30

1.6K 84 15
                                    

2 ay sonra

Centilmen çocuk, her sabah beni almaya geliyordu. Arabasına yaslanmış beni bekliyordu. "Günaydın Altaycığım."
"Günaydın güzelim."

Tesise girdiğimizde Altay, yanağıma sulu bir öpücük bırakmıştı. Üzerini değiştirmeye gitmişti. Jesus yanıma gelmişti ve hafifçe omzuma omzunu vurmuştu. Hadi hadi anlat der gibiydi.

"Altayla diyorum, aranızda bir şey mi var?" Jesus'un dediğine gülümsedim. "Evet, sevgiliyiz." İyi iyi der gibi kolunu omzuma attı.

"Altay iyi çocuktur. Çok da çalışkan ve naziktir. Bence seni de çok seviyor, anladım ben zaten." Gülümsüyordu. Utanmıştım, haklıydı da.

Altay idmanına başlamıştı ben de yoğun bir şekilde çeviri yapıyordum. Kendimi benim için ayarladıkları odadaki çalışma masasının koltuğuna attığımda sonunda oturabilmiştim, birkaç saatin ardından.

"Geleyim mi?" Altay'ın sorduğu soruyla gülümsedim ve kafamı salladım.

"Beni mi özledin?" dediğim şeye kıkırdadı. Sandalyemin arkasına geçip arkadan yanağıma küçük küçük öpücükler bırakmıştı.

"İdmanın ne çabuk bitti senin de?" sorgularcasına sorduğum şeye omuz silkti. "Mola verdim, yoruldum yahu."

Kapının dan diye açılmasıyla sarmaş dolaş bir şekilde yakalanmıştık, İrfan'a!

"Ayol siz de her yerde sarmaş dolaşsınız." Altay, dediği şeye sırıtıyordu.

Gözdelerde toplanmıştık. İrfan, Gözde'ye yanaşmaya çalışıyordu ama Gözde bilmediğim bir sebepten dolayı ona kızgındı.

Diğerleri ise birbirleriyle sohbete dalmıştı.

"Sen de bana böyle kızıp konuşmamazlık yapmayacaksın değil mi?" Burnunu boynuma sürttüğünde huylanmıştım ve bunun farkındaydı.

"İnsanların içinde, ayıp." dediğim şeye sırıtmıştı.

Belimdeki eliyle belime daireler çiziyordu. "Altay, huylanıyorum." sessizce kulağına fısıldadığımda omzuma öpücük bırakıp bana gözlerini büyütmüş bir şekilde bakıyordu.

"Yuh, bi de insanların içinde." İrfan'ın dediği şeyle gözlerimi kapadım. "Altay, rezil olduk." Altay hiç istifini bozmamıştı.

Gözde bu hâlimize gülüyordu. Belimdeki eliyle tikimle oynamaya başlamıştı. "Çok hoşuma gidiyorsun." Yutkundum. "Ya Altay! Konuşmasana şöyle yahu. Utanıyorum." sessizce konuşuyorduk aramızda.

"Utanıyor musun? Bebeğim, iki ay oldu hâlâ mı?"

Omuz silkmiştim.

"Size güzel bir haberimiz var. Aslında bi' bakıma bu yüzden toplanmak istedik." Gözde konuşmaya başladığında dikkatler ona dönmüştü.

"Çocuğumuz olacak!" İrfan, Gözde'den erken davranıp bombayı patlatmıştı. Şaşkınlıkla onlara bakıyordum. "Kaç aylık?" Mert Hakan'ın sorusuyla yine beklenti artmıştı.

"İki aylık." Kaşlarım çatıldı.

"Yoksa o kıkırtılar!" İrfan sırıtırken Gözde ona vurmuştu.

Herkes iyi dileklerini sunmuştu.

"Acaba bizim de çocuğumuz ne zaman olacak." Altay, eve döndüğümüzde konuşmaya başlamıştı. Kaşlarımı çatmıştım, ne alakaydı?

"Çok var daha." dediğim şeye sırıtarak cevap verdi. "Beklemesek mi o kadar. Çok güzel olmaz mı küçük Nehirler." Düşündüm. Yahu küçük Nehirler çekilecek çile değil. Ben aşırı yaramaz bir çocuktum. İrfanla büyümenin zararları.

"Ben oğlan istiyorum." Altay'ın sırıtması büyümüştü. "He olacak yani." Üzerime yürümeye başlamıştı.

"Hadi oğlan yapalım." Koluna vurdum. "Sen ne kuduruksun bugün Altay!" "Hmmm öyle mi olmuş?" diyip saçıma bir öpücük kondurmuştu.

"Hadi bu gece burada kal." Sunduğu öneriye gülümsedim. "Sen bensiz yapamıyorsun." Kafasını salladı. "Beraber mi uyuyoruz yoksa?" Gülümsemesi büyümüştü. Heyecanla kafasını salladı. Onu böyle görmek çok güzeldi.

O yattıktan birkaç dakika sonra yanına uzanmıştım. Kocaman bedeniyle küçücük bir çocuk gibi davranıyordu. Kafasını boynuma gömdüğünde sakalları huylanmama sebep olmuştu ama bu rahatsız etmiyordu.

Gözde'yle bebek kıyafetleri bakmaya gitmiştik. Gözde sürekli bir şeyler beğeniyordu. Onun bu heyecanlı halleri çok güzeldi, annelik ona çok yakışmıştı.

Biraz hava almak için dükkandan çıktığımda gördüğüm şeyle gözlerim açık kaldı.

Altay ve Asel sarılıyordu. Asel, Kerem'in arkadaşıydı. Altayla ne alakası vardı? Neden bu kadar sıkı sıkıya sarılıyorlardı?

Küçük Kanarya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin