47

1.1K 61 0
                                    

Flashback

Nehir'in anlatımıyla

Gözde'yle kahvaltı yapıyorduk. Feryal ile alakalı olan olayları anlattığımda Gözde'nin nefreti daha da çok artıyordu. O da benim gibi düşünüyordu, böyle bir anne nasıl olurdu.

"Yumurta haşladım sen seversin." Yumurtanın kokusu midemi bulandırmıştı. Belli etmemeye çalıştım.

Gülümseyerek ağzıma bi tane attığımda gözlerimi kapadım. Galiba, midemde ne var ne yok ortaya çıkacaktı.

Hızla ayaklandığımda arkamdan bağıran Gözde'ye cevap bile verememiştim.

Klozete eğilip bütün midemi dışarı çıkardığımda ayağa kalkacak hâlim kalmamıştı.

"N'oldu? Nehir!" Bilmiyorum anlamında kafamı sağa sola salladım.

Üşüttüğümde bazen böyle olurdu.

"Üşüttüm herhalde." Gözde pek ikna olmamıştı. Can ağlamaya başladığında Gözde tam lavabodan çıkarken adımları yavaşladı.

"Nehir..." Sesi tereddüt doluydu.

"Bekle burada, geleceğim." Can'ın ağlamasını durdurduktan sonra yanıma tekrar geldiğinde dolaptan çıkardığı kutuyu bana uzattı. Anlamsız gözlerle ona bakıyordum.

Kutunun üzerinde yazan gebelik testi beni germişti. Kafamı olumsuzca sallayıp kutuyu Gözde'ye geri uzattım. Gözde korkutucu bakışlarını üzerime saldığında testi yaptım ve sonucunu beklemeye başladım.

"Bak tek çizgi, gördün mü?" Gözde dikkatle bakıyordu teste. Gözleri kocaman açılmıştı. "Bir daha bakmalısın." Bakışlarım teste döndüğünde yanındaki ikinci çizgi şaşkınlıkla kaşlarımın havalanmasına sebep olmuştu.

Benden anne olmazdı.

Aşırı tereddütlerim vardı.

Gözlerimin yandığını hissetmiştim. Gözde, düşüncelerimi okumuş olacak ki bana gelip sıkı sıkı sarılmıştı. "Nehircim, yapma böyle lütfen."

Omuz silktim, bir çocuk gibi.

Çocukluğunu adam akıllı yaşamamış, anneliğin ne olduğunu tam olarak kavrayamamış bir anne...

"Nehircim, sen Feryal gibi olmayacaksın. Ben biliyorum ya seni. Can'ın ikinci annesisin farkında mısın? Ne kadar güzel bakıyoruz ona beraber." Olur muydu ki?

"Bak, zor zamanlar geçirdiğini biliyorum. Ama şu an çocuğuna bunu hissettirirsen Feryal'den ne farkın kalır?" Haklıydı. Kınadığım insana dönüşmek istemiyordum. Gözyaşlarımı sildim.

"Altay'a söylemem lazım." dediğim şeyle Gözde de gülümsemişti bu sefer.

"Bekle, ben halledeceğim." Kısa bir konuşmadan sonra geldi ve koşarak beni hazırlamaya başladı.

İrfanla Gözde tam tencere kapaktı.

Samandıraya gittiğimizde bizim kemik kadro vardı. Hızlı adımlarla Altay'ın yanağına bir buse kondurduğumda dikkatlice yüzüne baktım.

Bu adamdan çok güzel baba olurdu...

Finale kısa kısa adımlar kaldı arkadaşlar. Birkaç kısa bölümün sonunda final olacak :"(

Küçük Kanarya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin