40

1.3K 75 27
                                    

"Altay, hadi iç şunu." Altay korkuyla bana bakıyordu. "Ya zehirlenirsem?" Dalga geçiyordu benimle. Hastaneden çıkmıştı. Birkaç gün izinliydi, bu haberi medyaya yaymamak için de Altay'ın evine tıkılı kalmıştık.

"Çok güzel yapmıştım, beni üzüyorsun." Gülümsedim.

"Şaka yaptım ki. Gül istedim, yerim canım. Elinden zehir olsa yerim." Dalgayla karışık olsa da kahkaha atmıştım bu söylediği şeye. Çorbayı içirdikten sonra bulaşıkları yıkamak için mutfağa yöneldim.

Altayla barışmıştık.

Durumumuzdan yani barışık olmamızdan memnundum. Aniden belime sarılan elleri hissettiğimde irkilmiştim. "Sakin ol güzelim, benim." ben bulaşıkları yıkamaya devam ederken Altay da arkadan sarılmaya devam ediyordu. Bulaşık yıkamak dikkat gerektiren bir işti bence, ne için derseniz. Bilmem ki? Öyle değil mi?

Dikkatim yerinde değildi çünkü Altay yerinde durmuyordu.

"Sen çok yaramaz bir çocuk oldun." dediğim şeyle sırıttı. "Hmm öyle mi oldum? Beni cezalandıracak mısın yoksa?"

Şu an benimle kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyordu.

Bulaşıklar bittiği için arkamı döndüm. Tezgahla arasında duruyordum. Yutkundum.

"Altay, yormasana kendini." diyip kaçtım oradan. Elini tutup yatağına götürdüm yatması için.

Birkaç ay sonra

İyi giden bir ilişkimiz vardı. Altay da iyileşip kalesine dönmüştü. Ben mi? Ben hâlâ aynıydım.

Gözde'nin doğumuna günler kalmıştı ve gergindik. Hem İrfan hem de ben yeterince gergindik ama bunu Gözde'ye yansıtmamaya çalışıyorduk.

9 ay karnımda taşımadım ama taşımış kadar oldum.

Jesusla beraber idmanı izliyorduk.

"Seni çok seviyor." Altay'ı göstererek söylediği şeyle gülümsedim, ben de onu seviyordum.

"Bazı hatalar yapıldı, hepimiz insanız hep hatalar yaparız. Siz birbirinizi bırakmayın."

Bırakmayacaktık, bilmiyorum öyle hissediyordum.

Bu sefer yanıma Mert Hakan gelmişti. Herkesle ufak hasbihaller ediyorduk.

"Aranız iyi değil mi?" Kafamı salladım.

"Yaptığı yanlışları silecek bir doğru yaptı. Onu seviyorsun, sevmeseydin affedemezdin de." Gülümsedim.

"Eee Merto. Beni boşver, sende var mı bi' şeyler?" Olumsuzca kafasını salladı. Mert Hakanla olacak kişi çok şanslıydı. Çok iyi bir arkadaştı, bence ilişkide de öyle olacaktı.

Yanımıza gelen Emre'yle gerildiğimi hissettim.

Mert Hakan yanımdan kalkmamıştı.

"Nehir biraz konuşabilir miyiz?" Gözlerim Mert Hakan'a kaydı.

"Ne konuşacaksan, burada konuş birader." dediği şeyle tekrar Emre'ye baktım.

Jesus ve Mert Hakan ikisi de sert gözlerle bakıyordu Emre'ye.

"Özür dilerim tamam mı? Ben böyle olacağını düşünememiştim. Nerden bilebilirdim ki? Yemin ederim pişmanım." Kafamı olumsuzca salladım.

"Ben affetme kotamı kullandım."

Gözde'nin sancılarıyla elim ayağıma dolanmıştı. İrfan, maçtaydı. Ambulansı aradım ve Gözde'yi yavaş yavaş binadan çıkardım. Ambulansa bindiğimizde İrfan'a mesaj attım.

Nehir: Hastaneye gidiyoruz.

Nehir: Gözde doğuracak galiba

Hastaneye vardığımızda Gözde'nin hissettiği bu acı gözlerimin dolmasına sebep oldu.

"Yanımda ol! Ameliyathaneye gir!"

Dediği şeyle gözlerim kocaman açıldı.

"Lütfen."

Beni de hızlıca hazırlamışlardı. Doğumhaneye girdiğimizde Gözde'nin çığlıkları dolduruyordu.

Bebek sesi duyduğumda rahatlamıştım, gözlerimi yumdum.

Gözde'ye baktığımda terler içinde kalmıştı. Can'ı kucağına aldığında bir kez daha fark ettim.

Gözdeme annelik çok yakışacaktı.

Küçük Kanarya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin