Telefonumun alarm sesi ile yatağımdan kalkıp kendimi banyoya attım. Banyodan çıktıktan sonra saçlarımı kurutup dağınık topuz şeklinde topladım ve okul formalarımı giydim. Aşağı indiğimde annem ile babam masaya oturmuş beni bekliyorlardı. Annem Kore voleybol federasyonunda müdür olarak çalışıyordu. babam ise bir şirkette uluslarası ilişkiler CEO'su olarak çalışıyor Annemin ciddi ve sert kişiliği vardı özellikle çalışırken. Ama kafa dengiydi de. Babam onun tersine pamuk gibi saftiriğin tekiydi. İkisinide çok seviyordum ama babam sürekli arkamı toplayıp yediğim bıkları anneme anlatmadığı için -hatta yardım bile ediyor- ona olan sevgim bi tık daha ağır basıyordu. Ne dersem diyeyim ailemi hiç bir şeye değişmezdim. Ha bu arada benimle ilgili bilmeniz gereken en önemli şey voleybol aşığı olduğum. Gece gündüz , yatıp kalkıp aklımda olan tek şey voleybol. Ve tam bir Yuji Nishida aşığımm. Tanrım adamın smaçları neden bu kadar mükemmel. Küçüklükten beri imkansız crushumdu.Tabağımdaki bir kaç parça yumurtayı ağzıma tıkadıktan sonra masadan kalkıp ellerimi yıkadım.
"Hwayoung bu gün geç geleceğim baban ile evi dağıtmayın. Akşamdan yemek hazırladım gelince yersiniz"
"Anne çocukmuyuz biz"
"Genelde sizi baş başa bıraktığımda illa bişey çıkarıyorsunuz"
"Bizim suçumuz değil aaa. Demekki olacağı varmış da oluyormuş"
"Hadi hadi çok konuşma ilk günden geç kalacaksın. Kaydını yaptırdıktan sonra bana haber ver"
"Tamam annnee"
Babamı ve annemi öptükten sonra görüşürüz diyip beyaz düz taban spor ayakkabılarımı giyip evden çıktım. Siteden çıkıp yol kenarındaki kaldırımdan yürümeye başlamıştım ki arkamdan seslenilmesi ile durmuştum.
"Hwayoung!"
Arkama dönüp baktığımda Felix koşarak yanıma varmıştı bile. Nefes nefese kaldığı için ellerini dizlerine koyup bir kaç saniye soluklandı ve konuşmaya çalıştı.
"Çok hızlı yürüyorsun sana yetişmek için koşmam gerekti"
"Neden bana yetişmeye çalışıyordun"
"Kafana güneş mi geçti diyeceğim ama Mart ayındayız. Okulun ilk günü olduğu için hiç bişey bilmiyorsun ve yardıma ihtiyacın var"
"Yardıma ihtiyacım yoktu"
"Egolumusun yoksa kendine fazla mı güveniyorsun? Gerçi ikisinde birbirine yakın anlamlı ama..."
"Sende çok bilmişmisin yoksa ukala mı?"
"Aishh dilinde pabuç kadar geç kalıcaz şimdi hadi"
Felix ile hızlı hızlı yürüyerek okula gelmiştik. Okul fazla uzak olmadığı için şanslıydım. Felix beni müdürün odasına götürdükten sonra kendi sınıfına çıktı. Bir kaç dakika sonra ders zili çaldı ve öğrenciler hızlıca sınıflarına dağıldı. Okuduğumuz okul özel okuldu. Annem bilerek özel olsun istemişti çünkü derslerim İngilizce dışında tam anlamıyla bok gibiydi. Ayrıca çoğu devlet okulu sicili kabarık bir öğrenci istemiyordu.
Aishh cidden suçsuz olduğum yerde suçlu konumuna düştüğüm için sinirden delirececektim. Eski okulumdan atılmamın sebebi buydu. Hemde hiç ummadığım kişiler tarafından düşmüştüm bu durumlara.
Müdürün odasındaki öğretmen çıktıktan sonra ben girdim. Kayıt işlemlerini yaptırdım. Müdür sınıfım hakkında bilgi verdi. Hatta beni sınıfıma kadar götürdü. Nasıl olduğunu anlamamıştım bu yüzden bömböm adamın suratına bakıyordum. Müdür bey kapıyı tıklayıp hocadan izin aldı. içeri girmem için eliyle işaret etti. Tam sınıfa doğru girmiştim ki müdür bey tekrardan seslendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Never or Heartless || Hwang Hyunjin
FanficSorunlu bir çocuk olan Hwayoung, çok sevdiği Yeosu'dan Seul'a taşınır. Amcasının okulunda eğitime başlar ve son lise yılını dolu dolu geçirir. Fakat pürüzler yoldan sapmasına engel olacak mı yoksa çıktığı yolun sonunu getirebilecek mi? ---- Yıllarc...