41

1.3K 77 17
                                    

Maçtan çıktıktan sonra hemen geldiğini belli eden İrfan'a baktım. "Hayırlı olsun Kahveci!" Gülerek ona sarıldığımda bana sıkı sıkı sarılmıştı. Odayı gösterdiğimde içeri girmişti, onları biraz yalnız bırakmak istemiştim.

Altay kolunu omzuma attığında gülümsedim. "İleride bir gün, biz de böyle bir ortamda." Güzel olurdu, çok güzel olurdu.

Altay'a benzeyen küçük bir çocuk. Gerçi Altay'a benzeyen bir çocuk ne kadar küçük olabilirdi orası tartışılır.

İrfan içeriye gelmemizi istediğinde Gözde'nin kucağındaki Can'a baktım.

Duygulanmıştım.

"Hadi halası. Biraz da sen sev." Korkuyla bakıp başımı iki yana salladım. Çok korkardım, bebeğe zarar gelmesinden.

"Nehir saçmalama. Çocuğa zarar vermeyeceksin." İrfan, Gözde'nin kucağından aldığı bebeği benim kollarıma bıraktığında birbirimize bakıyorduk.

Çok güzel kokuyordu.

"Hoşgeldin, halacığım." Çok güzel bir çocuktu.

Gözlerimin dolduğunu hissettim. Bebeği Gözde'ye verdiğimde gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. İrfan gülerek bana sarıldığında ona sımsıkı sarıldım. İrfan, benim kardeşimdi. Kardeşimin mutlu olması benim için her şeyden önemliydi.

"Ağlamasana kızım! Ne ağlıyorsun?"

Ondan ayrılıp Gözde'ye baktım. "Sen çok sev bebeğini tamam mı?" İrfan demek istediğimi anlamıştı.

Onları üzmek istemiyordum, istemsizce olmuştu.

"Sen de onu sev halası, çok sev olur mu?" Gözde'nin dediğine gülümsedim. Ah Gözde'm çok seviyordum seni.

"Çok güzel bi' aile oldular." Altay'ın evinde otururken İrfanları anmıştık.

"Çok güzel oldular." dediğim şeyle gülümsedi.

Altay dizlerime yatmıştı. Hastaneden geldiğimiz için Gözde kadar olmasa da biz de yorulmuştuk.

Altay'ın saçlarıyla oynuyordum ciddiyetle.

"Senden de çok güzel anne olur, eline çok yakışmıştı bebek." Gülümseyerek söylediği şeyle gözlerim doldu. Ulan ne ağlaksın sen de be Nehir.

"Güzelim, yanlış bir şey mi söyledim?" Altay kafasını dizlerimden kaldırıp elleriyle yüzümü tutup kendisine bakmamı sağladığında omuz silktim.

"Hiç."

Altay inanmamıştı.

"Nehircim, ne oluyor?" Gözlerinin içine baktım.

"Ya benden güzel bir anne olmazsa?" Altay şaşkınlıkla yüzüme bakıyordu. Korkularım vardı, elimden geldiğince hissettirmemeye çalışmıştım ona bunları.

"Güzelim, neden böyle düşünüyorsun ki?" Bakışlarımı kaçırıp konuştum.

"Bizim genlerde iyi anne genetiği yok belli ki. Ya ben de beni doğuran kadın gibi olursam?" Altay kafasını salladı iki yana.

"Sen dünyanın en güzel annesi olursun Nehir. Sen yaşadıklarının hiçbirini bebeğin yaşamasın diye elinden geleni yaparsın, ben biliyorum. Sen çok seversin ki bebeğini, bırakamazsın." dediği şeylerde haklı mıydı bilemiyorum.

"O kadından nefret ediyorum."

Çok doğaldı.

Günler sonra tesise gittiğimde henüz gelmemiş olan İrfan için hazırlıklar yapılıyordu. Ulan kardeşim baba oldu!

Süslediğimiz odaya baktım. Çok güzeldi.

"Ellerimize sağlık arkadaşlar." gururla baktığım odaya bakan herkes benim gibiydi.

"Darısı başına Nehirciğim." Mert Hakan'ın söylediği şeyle gözlerim açıldı.

"Abi ne diyorsun ya? Daha kaç yaşındayım ben?" gülerek söylediğim şeye cevap vermişti.

"Harbi lan. Sen kaç yaşındasın?" Gözlerimi devirdim.

"22 şekerim." Gencim güzelim ayol.

"Artık 23 küçük kanarya." Arkamı döndüğümde gördüğüm İrfanla gözlerim kocaman açılmıştı.

8 Mayıs

Doğum günümdü.

Şaşkınlıkla etraftakilere bakıyordum. Hepsi yüzlerine kondurdukları güzel gülümsemeyle bana bakıyorlardı. Ailem olmuşlardı.

Jesus hızlıca yanıma gelip sarıldığında duygulandığımı hissetmiştim.

"Dilek tut abiciğim." Abiciğim...

Hep mutlu olalım.

İrfan'ın elinde tuttuğu pastayı üflediğimde herkes alkışlıyordu. Gülümsemeden edememiştim.

Üzerinde yazan nota baktım.

Fenerbahçe'nin incisi Küçük Kanarya'mıza!

Herkesle sarıldıktan sonra ilk Arda vermişti hediyesini.

Üzerinde bizim fotoğrafımızın illustration şeklimde çizilmiş hali olan bir sweat vermişti. Çok güzeldi!

Ona sıkı sıkı sarıldım. Arda benim kardeşim gibiydi...

Herkes hediyesini tek tek verdiğinde en son sıra Altay'a gelmişti.

"23 Yaşına bastın güzelim, dile benden ne dilersen." Gülmüştüm dediğine, lamba cinim mi olacaktı?

"Yanında olamadığım her an için çok özür dilerim. Ağladık, güldük beraberdik her zaman içimde bir yerlerdeydin seni tanıdığımdan beri. Kalbimin kapılarını sana sonuna kadar açtım ve sen de bana aynı şekilde. Belki de daha önce senin bana hissettirdiğin sevgiyi hiç bu denli tatmamıştım."

Çok duygusaldı.

"Akşam yatmadan önce görmek istediğim son gözler, içime çekmek istediğim son kokusun. Gözlerimi açtığımda seninle uyanmak istiyorum. Sabah kalktığım an kokunu içime çekip doyasıya öpmek istiyorum seni."

Sözü nereye bağlayacaktı. Çok heyecanlanmıştım.

"Diyorum ki güzelim, evlensek ya ?" dediği şeye şaşkınlıkla bakıyordum. Böyle bir şey beklemiyordum. Önümde diz çöktüğünde cebinden çıkardığı yüzük kutusunu tutuyordu.

"Evlenelim ya!" Heyecanla söylediğim şeyle parmağıma taktığı yüzükten sonra sarıldık. Boynuma bıraktığı öpücüklerle beni etrafında döndürmüştü.

Çok seviyorum.

41 kere maşallahlık bölümdü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


41 kere maşallahlık bölümdü.

Küçük Kanarya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin