"Ahmet?" gözlerini ovuşturarak yerinden doğrulduğunda göğsüm yanmaya başlamıştı. "Ne zaman geldin sen?" yeni uyandığı için boğuk çıkan sesiyle konuştuğunda az önceki afallamış ifademi yüzümden silmeye çalışarak gülümsedim.
"Yeni geldim daha...Bir uğrayayım demiştim Berkolarla buluşmadan önce." şişmiş gözlerine bakarken az önceki halimden sıyrılmış gibiydim. Göğsümdeki ince sızıyı saymazsak bir anda normale dönmüştüm.
Berkant'ın ismi geçtiğinde çenesini sıktığını fark etmiştim. Onlardan her bahsettiğimde böyle olacaksa işimiz işti.
"Telefonunun şarjı var değil mi?" yerinde doğrulurken koluma dokunup gözlerime baktı. Mahmur gözlerine hakim olan endişeye anlam veremesem de başımı yavaşça salladım.
"Var, Nuh-" yutkundum. "Var Nuh abi. Bir sıkıntı olursa söyleyeceğim, söz." cevabımın ardından kaşlarını çatmasına şaşırmamıştım. Ona neden "Nuh abi" dediğimi sorguladığını bilmem için kahin olmama gerek yoktu.
"Gidiyorum ben, geciktim-" ayağa kalkıp kapıya doğru adımladım ve ona omzunun üstünden son bir bakış atıp dükkandan çıktım.
°°°°°°°°°°°°°°°
"Murat, ne baktın be abicim!" Berkant'ın ağzından alayla çıkan cümleye küçük bir homurtuyla onay verirken Murat'ın baktığı yere bakışlarımı çevirdim.
"Bakarım ulan, korksun piç biraz." elindeki çay bardağını sıkmaktan eklemleri beyazlamıştı.
Mevzu, bahsi geçen çocuğun yaklaşık iki yıl önce Murat'ın garip bir şekilde aşık olduğu Tofaş'ına motoruyla çarpmasıydı. Daha arabayı alalı birkaç ay kadar olmuşken böyle bir durumla karşı karşıya gelen Murat, çocuğu bulmak için bin türlü uğraşa girmişti ve geçen senenin sonlarına doğru bir şekilde bulmuştu onun tabiriyle "piçi."
"Ulan alt tarafı bir Tofaş, Murat. Çocuk tüm masrafı da ödedi bir şekilde-"
Murat'ın ateş saçan bakışları bana döndüğünde susup yerime sindim. Niye bakıyordu öyle salak? Haklıydım gayet.
"Bana o götü bir daha savunursan başınla kıçın birbiriyle yer değiştirir Ahmo." masada bana eğilip konuştuğunda başına vurdum.
"Asıl sen beni bir daha şakasına bile olsa tehdit edersen var ya-"
Arkamdan masaya vuran gölge dikkatimi dağıttığı için cümlem yarım kalmıştı.
"Murat, selamın aleyküm." deminden beri bahsiyle masaya meze olan çocuğun sesini duyduğumda alt dudağımı dişlerimin arasına alıp Murat'a baktım. Kıpkırmızı bir suratla bakıyordu.
"Aleyküm selam, Kemal kardeş. Motoru sattın inşallah?" alayla konuştuğunda kollarımı göğsümde birleştirip arkama yaslandım. En azından onunla alay etme şansını yakaladığı için öfkesi biraz sinmiş gibi duruyordu.
"Kusura bakma Murat. Kapatalım şu konuyu artık. Ödedik işte borcumuzu." sesi cidden çok mahcup geliyordu. Murat'ın ona neden hala nefret duyduğunu bir türlü anlayamıyordum. Ne kadar gergin bir yapısı olsa da merhametli biriydi o.
"Dua et adamlık borcu diye bir şey yok Kemal. Onu bin sene uğraşsan ödeyemezdin sen."
Arkamdaki bedenin gerildiğini görmesem de hissedebiliyordum. Tamam, adam bir hata yapmıştı ama herkesin bir sınırı vardı.
Düşündüğümde haklı olduğumu ve Kemal'in iyi huylu görünen selamının bir tümörden ibaret olduğunu Kemal, Murat'ın yakasına yapışınca anlamıştım. Belli ki uğraşacaktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kimin bu saçlar? bxb
Teen Fiction"yanlari al ustu kalsin abi" 14.02.2023 boyxboy #13 15.02.2023 boyxboy #8