şeytancık

1.8K 123 67
                                    

ben geldım.

bu bolume tabi ki gunduzum seninleyi koymam gerekiyodu...

iyi okumalar yavrular<33

Nuh'un boynundan siyah önlüğü geçirirken pis pis sırıtıp ona aynadan bakıyordum. Çok heyecanlanmıştım. Gözlerinde önceden seçemediğim, daha farklı bir parıltı olduğunun şimdi farkında olmak çok garipti.

"Ulan şöyle piç piç sırıtıp sana güvenmemi bekliyorsun ya..." deyip hafifçe güldü ve 0.3'lük başlığı makineye takıp makineyi bana uzattı. "Bari üçe vur da kusurlar çok belli olmasın." diye gülmeye devam ederek konuştuğunda omzuna yumruğumu geçirdim.

"Konuşma benimle Nuh." kaşlarımı çatarak makineyi çalıştırdım. Cızırdayan makineyi başına yaklaştırırken ensesini sıkıp başını eğmiştim. "Kusurmuş, belli olmasınmış..." diye söylenirken ensesinden direkt girdim. Hafifçe sarsılarak güldüğünde hala ensesinde duran elimle oraya vurdum ve saçlarını kazımaya devam ettim.

"Şekercik oldu Şeytancık." dediğini makinenin cızırtısından ve uğuldayan kulaklarımdan yarım yamalak duymuştum. "Kızma." deyip elini ensesindeki elime çıkardığında yutkundum. Kalbim küt küt atmaya başlamıştı. Parmakları elimin sırtını okşarken makineyi kapatıp kenara koymam uzun sürmemişti.

"Nuh." dedim titreyen sesimle. Elinin elimin üstünde bu kadar güzel hissettireceğini düşünmemiştim hiç. Aynadan kısa bir süre bakıştıktan sonra sandalyesini tutup kendime çevirdim. Bakışları yüzümün her yerini turluyordu. Bana bunca zaman duygularını saklayarak mı bakmıştı yoksa artık bildiğim için mi bakışları göğsümü delip geçmeye başlamıştı böyle?

"Şekercik." diye fısıldayıp hırkamın eteğini tuttu. Hırkamı kendine doğru hafifçe çekiştirdi ve gözlerini yumdu. Titreyen açık renk kirpiklerini izlerken onu geri çevirmedim ve dizlerimiz değene kadar sandalyeye yaklaştım.

Bir sürelik dillerin yuvasına çekilip gözlerin konuştuğu sessizliğin ardından kıpırdandı dolgun dudakları. 

"Ben çok bekledim." dedi solurcasına. Sonra hafifçe güldü. Gözlerinde keşfettiğim yeni parıltılarla beraber bir şey daha keşfettim o an. Derin bir acı. İfade etmeye kalksam beni lâl edecek bir acı vardı gözlerinde. Derdini anlatsa kimsenin anlamayacağını bilen bir çocuğun, adamın acısıydı bu. 

"Hatta," dedi ve parmağını elimin sırtına götürüp hafifçe okşadı. Teması gözlerimi yumup titrek bir nefes almama sebep olurken söyleyeceklerini dinlemeye başladım. "Bekleyemedim ki oğlum, hiç ihtimal vermedim ki ben..." sesindeki ince titreme göğsüme bir ağrı olarak yansıdığında alt dudağımı dişlerimin arasına alıp başımı eğdim. 

"Sen daha o küçücük ellerinle yaptığın eğri büğrü arabayı bana verdiğinde senin için atmaya başladı benim kalbim." sözlerinin üstüne hala ayakta olup ona yukarıdan baktığımı fark etmek garip hissettirirken bu gece, bu sefer sandalyesinin önünde, ikinci kez diz çöktüm onun için. Yanağımı dizlerine yaslarken parmağıyla okşadığı elimi okşamaya devam eder diye bir umut sağ uyluğuna yerleştirdim elimi. 

"Sen askerdeyken dağıttım, evet. Aylarca bilseler ağzımı yüzümü parçalayacaklarını bile bile aşkımı anlatmamı isteyen insanları dinledim. Anladılar birini sevdiğimi oğlum, halim hal değildi." normalde kendini çok açmadığı için onu böyle dürüstçe uzun uzun konuşurken duymak garipti. Cidden ta o zamandır seviyor muydu beni? Aşkı gerçekten de ilk benimle mi tatmıştı? İnanması hem zordu hem de dünyanın en kolay şeyiydi. Çünkü onu bunca yıldır tanıyan ben bir kez olsun aşktan, sevdadan bahsettiğini duymamıştım. "Sonra döndün. Sen mahallene döndün, ben de kendime." derken sesi az önceye nazaran bir nebze olsun aydınlanmıştı. Dizlerine daha çok sindim.

"Elimi tutsana." dedim kısaca. Söyledikleri yanan vücudumla ve bulanık beynimle algılanıp tepki verilebilecek türden şeyler değildi, o da biliyordu bunu. Bu yüzden ben ona aşk hikayemi anlatmaya zahmet etmediğim için bozulmayacağını biliyordum.

O gece ikinci kez sözümü dinlediğinde elimi tutmuştu. Parmakları parmaklarıma dolanırken gözlerimi yumdum ve yanağımı dizlerinin üstünde kıpırdattım. Korkulara, endişelere ve şüphelere gebeydi kalbim şimdi. Dün, ondan önceki ve ondan bir önceki gün olmayan bu hisler kalbimi sızlatan itirafların üstüne ruhuma sıçramıştı aniden. Rüyalarda her şey kolaydı, zil zurna sarhoş olup bunlar rüyalarımda kalmasın demek de kolaydı. Peki gerçekte nasıl olacaktı bu iş? Bu kusursuz sevdaya kusursuzca karşılık verebilecek miydim ben? Her şey, yanaklarımı dizlerine sürtmek bile bu kadar doğru hissettirse de bu soruları sormadan edemiyordum kendime.

AHMO Bİ RAHAT DUR.

NE DUSUNUONUZ. KONUSALİM.

kimin bu saçlar? bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin