feride'nin sırrı

1.9K 132 39
                                    

feridem...........

Tüm grup sonunda bir araya gelmiş, hep takıldığımız mekanda oturuyorduk. Buluşmalarımız sürekli yarım yamalak oluyordu ama bugün toplanmayı başarmıştık.

"Çocuklar ben-" Feride'nin telefonuna bakarak bembeyaz bir suratla aniden ayağa kalkmasıyla kaşlarımı çattım. "B-ben birazdan gelirim."

Ceketini alıp bize bakmaktan kaçınarak pencereden dışarıyı bakışlar atarak kapıya yöneldi. Onun bu hali beni hem endişelendirmişti hem de bizi endişeye sokacağını bile bile böyle kalkıp gitmesine kızmıştım.

Bir iki dakika dizimi hızlıca sallayarak gözüm kapıda bekledim ama dayanamıyordum, merakıma yenik düşecektim anlaşılan.

"Ben tuvalete gidiyorum." tuvaletin yan tarafında kalan arka kapıdan çıkacaktım. Yaptığımın yanlış olduğunu bilsem de kız o suratla mekandan çıkmıştı, başına bir şey gelirse ne yapacaktık?

Diğerlerinden onaylar birkaç homurtu çıktığında ayağa kalkıp düşündüğüm gibi arka kapıdan adımımı attım. Feride'yi hemen orada arka bahçede görmek beni afallatmıştı. Olduğum yerde durup bir kızla hararetle konuşmasını nefesimi tutarak izlemeye başladım.

"A-Aslı bana yıkamazsın tüm yükü-" derken sesi titrekti. Ne yükünden bahsediyordu? Ne yükü için bu denli yalvarıyordu karşısındaki kıza?

"Feride annem öğrenirse biter işim, anlıyor musun?" adının Aslı olduğunu öğrendiğim kız etrafa kısa bir bakış atıp tekrardan Feride'ye dönüp fısıldadı. "Fotoğrafta yüzüm zaten görünmüyor."

Feride'nin hayal kırıklığı buradan bile hissediliyordu, neyden bahsettiklerini anlamamış olsam da Feride bu hale geldiğine göre büyük bir şey olmalıydı.

"Ben..." Feride ellerini yüzüne kapattı. "S-seni, bizi her gün anneme savunuyorum Aslı." omuzları küçük hıçkırıklarla sarsılmaya başladığında duyduklarımı idrak etmeye çalışıyordum. Bizi mi demişti o?

"Senin için her şeyi göze alıyorum ben! H-hiç mi sevmedin beni?" hıçkırıkları her saniye daha da artarken Aslı'nın yüzündeki ifadesizlik kanımı dondurmuştu. Böyle bir görüntüye nasıl bu kadar hissiz bir şekilde bakabilirdi?

"Bilmem. Senin kadar sevmedim belki de." gitmeden ağzından çıkan son şeydi. Hiç tereddüt etmeden bu cümleyi kurup hiç tereddüt etmeden ortamı terk etmesi hem en yakın arkadaşımı hem de beni arkasında dehşet içinde bırakmıştı. Feride kaybettiği aşkına ve kaybettiği güvene yanarken ben de tamamen farklı düşüncelere dalmıştım bir anda.

Tamam, hep biliyordum hemcinslerinden hoşlanan insanların olduğunu. Bunun konusu iyi kötü hep açılırdı. Ama daha önce hiç etrafımda görmemiştim bu yönelime sahip birini. Kendime de asla ihtimal vermemiştim, asla.

İhtimal vermemiş olsam da...Feride'yi yalnız bırakılmamak için öyle yalvarırken görünce bir düşünmüştüm. Kime yalvarırdım ki ben böyle? Bir kıza yalvardığımı hayal ettim. Lisede ilk öpücüğümü verdiğim güzel kızı düşündüm. Üniversitede yaklaşık bir ay kadar aynı evde yaşadığım kızı düşündüm sonra. Sonrasında düşüncelerim benim isteğim dışında yer değiştirdi ve Nuh abim geldi gözümün önüne.

Göğsüme bir ağrı girerken elimi oraya götürüp parmaklarımın arasında sıkıştırdım ve duvara yaslandım. Ne demekti bu şimdi? Öyle bir durumda o kızlardan hiçbirine yalvarmaz ama Nuh abimin ayaklarına bile kapanırdım. Onu kaybetmemek için yapmayacağım şey olmaması ve aniden tek ayrıntılı rüyamın tüm ayrıntılarının zihnime dolması, hayatımı tepetaklak etmişti. Feride'nin çoktan içeri gittiğini bile fark etmeden yere çöküp dizlerimi kendime çekmiştim.

kimin bu saçlar? bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin