güzellik

2.2K 145 72
                                    

amk erkekler neden dövüşürken alın alına geliyolar çok komik değil mi keçi misiniz a
amkapağqqğğwüqüüüüaüaüaüaai

ucuncu kisi agzından yazcam bu bolumu

"Ulan sen mi öğreteceksin bana adamlığı, he?" Kemal, Murat'ı yakalarından tutup sarsarken Berkant'la Ahmet onları ayırmak için bir hamlede bulunup ayağa kalksa da Murat elini kaldırıp onları durdurmuştu.

"Durun, durun..." hafifçe gülüp bakışlarını Kemal'in yüzünde gezdirdi. "Tavşancık sonunda sinirlendi, kussun bakalım içindekileri-" Kemal'in hafif çıkık olan ön dişlerine gönderme yaptığında onları izleyen ikili eş zamanlı olarak gözlerini devirmişlerdi.

"Senin çapın bu kadar zaten, Murat." siyaha boyadığı, neredeyse omzuna kadar gelen saçları sallanırken sinirle konuştu Kemal. Biraz farklı bir tarza sahipti. Kulaklarında bolca piercing vardı, deri ceketini de üstünden yaz kış eksik etmezdi. Hatta bazen göz altlarına kalem bile çekerdi. Tabi bunu mahalle dışında yapıyordu, piercingleri bile yeterince tepki görüyordu zaten. "Dış görünüşten vurmak yakışır senin gibisine-"

Murat'ın duyduğu sözlerle yüzündeki alaylı ifade yavaş yavaş yerini kırmızı gören boğa ifadesine evrilmişti.

Parmakları Kemal'in ensesine çıkıp deri ceketini sıkıca kavradığında Murat'ın arkadaşları bakışmıştı. Karışıp karışmamak arasındalardı. Ama bu gerginliği birbirlerinden çıkarmazlarsa bir kırk sene de bugünün yarım kalmasıyla ilgili konuşulacağını biliyorlardı. Bu yüzden onları göz önünden ayırmamak adına peşlerinden gittiler sadece.

"Benim gibisine, ha?" yüzünü Kemal'in yüzünün dibine getirirken adeta tıslayarak konuşmuştu Murat.

"Evet ulan, senin gibisine!" Kemal konuşurken Murat'a daha fazla yaklaşmıştı. İkisi de sık ve derin nefesler alıyorlardı. Nefesleri birbirlerinin yüzüne çarparken ikisi de öfkeden kuduruyordu.

"Diyene bak ulan! Ben seni bulana kadar arabama çarptığını söyleyemedin ya bana, piç!"

Tamam, Murat bu konuda haklıydı. Çocuk dürüstçe ben yaptım demek yerine bir sene boyunca hiç istifini bozmamış, hayatına devam etmişti.

Zaten o sözden sonra Kemal de bir an duraksadı ama birbirlerine diklenmişlerdi bir kere, artık geri dönüş yoktu. Bu yüzden Murat'ın siyah gömleğinin yakasını sol eliyle daha sıkı kavrarken sağ elini yumruk yapıp çenesine sertçe vurdu.

"Puşt!" Murat da ona vurmakta gecikmezken diğer ikili mekanın dışında kalan sandalyelere oturup sigaralarını yakarak onları izlemeye devam etmişlerdi. Eh, diye düşünmüştü Ahmet, Murat kendi istedi bunu.

İkisi yere düşüp Kemal, Murat'ın kucağına çıktığında işler iyice kızışmıştı. Durmadan vuruyordu Kemal, bu sefer duraksayan ise Murat'tı. Yediği her yumrukta sarı saçları zemine çarparken Kemal hiç duracakmış gibi görünmüyordu.

Murat kısa bir süre sonra kendine gelmiş gibi Kemal'i üstünden sertçe ittirdi ve bu sefer o üstüne çıkıp kollarını başının üstünde birleştirdi.

"Haksız olduğunu bildiğin için bu kadar vuruyorsun Güzellik, biliyoruz." alayla mırıldandığında Kemal gözlerini kaçırıp yutkundu. Murat tanıştıklarından beri ona dalga amaçlı 'güzellik' diye seslenirdi ve o bundan nefret ediyordu. Normalde olsa ona bu konuda çemkirirdi ama Murat az önce doğruyu söylemişti.

"Sana kusura bakma, kapatalım bu konuyu dedim." bakışlarını yavaşça ona çevirirken hala aynı pozisyondalardı. Murat'ın yüzünü getirdiği hale bakarken dilini ısırdı. Hem onun hala bu kadar sakin kalabilmesine şaşırmıştı hem de kendisinin onu ne kadar çok dövdüğüne.

"Bokunu çıkarıp olayı adamlığa getiren sendin Murat, konu kapansa da her fırsatta kışkırtıyorsun beni."

Diğer ikili onların bu pozisyonda sakince konuşmasını gülmekten yarılarak izliyorlardı.

"Kışkırtmam gerekiyor ve kışkırtıyorum Kemal." hafifçe sırıtıp ayağa kalktı ve siyah gömleğinin kırışıklarını düzeltti. "Yapmam gerekmeyen bir şeyi yapacak adam değilim."

kimin bu saçlar? bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin