deniz gözlüğü

642 49 42
                                    

SA

BEN GELDİM.

NAPİYONUZ?!?!???!

BEN BU BÖLÜMÜN BİRAZINI ÖNCEDEN YAZMIŞIM TAMAMEN UNUTMUŞUM?! Bİ BAKAYIM DEDİM VE DEVAM ETTİREBİLİNCE HEMEN FIRTLATTIM

UMSRİM BÖLÜMCÜĞÜ BEGENİRSİNİZ

İYİ OKUMALAR. SİZİ SEVİYOM

"Deniz gözlüğünü aldın mı Şekercik?" Nuh, yıllardır tepesinden inmediği bisikletini yana eğip bacağıyla destekledi. Beni kapımın önünde bekliyordu. Geçen sene deniz gözlüğümü unuttuğum için tüm gün kıyıda yüzüm beş karış oturmamı unutmamıştı demek. Buna hafifçe gülümsedim.

"Aldım Nuh." şirin şirin gülümseyip bisikletine yaklaştım ve yanağını hafifçe sıktım. "Bu sefer unutmadım."

Gülümsedi ve o da benim yanağımı sıktı.

"Bu sefer de unutsaydın Nuh'un sana yenisini alırdı yavrum." etrafa bakınıp boş olduğuna kanaat getirince eğilip yanağımı küçücük öptü. Dudakları o kadar güzel ve o kadar benimdi ki...Başka biriyle bunları ne yaparsam yapayım hissedemeyeceğimin o küçücük öpücükle o an farkına vardım.

"Alır mıydı gerçekten?" dudağımı azıcık büzdüm ve başımı yana eğerek baktım ona. Zaten yumuşacık olan bakışları bu hareketimle daha da yumuşayınca büzük dudağımı bozup gülümsememe engel olamamıştım.

"Alırdım bebeğim." elini kaldırıp yanağımı tatlı tatlı okşadı. İlk kez bebeğim demişti bana. Bunun farkındalığı göz kapaklarımı aşağıya çekip eline huzurla yaslanmama sebep olmuştu. "Dondurma da alalım şimdi, hm?" dondurma lafı geçince gözlerimi hemen açtım.

"Evet, d-dondurma..." heyecanla mırıldandım. Büyülenmiş gibiydim. Bu halime yüksek sesli bir kahkaha atmasıyla kendime gelmiştim. "Gülme ama...Seviyorum, ne yapayım?"

"Tamam, tamam... Gel buraya." Beni omzumdan tutup kendine çektiğinde dudağımı az önceki gibi ama bu sefer trip atma amacıyla büzdüm. Omzumdaki eli bu hareketimle belime inip beni gıdıklamaya başladığında ağzımdan kaçan kıkırtıya engel olamamıştım.

"Of Nuh!"

——————

"Su çok güzeeel!" Suyun yüzeyine ellerimi çarparak kıyıdaki sevgilime bakıyordum. Bir elini alnına siper etmiş, diğer elini beline yerleştirmiş beni sırıtarak izliyordu.

Çok insanın uğramadığı, özellikle de bu zamanlarda yani yazın başlarında bomboş olan bir sahile gelmiştik. Birbirimize doya doya sarılmak istiyorduk. Bunu bir halk plajında yapamazdık.

"Geliyorum yavrum." beyaz, baskılı tişörtünü sırt tarafından tutup çıkardı ve havlularımızın üstüne fırlattı. Bakışlarımın vücudunda gezmesine engel olamazken kocaman yutkundum. Bu vücut neyin nesiydi böyle? Kesinlikle ben yokken spor yapmıştı. Bakışlarımı kaçırıp arkamı döndüm ve biraz daha derinlere doğru yüzmeye başladım. Serin suyun içinde bile tüm vücudum yanmaya başlamıştı.

"Şekercik, beraber gidelim, beklesene beni!"

Yanaklarımı şişirdim ve kollarımı göğsümde birleştirip ona döndüm. Görüntüsü gerçekten inanılır gibi değildi. Göğsüne bakmamaya çalışarak bakışlarımı yüzünde gezdirirken endişeli bakışlarını görmem biraz olsun sakinleşmeme sebep olmuştu. Yanıma geldiğinde koluma dokundu. Benimkine nazaran daha koyu olan teni daha yakınımda olduğu için nefeslerim hızlanmıştı.

"Niye titriyorsun sen?" kaşlarını çattı ve kolumdaki elini orada gezdirdi. "Üşüyor musun?"

"Üşümüyorum Nuh, yanıyorum sayende." ağzımdan tamamen isteğim dışı çıkan cümle yüzümün daha beter yanmasına sebep olunca az önce onun uyarısıyla bıraktığım yüzme işine devam etmeye karar verdim. Cidden, o nasıl vücuttu öyle ya?

nasıldı...

ozlemis...miyiz...

biraz vasat gibi ama bakalım zinciri kırarız belki

istek öneri beklenti dilek ve şikayet kutusu lütfen bi şeyler yazın arkadaslar.

kimin bu saçlar? bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin