizde ne yapacağımı bilemedim. Üzerinde kısa kollu bi' tişört vardı.
Odasına gidip sweatlerinden birini alıp tişörtünün üstüne giydirdim. Yatağına yatırdım ve hızlıca mutfağa gittim.
Sirkeli su hazırlayıp alnına koydum.
Mırıldanıyordu.
"Beni bırakma." Ne? Benim yanında olduğumun farkında mıydı? Yatağın köşesine doğru oturduğumda mırıldanmaya devam etti.
"Yanımda kal." diyip sıkı sıkıya elimi avuçları içerisine sığdırmaya çalıştı. Bunu başaramayınca Kafasını kaldırıp dizlerimin üzerine koydu.
Bizim mesaimiz vardı anlaşılan.
Saçlarını okşayıp uyurken bile çatık olan yüz ifadesine bakıyordum. Çok güzeldi, bunun farkında mıydı bilmiyorum.
"Güzel kızım benim, keşke uyandığında da seni böylesine sevebilmeme izin versen."
Nehir yine mı hastasın diyecek olan İrfan'ın sıfatı budur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Küçük Kanarya
Fanfiction"Diyorum ki, aklımı başımdan alıyorsun." dediği şeye kıkırdadım. "Bana aşık olduğunu bu kadar belli etmemelisin." gülerek dediğim şeyle bana o kadar anlamlı bakıyordu ki. "Sen bana aşık değil misin?" Kafasına hafifçe vurduğumda cevabını bekledi. "Bi...