Tek isteğim okumak ve kendi ayaklarımın üzerinde durmaktı. Bu hayali kurmuş olmak hata mıydı yoksa? Herşey tek gecede değişebilir mi? Değişebilir daha güzel olacaksa neden olmasın ...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
İçimdeki mutlulukla, ayaklarım yere basamıyordu. Havalarda uçuyordum, kahvaltıyı bu dağ evinin manzaralı balkonuna hazırladım. Herşeyi tamamladığım sırada Ferit'te üzerini giyinmiş yanıma gelmişti. Arkamdan sıkıca sarıldı, boynuma kafasını gömdü.
"Benim bir tanecik canım karım, kahvaltı mı hazırlamış, ellerine sağlık Antep fıstığım" kollarının arasında kaldığımda zorlukla konuştum.
"Ferit, bırak tamam hadi gel balkona hazırladım, Ferit boğuluyorum" gülüşüyorduk. Masaya oturmam için sandalyemi çekti ve oturmamı işaret etti. Gözleri masada birşey aradı, bakışlarını bana odakladığında ;
"Ne oldu?" dedim.
"Çay yok " dediği sırada hemen ayağa kalktı, benim kalkmama izin vermedi.
"Otur otur ben getiriyorum"dedi. Belli etmemeye çalıştım ama bu benim için çok büyük birşeydi, Ferit'i tanıdığımdan beri hiç kadın işi erkek işi diye birşey ağızından duymamıştım. Hayranlıkla izledim onu, hiçbir erkeğe benzemiyordu bence, hele ki babama hiç benzemiyordu.Yemeğimizi yedik.
"Seyro hiç bisiklet kullandın mı?"
"Evet kullandım, aslında babam izin vermiyordu ama, biz ablamla gizlice parka gittiğimiz zamanlar, oradaki çocuklardan ödünç alırdık. Her zaman olmasa da bazen binerdik. Birde bizim evin kilerinde babamın çocukluk bisikleti vardı. Onu da gizlice işte öyle"
"Bugün kullanalım o zaman, ben Abi'ye söyliyim iki tane getirsin bize, bu civarlarda boş düz alan var, kullanalım ne diyorsun?"
"Çok iyi olur"
Kahvaltımızı yaptıktan sonra, Abidin abinin getirdiği bisikletlerle dolaşmaya çıktık. Şuan dünyanın en mutlu insanı olabilirdim. Yavaşça keyiflice bisiklet sürüyorduk, etrafımızda ağaçlar vardı, ormanı andırıyordu ama kullandığımız alan düzdü. Tertemiz doğa havası vardı. Bisikletin üzerinde Ferit'e seslendim.
"Seni seviyorum"
"Karım benim, Seyran'ım" bisikletini bana doğru hızlandırdı, ben öndeydim ama bana yetişmeye çalışıyordu. Hızlandım gülerek.
"Yarış diyorsun?" dedi seslice.
"Evet, yarış diyorum"
"Nereye kadar?"
"Bilmem ki" tek eliyle kullanıp, diğer eliyle bize gayet uzak olan elektrik direğini gösterdi.
"Şu direğe kadar, ilk giden kazanır"
İkimizde hızlandık, küçükken yaşadığım konakta gizlice sürdüğüm bisiklet deneyimlerimden çok daha keyifliydi. Özgür hissettiriyordu. Ferit beni biraz geçmişti, hızlandım ona yetiştim, kazanmama az kaldığında yeniden önüme geçti, bitiş noktasına ilk ulaşan Ferit oldu. Durduğumuzda, tam yanımızda bir dere vardı. Hiç karşılaşmayı beklemediğim için şaşırdım, manzarayı daha da güzel kılmıştı.