SEYRAN'dan
Sabah uyandığımda Ferit'in göğsündeydim. Huzurlu bir şekilde, bulunduğum durumdan asla rahatsız olmadan gözlerimi geri kapattım. Kaslı kollarıyla beni sarmalamıştı. Ömrüm boyunca böyle durmak istiyordum. Saçlarımdan öptüğünü hissettim ve gözlerimi açtım, kafamı biraz kaldırıp, içimden geldiği gibi davrandım, Ferit'i dudaklarından öptüm. Şaşkınca bana baktı, bunu ben de beklemiyordum. Sonra dayanamadım, boynundan öptüm. Haddimi aştığım için kendime bir an kızdım. Ferit hırıltılı bir ses tonuyla konuştu.
"Seyran, alışırım bak ben bunlara"
"Çok alışma" dedim güldük. Yanağından öptüm, hafif çıkmış sakalları dudağıma battı. Acıtmak ne kelime eritti beni. Üzerine bayılmamak için hemen ayaklandım. Ferit'te yataktan çıkıyordu, beni yakalayacak gibi hızlı davranınca, banyoya koştum, peşimden geliyordu, kahkahalarımız arasında kendimi banyoya kapattım. Kapıya yaslandığımda derin bir nefes verdim.
Gözlerimden yaş geldi, sadece mutluluktan ağlamak istiyordum. Yakın bir zaman önce babamın evinde yaşadığım zor gece de, perişan ve bitkin bir haldeyken, sadece bir kez gördüğüm ve ukala dediğim adam, pencereme tıklamış, hayatımı değiştirmişti. O gece de ağlıyordum, benimle konuşup hüznümü yok etmişti. Sadece benim için, üzülmemem için geldiği gece, bana iyi hissettiren ukala gittiğinde, aynı şu anda olduğum gibi kapıya yaslanmış, derin bir nefes vermiştim, zar zor duyduğum ismini sayıklamış, "Ferit" demiştim...
Yine aynı şeyi yaptım, bu defa mutluluktan akan gözyaşlarım arasından, derin bir nefes alıp verdim. "Ferit" dedim. Ne kadar şükür edilebilirse ettim içimden. Aynaya baktım, ben artık bu hayatta yaşıyordum. Varolmuş, küllerimden doğmuştum. Gözyaşlarımı sildim...
Duştan çıktığımda, yanıma kıyafet almadan banyoya koştuğum aklıma geldi. Bornozumla öylece kalakalmıştım. Odayı dinlemeye çalıştım, Ferit odadaydı, telefonundan video izliyordu, sesini duydum. Sağa sola bakındım, aklıma hiç birşey gelmiyordu. Kahvaltıya geç kalmamak için buradan çıkmam gerekiyordu. Kapıyı açıp, kafamı odaya uzattım. Hayır ama ya, göz göze geldik. Yavaşça yürüyerek odaya geçtim, kekeleyerek konuşuyordum.
"Kı- kıyafetlerim, unutmuş- unutmuşum da ben, yeni fark ettim"
"Hep unutabilirsin Antep fıstığım, sorun yok"
Bir an olsun gözlerini benden ayırmadı.
"Ceviz adam bey, işe gitmiyor musunuz?"
"Dedem bir süre gitme dedi. Tasarımın üzerinde çalışıyorlarmış. Bugün seninleyim"
"Kahvaltıya geç kalıyoruz değil mi?" Sorduğum sorudan sonra Ferit yanıma geldi, ben kendime kıyafet seçiyordum.
"Kahvaltı yok, dışarıda yapalım ne dersin?" dedi. Başımdaki havluyu tutup aldı, nemli saçlarım omuzlarımdan aşağı döküldü. Yoğun bakışları üzerimdeydi. Ama Ferit bana her zaman böyle bakıyordu. Aklım çok karışıyordu ve sorduğu soruyu unutmuştum. Dalgın dalgın bakarken "Ne dedin?" diye sordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALI ÇAPKINI _Alone_
FanficTek isteğim okumak ve kendi ayaklarımın üzerinde durmaktı. Bu hayali kurmuş olmak hata mıydı yoksa? Herşey tek gecede değişebilir mi? Değişebilir daha güzel olacaksa neden olmasın ...