5

2.5K 117 28
                                    

"Tuz da koyacak mısın?"

Efendim?

"Ne?" şaşırmama daha da çok güldü. Morali yerine gelmişti. "Şakaydı." Sahadan gelen acı dolu sesle gözlerim kocaman açıldı. Arda, yerde yatıyordu!

Yedek kulübesinden koşarak sahaya atladık.

O kadar gergindim ki. İrfan bana destek vermek için kolumu tuttu. Sakin ol dercesine bakıyordu. Arda'yı sahadan çıkarıp revire götürdüklerinde yanında gidiyordum.

"İyi misin? Neren acıyor? Nasıl oldu bu? Kim yaptı?" Ardı ardına kesilmeyen sorularıma Arda yalnızca elimi tutarak cevap verdi.

"Sakin ol, beni daha çok geriyorsun!" Yaptığım şeyin farkına vardığımda sessizleşmiştim. İçeriye giren Altay sorgular gözlerle Arda'ya bakıyordu. "Nasıl oldu bu?"

"Geçmeye çalışırken ayağı, yüzüme geldi." Kimin?

"Kerem abinin."

"Her yerden çıkıyor işte! Görüyor musun?" Altay, Arda'nın duyamayacağı bi' şekilde bana konuştuğunda ona cevap verdim. "Kasıtlı yaptığını düşünmüyorum. Biraz sakin ol."

Maç bitişinde Kerem, Arda'yı görmek için revire gelmişti. "Çok özür dilerim, kasıtlı olarak yapmadım. İyi misin?" Arda'ya yaklaştığında Arda Altay'ın aksine bu konuda daha sakindi. "Sorun değil, kasıtlı yaptığını düşünmüyordum zaten." Gülümseyerek konuştuğunda Kerem'in gözlerindeki rahatlamayı görmüştüm.

"Seni eve bırakmamı ister misin?" Kerem, konuştuğunda kararsız kalmıştım.

"Gerek yok, ben götürürüm." Altay konuştuğunda aralarında sessizliğin içindeki o garip duyguyu hissettim.

"Kerem, ben biraz daha Arda'nın yanında kalmak istiyorum. Sen git, daha sonra haberleşiriz." Kafasını sallayıp bana sarıldı. Daha sonra odadan çıktı.

Arda'yı evine bıraktıktan sonra Altay'ın arabasında sessizlik hakimdi. Gergindi, direksiyonu tutan ellerinin boğumları direksiyonu sıkmaktan beyazlamıştı.

"Geldik."

Onu bu şekilde bırakmak istemedim.

"Kahve?" dediğim şeyle gülümsedi. Bana sinirli miydi tam kestiremesem de, bu teklif onu memnun etmişti.

Evden içeriye girdiğimizde onu salona yönlendirdim. Kahveleri hazırlıyordum, Gözde'nin aramasıyla irkildim.

"Kızım neler olmuş?" İrfan, Gözde'ye vermişti haberleri.

"Hemen mi anlatılır kardeşim, bu nasıl evlilik. Bildiğin dedikodu teşkilatı." Gözde'nin kıkırdamasını duydum.

"Ben demiştim dimi sana. Kızım var bi şeyler." Gözlerimi devirerek konuşmuştum. "Tam olarak bahsettiğin şeyi anlayamadım. Bu konuşmanın öznesi kim?"

"E tabi ki Altay."

Gözde'nin söylediği isimin mutfaktan içeriye girmesi bir oldu. Bu nasıl bi' şanstı.

"İçeride çok sıkıldım. Sohbet ederiz diye gelmiştim, yanlış bi' zamanda mı geldim?"

Gözde kocaman bi kahkaha patlatmıştı. "Gözde ben seni sonra arayacağım."

"Yok, Gözde aradı. Onunla konuşuyordum."

Kahveleri alıp masaya koydum.

"Keremle aranızın iyi olduğunu zannediyordum. Aranızdaki gerginliğin sebebinin ne olduğunu tam olarak anlayamasam da bence aranız yakında düzelir. Çok laf sokmamaya çalış, pişman olma diye söylüyorum."

Dediklerimi soluksuz dinliyordu.

"Şu an, Kerem'i konuşmaktan daha önemli işlerim var."

Neydi?

Kahvesini yanlışlıkla üzerine dökmüştü. "Yandım!" İrfan'ın tişörtlerinden birini verebilirdim. Olur muydu ki ona?

Abiminkiler son çareydi.

"Şey ben sana tişört getireyim." Dolabı karıştırırken abimin Galatasaray formasıyla karşılaşıp yüzümü buruşturdum. Bunu Fenerbahçe'nin kalecisine vermek absürt kaçardı, dimi?

Gördüğüm düz beyaz tişörtü alıp arkamı döndüğümde, Altayla burun buruna gelmiştik. Ne zaman gelmişti? Ben neden duymamıştım.

Yutkunup konuşmaya başladım. "Bu, olur galiba sana." Sorarcasına bakıyordu. Kimindi bu tişört anlamında. "Abimin tişörtü."Üzerindeki tişörtü çıkartmasıyla havanın sıcakladığını hissettim.

"Ben, şey, çıkayım." Altay'ın yüzünde oluşan sırıtma kızarmama sebep olmuştu.

"Utandın." Yoo ne alakası var?

"Yok, rahat rahat giyin diye şey yaptım."

"Ne yaptın?"

"Altay yapma şunu."

Dediğim şeyle kocaman bir kahkaha atmıştı.

Gözde arıyordu. Meraktan çatlamıştı, biliyordum.

Küçük Kanarya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin