çok özledim

2.1K 152 50
                                    

arkadaslar yine ben lutfen benden bıkmayın

"Ahmet..." yaklaşık bir dakika sonra odamı dolduran sesiyle yutkundum. Yatağımın yan tarafı çöktü. Bakışlarımı ona çeviremiyordum. Korkuyordum nedense.

"Neden Nuh abi dedin bana bugün?" sesi üzgün çıkıyordu. İşte, aynı tahmin ettiğim gibi aklına takılmıştı bu. Sırf ona 'Nuh abi' dedim diye buraya kadar gelmişti. "Yanlış bir şey mi yaptım?"

Doğrulup başımı hızla iki yana salladım. Az önce gözlerine bakmaya korkan ben, sorduğu sorudan sonra ona güven vermek istediğim için gözlerimi gözlerinden ayırmıyordum.

"Ben birkaç gündür şakalaşırken alışmışım herhalde, ondan..." dudağımın kenarı kıvrılırken omzunu ittirdim. "Bunun için mi geldin buraya?"

Başını yavaşça salladığında içime o tanıdık ısınma hissinin dolmasıyla gülümsedim.

"Sen bu aralar iyice duygusallaştın Görkem abi..." Nuh diyememek dudaklarımı dişlememe sebep olurken tek kaşımı kaldırdım. "Çok mu özledin beni cidden?" alayla sormayı planladığım soru ağzımdan benim özlemimi açığa vuracak şekilde çıktığında artık çok geçti.

"Çok özledim." dürüstçe mırıldandığında şaşkınlığımı gizleyememiştim, dudaklarım hafifçe aralanırken anında kırmızıya döndüğüne emin olduğum yanaklarımı gizlemek için ellerimi yüzüme kapattım.

Ben de onu özlemiştim. Saçlarımı okşayan parmaklarını, başıma kötü bir şey geldiğinde beni rahatlatacak mantıklı konuşmalar yapmasını, berberde aynadan bana bakıp gülümsemesini...Onunla ilgili o kadar çok şeyi özlemiştim ki. Hayatta bana sahip çıkan tek kişiydi o. Nasıl özlemezdim ki zaten? Nasıl onunla ilgili her şeyi özlemezdim?

"Ben de özledim." diye üfler gibi fısıldayıp kızaran yanaklarımı saklamayı bıraktım ve ellerimi göğsüme çekili duran bacaklarımın üstüne koydum. "Keşke beraber gitseydik askere." hafifçe güldüm.

Söylediğim şey ona da komik gelmiş olacak ki loş odaya küçük bir kahkaha bıraktı. Gülüşünü izlerken göğsümün yine birkaç gündür olduğu gibi sıkıştığını hissetmiştim. Her zaman bu kadar düzgün müydü bu herifin dişleri? Ben yokken kesin bir şey yaptırmıştı o dişlere.

"Sen bana 'Nuh abi' diye seslenince eğer şakalaşmıyorsan kalpten gidecek gibi oluyorum, Şekercik..." Yatağın yaslı olduğu duvara sırtını verip bana döndü. Kırılı dizlerime kısa bir bakış atıp onları tuttu ve bacaklarının üstüne koydu. Alışılmadık temasla irkilirken titreyen dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Ama Nuh çok güzel bir isim bence..." bacaklarımızın üst üste olmasını önemsememeye çalışarak, onun için önemsiz gibi duruyordu, mırıldandım. Cümlemde "Nuh"un yanında "abi"yi kullanmamak heyecanlandırmıştı beni.

"Nuh güzel de... Biliyorsun oğlum işte, senelerdir onu bana sinirlenince söylüyorsun, aklım gidiyor yemin ederim öyle seslendiğinde."

"O zaman ben..." ona Nuh demek istiyordum. Ona kimsenin kullanmadığı bu isimle seslenmek istiyordum. "Sinirlendiğimi anlatacak başka bir şey bulurum artık, olmaz mı?"

Tek kaşını kaldırıp ela bakışlarını bir süre yüzümde gezdirdiğinde bacaklarının üstündeki bacaklarımı rahatsızca kıpırdattım. Neden öyle bakıyordu şimdi? Garip miydi ki söylediğim?

"İyi, tamam," dedi. "Sen bana Nuh abi de." ona Şekercik demek için uğraştığım gün geldi aklıma. Aynı o gün izin verdiği gibi izin vermişti. Dudaklarım bunun farkındalığıyla kıvrılırken yanımdaki yastığı ona uzattım.

"Sırtına koy, ağrımasın."

kimin bu saçlar? bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin