"Ailemiz"

196 14 42
                                    



Hwy: majör depresyonu ataka... değil mi?

Jeong: öyle. Çok uzun süredir bununla uğraşıyor. Son zamanlarda çok iyiydi. Pistteki performansı bile iki katın çıktı. Sonra onu bir anda iyileştiren şeyi araştırmaya karar verdim ve karşıma sen çıktın... Teşekkür ederim Hwayoung. Ona iyi geldiğin için. Her şey için... ama Minho ile kurduğunuz plandan dolayı hala senden şüpheleniyor. "Young benimle konuşana kadar kimseyi dinlemeyeceğim" diyor. Ona kendini açıklaman gerekiyor Hwa-Young.

Jeonghan ile olan sorgumuz sona ermişti. Bu yaşananların hepsi gizli kalacağı için uzun bir süre teşkilatta kalacaktık. Ve hiç bir şey sicilime geçmeyecekti. Hepimizi gözetim altında tutuyorlardı ve ailelerimizle konuşturmuşlardı. Kesinlikle ebeveynlerimiz dahil kimse hiç bir şey bilmeyecekti.

-Evet anne. Gayet iyiyiz. Sadece tatili uzatmaya karar verdik.

-Ah benim Youngjam. Özlettin kendini. Felix ve Minho nasıl? Müstakbel damadım?

Gülüyordum ama ağlıyordumda. Psikolojim altüst olmuştu artık.

-Herkes... iyi anne. Bizi merak etme. Eğlenip bir yerlerde sızıyoruz... ama Hyunjin bana iyi bakıyor.

-Bakıcak tabi! Bak baban da çok selam söylüyor. İşe gitmemiz gerekiyor canım. Sonra yine konuşuruz.

-tamam anne.

Telefonu kapatıp yatağın üstüne bıraktım. Ağladım. Saatlerce ağladım. Ağlamayacağıma dair kendime söz vermiştim ama bir sözümü daha tutmamıştım. Odanın ışıklarını kapatmış yorganın altında her şey sanki ağlayınca geçecekmiş gibi bekliyordum.

Yeonjin bahaneydi. Onların asıl istediği ben ve Hyunjin'in hayatını karartmaktı. Başarmışlardı da. Yataktan bile çıkacak gücüm kalmamıştı. Günlerdir sadece Jeonghan'la konuşuyordum onun dışında Minho'yla bile sadece sessizce aynı odada öylece duruyorduk. Canım yanıyordu. Hemde hiç olmadığı kadar. Bedenim değil ruhum acıyordu. İnsanın en büyük işkencesi bedeninde değil yaşadıklarındaydı.

artık vücudumda kendi böbreğimde yoktu...

Biri Jayoung'un biri ise Minho'nun du. Yeni öğreniyordum bana böbreğini verdiğini. Hala olayların şokunu atlatamadığım için onunla doğru düzgün konuşamamıştım.

Odanın kapısı çalınca kendimi toparlayıp kısılmış sesimle 'gel' dedim.

Elinde bir kaç kâğıt olan gözlüklü ve beyaz önlüklü bir kadın girmişti içeri.

"Merhaba Hwa-Young. Ben Gahyon. Seninle terapi yapıp konuşmak için buradayım"

Hwy: kimse size konuşmadığımı söylemedi mi?

Kadını umursamadan yorganı kafama kadar çekip ona sırtımı döndüm.

"Hala o odada uyanıyormusun? Kan dolu odada"

Uyanıyordum. Gözümü her kapattığımda o odadaydım. Ama bunu bilmesine gerek yoktu.

"O odada travmatik bir olay yaşadın ve o olayda takılıp kaldığına eminim. Benimle konuşursan sana yardımcı olabilirim"

Hwy:Sizden yardım istemiyorum. Ne durumda olduğumun farkındayım. Gidip diğerleri ile ilgilenin lütfen.

"Abin, Hyunjin ve diğerleri. Senin için çok endişeleniyor. En azından onların içini rahatlatmak için biraz olsun benimle konuşmaz mısın?"

Hwy: konuşmam.

"Minho seninle kan bağı olduğunu yeni öğrenmesine rağmen seni kardeşin olarak çoktan kabul etmiş. Çok şanslısın. Senden daha kötü durumda olmalarına rağmen kendi acılarını bir kenara bırakıp yalnızla seni mutlu etmek için uğraşıyorlar. Sen neden uğraşmayasın ki?"

Never or Heartless || Hwang Hyunjin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin