22. Bölüm

4.2K 138 47
                                    

Telefon konuşmamın hiçbir kelimesini Seyran'a söylemedim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Telefon konuşmamın hiçbir kelimesini Seyran'a söylemedim. Babasının yaptığı kötülüklerden sonra ruhu da, zihni de çok yorgundu. Daha fazla üzülmeye korkmaya hali yoktu. Kiminle konuştuğumu sorduğunda önemli değil, şirketten dedim. Seyran iyileşmeden önce okula bir süre gitmeyecekti. Doktor rapor vermişti. Sürekli yatmasını ve dinlenmesini tavsiye etmiş, yorulma demişti.

Kahvaltıyı odamızda yapmak için dedemden izin almıştım. O da zaten erkenden şirkete gitti, benim de Seyran'ı yalnız bırakmamamı istedi. Kahvaltımız bittiğinde, karı koca evimizde olduğumuz bir günde, yapacak aktiviteyi uyandığım anda düşünmüştüm. Bu yüzden sabah erkenden, Abi'den bize yapboz almasını istedim. Seyran'a hediye edecektim. Hem ilgisini çekeceğini hem de kafasını dağıtacağını düşündüm. Hediye paketindeydi.

SEYRAN'dan

Yatakta yatarak kitap okuyordum. Ferit bana doğru gelip bir paket uzattı, süslü ve güzel bir hediye paketiydi. Gözlerine bakıp gülümsedim.

"Ferit nereden çıktı bu?"

"Evdeyken canın sıkılmasın diye aldım"

Paketi açtığımda çok güzel bir manzara resminin ortaya çıkacağı bir yapboz kutusuyla karşılaştım.

"Ferit, çok güzel, hiç yapboz yapmadım desem?"

"Gerçekten mi?"

"Evet gerçekten, birlikte yapalım"

Masaya yerleştirdik ve büyük bir heyecanla parçaları birleştirmeye uğraştık. Ferit bana sürekli kaçamak gülüşler atıyordu. Açtığımız hareketli şarkı da bizi hızlandırıyordu.

"Yanlış yere, o değil Ferit"

"Seyran o ben anladım bak dur, o değilmiş gerçekten, tamam dur birdaha bakalım"

Fazlasıyla eğlenmiştik. Akşama doğru Ferit gözlerimi eliyle kapatıp, yavaşça beni nereye gittiğimizi anlamadan yürütmüştü. Gözümü açtığımda, yalının denize bakan tarafındaki bahçede, bir küçük piknik masası kurulmuştu.

"Ferit, sen çok incesin"

"Karımı şımartmak istiyorum olamaz mı?"

"Olabilir" gülüştük.

Güneşin batışını, denize sıfır konumda izledik. Birbirimize sarılarak bu manzarada huzurluca oturduk. Bitki çayımızı içtik.

Akşam yemeğimizi odamızda yedik, sonra yatakta birlikte, Mavi boncuk türk filmini izledik. Film bittiğinde, Ferit benim omzumda uyuya kalmıştı. Saçlarını okşadım. Bende yanına kıvrıldım ve uyudum.

Ferit'le evde geçirdiğimiz birkaç gün içerisinde, ben iyi olmaya başlayınca ablamı ve annemi ziyarete gitmiştik. Onlar hiç olmadığı kadar iyiydi, hepimiz şaşkındık, mutluyduk. Halam bana biraz kızgındı. "Babanı şikayet etmeye utanmadın mı? O senin büyüğün" diyordu. Ama onu hiç umursamıyorduk, çünkü acıyı çeken o değildi bizdik.

YALI ÇAPKINI _Alone_Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin