uyan geri zekalı

1.7K 112 88
                                    

YAZDIĞIM EEEENNNNNN UZUN BÖLÜM OLDU DELİRİOMM


"Söyle adımı..." Nuh'un parmakları saçlarımın arasında dolaşırken ben gözlerimi yumup kendimi dokunuşuna bırakmıştım. "Ahmet, adımı söyle..." diye kendini tekrarladığımda dakikalardır dokunuşuna teslim olduğumu belirten kapalı gözlerim açılıp onun elalarıyla karşılaşmıştı.

"Nuh..." diye mırıldandığımda belimde olan diğer eli tıpkı o günkü gibi sıkmıştı belimi. Parmakları etimi öyle bir sıkıştırıyordu inledim sessizce. Gözlerimizi ayırmak istemezmiş gibi ben başımı kaldırdığımda o da benimle kaldırdı çenesini ve belimi sıktığı eliyle kendine çekti beni. En mahrem yerimiz birbirine kıyafetlerimizin üstünden sürtündüğünde az öncekinin aksine seslice inleyip ellerimi yakalarına götürdüm. Gözlerimiz hala birbirine kenetliydi.

"Şöyle fısıldıyorsun ya adımı Ahmet..." belimdeki eli bu sefer kalçama indiğinde ben de eklemlerim beyazlayana kadar tişörtünün yakalarını sıktım. "Dayanamıyorum sana o zaman."

Parmakları az önce belime yaptığı işlemi bu sefer kalçama yaptığında sızlanmaya başlamıştım. Ellerini orada hissetmek aletimin sızdırmasına yetiyordu, nasıl bu kadar tahrik olabildiğimi ben de anlamıyordum ama oluyordum işte. Karşısında, o kalçamı parmaklarıyla ezerken, ben çamaşırımı kirletiyordum.

"Nuh..." ismini uzatarak inlediğimde sadece ucu ıslak olan aletim duyduğu isimle beni kendine bastırdığından olsa gerek, baksırımı ıpıslak yapacak kadar sızdırmaya başlamıştı. Kulağıma eğilip nefesini üflediğinde ıslaklığın arttığını hissettim.

"Uyan Ahmet." dedi boğuk sesiyle. Uyandım Nuh, hislerime öyle bir uyandım ki. "Ahmet," dedi sonra "Uyan geri zekalı."

Ve gözlerimi araladım, aynı odada aynı yataktaydım ama yanım boştu. Değişmeyen bir diğer şeyin baksırımdaki ıslaklık olduğunu anlasığımda gördüğüm rüyanın da farkındalığıyla yüzüm alev alev yanmaya başlamıştı.

"Saat kaç olmuş piç, kalk artık." Murat'ın omzumu sarsan parmaklarını yeni yeni fark ederken bakışlarımı ona çevirdim ve yutkundum. Ulan neden her isteyen evime girebiliyordu benim böyle?

"Sabah sabah gördüğüm sıfata bak amına koyayım ya, ne geldin Allah aşkına Murat?" sinirli değildim, zaten olsam da o anki utançla sesim çok güçsüz çıkardı. O ankinden bile güçsüz.

Murat söylediklerimi umursamadan beni tuttuğu omzumdan zorla doğrulttuğunda derince ofladım.

"Feride'yi de alıp Ferit amcanın açtığı yeni mekana gideceğiz, Berkant oradaymış zaten." omzumu sıktı. Ferit amca Berkant'ın babasıydı. Her sene bir tane kafe açma girişiminde bulunur, yaklaşık beş ay sonra da borca girer kapatırdı mekanı.

Alayla güldüm. "Ulan Ferit amca..." başımı iki yana sallayıp gülmeye devam ederken tepemde dikilip gülüşlerime karşılık veren Murat'a baktım. "Adam pes etmiyor."

Murat, "He ya!" deyip beni giyinmem için yalnız bıraktığında yorganımı kaldırıp baksırımdan bana sırıtan "küçük" sorunuma sinirle baktım. Nuh'la sarıldığım gündür biraz daha kendimdeydim ama bu sikik rüyalar bana hiç yardımcı olmuyordu. Uyanıkken üstüme karabasan gibi çöken hislerim rüyalarımda daha beter boğuyordu beni.

"Ulan..." başımı iki yana sallayıp yataktan kalktım ve baksırımı yavaşça indirdim. Resmen ip gibi uzanmıştı ıslaklığım. Utanacak gücüm de kalmamıştı ki artık anasını satayım! Herifi ne hayatımdan çıkarabilecektim ne de koluma takıp benim diyebilecektim. Yıllardır abi dediğim, abi bildiğim adama asla gidip ben sana aşığım, rüyalanıyorum diyemezdim. Bu hislerimi kalbimin en derin odacığına kilitleyip o odayı yakmam, hayatıma öyle devam etmem gerektiğinin bilincine geçirdiğim o felaketten farksız bir haftadan sonra varmıştım.

"Ahmo, hazırlan artık la Feride bekliyormuş!" Murat kapıya vurduğunda gözlerimi devirdim. "Patlama, patlama!" bugünün alkolle sonuçlanacağını bilerek temiz bir baksırı giyerken bakışlarımı dolapta gezdirdim ve kafamdan hızlı bir kombin yaptım.

Feride'yi de o günden sonra ilk kez görecektim. Bu beni biraz heyecanlandırıyordu çünkü yalnız olduğum bir hafta boyunca onun beni anlayacak tek kişi olduğunu düşünüp her şeyi ona anlatmayı planlamıştım. Bugün yalnız kalırsak, ki kalırdık, ona anlatacaktım. Yani önce onu bildiğimi biraz çıtlatacaktım, sonrası da gelirdi herhalde...Tek isteğim bugünün bana iyi gelmesiydi.

Nuh: O Murat itiyle takılmana acayip uyuz oluyorum

Gelen mesaj sesiyle başımdan geçirmeye çalıştığım tişörtümü bir kenara bıraktım ve telefonumu elime aldım. İsmini ekranda görmek deminden beri anca durulan kalp atışlarıma yine ivme kazandırmıştı.

Nuh: Kekonun teki, evine alman bile tehlikeli amk

Yazdığı mesaja burnumdan nefes vererek güldüm ve yatağa oturup sırıtmamı engelleyemeden parmaklarımı tuşlarda gezdirmeye başladım.

Şekercik Ahmet: Kıskanma Nuh.

Nuh çevrimiçi.

Nuh yazıyor...

Nuh çevrimiçi.

Bir anda yanlış anlamasından korkarak telaşlanmıştım. Arkadaşlar arasında böyle şakalaşmalar olmaz mıydı? Berkant'la sabah akşam böyleydik.

Şekercik Ahmet: Şaka.

görüldü (13.51)

"Lan Ahmet!" Murat'ın kapıya indirdiği yumrukla yediğim görüldünün etkisinden çıkamasam da yerimden sıçramıştım. Beni kesin yanlış anlamıştı ve benden artık iğreniyordu. O zihnime girip tüm rüyalarımı izlemiş gibi utanmıştım o an.

"Geliyorum!" ve ışık hızıyla hazırlanıp odamdan çıktım ve Murat'ın koluna yapıştım. Acilen Ferit abinin mekanına gidip Berkant'ın salaklıklarıyla ve Feride'nin esprileriyle kafamı dağıtmak gerekiyordu. Feride'ye anlatma işini de bu yüzden başka güne erteledim.

kimin bu saçlar? bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin