45.Bölüm

31.6K 2.4K 103
                                    

Arkadaşlar merhaba. Yıldıza basmayı unutmayın.

Ve yorum tabii.

Bölümlerin hızlı gelmesini istiyorsanız bol bol yorum yapın satır aralarına bebişler, zira yorumlarınız beni motive ediyor.

İyi okumalarr

45. BÖLÜM

"Bak işte, unutamıyorum..." Parmaklarımı yolarcasına saçlarımı götürüp başımı yasladığım masadan kaldırdım.

Ders çalışırken bir yandan da dertleniyordum.

Neden mi?

O kızın Deniz'e bakarak kahkaha atışları hafızamdan silinmiyordu.

Kalemin ucunu dişleyerek bardaktaki bir yudum suyu başıma diktim. Su boğazıma kaçınca öksürük krizine girdim. Az daha nefessiz kalıyordum!

Sonra durup yine düşünmeye başladım.

Kinci biri miyim ben ya?! Bir önceki akşam yemeğinde ne yediğimi unuturum aslında. Yediğim kazıkları da unuturum, aslında unutmam da, neyse.. Ama o kızın Deniz'in suratına baka baka attığı gülüşlerini unutamıyordum. Bir hafta geçmişti üzerinden bir de.

"Of!" dedim. İçim şişmişti. "Şu kafayı toparla Mavi. Yoksa dersler seni tortop yapıp oradan oraya fırlatacak..."

Zekamı konuşturduğum bir cümleden sonra tekrar ders çalışmaya döndüm. Birkaç saat sonra gözlerim acımaya başlamıştı. Ama yarın ilk sınavıma girecektim. Hem de geçen sene kaldığım dersin sınavına. Büte kalmak istemediğimi hatırlayınca gözlerim yansa da kendime bir kahve daha yapıp çalışmaya devam ettim.

O sıra telefonum titremeye başladı.

Ay arayan kimdi ki acaba? Sırıtarak telefonu elime aldığımda ekranda yazan ismi görünce hayal kırıklığıyla omuzlarımı düşürdüm.

Arayan Beyazıt'tı.

Aman be!

Aramayı cevaplayıp kulağıma götürdüm. Telefonu Kuzey Tekinoğlu gibi tek parmağımla tutup "Beyazıt ne anlatacaksan hemen anlat ablam, ders çalışıyorum!" diye soluksuzca konuştum. Birileri arasaydı, o birileri kim anlamışsınızdır, böyle acele etmezdim diye düşününce de bir üzülmedim değil, bu da kardeşim benim be!

"Abla müsait değilsen sonra arayayım." dedi düşünceli kardeşim.

İçim el vermedi kapat demeye.

"Yok ablam." dedim. "Anlat dinliyorum."

"Okey." dedi Beyazıt ve sonra anlatacağı şeyi anlatmaya başladı.

"Babam sanki ikna oldu." dedi sevinçli bir sesle.

"Ne?!" dedim şaşkınlıkla. "Nasıl be?!"

"Ben geri adım atmayınca sanırım şeyden korktu." Kıkırdamaya başladı.

"Neyden korktu?" dedim şaşkınlıkla. Ben babam Beyazıt'a tekme tokat dalar, sonra da onu İstanbul'a okuluna yollar diye düşünüyordum. Babama bak sen. Bu işte annemin parmağı olabilir miydi? Kafamda bir sürü düşünce geçmeye başlayınca. "Anlatsana oğlum!" diye uyardım dangalağı.

Kahkahası son bulunca "Kız kaçırırım diye korkuyor. Konuyu annem açtı tabii. Aklına nereden geldiyse. İki üç gün önce sofrada böyle böyle yaparsa ne yaparız deyince annem, babamla ikimiz kilitlenip kaldık. Babamın neredeyse nefesi kesiliyordu. Anneme kızdı. Eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürdün diye. Tabii benim aklımın ucundan geçmedi... Neyse işte, o gündür bunu düşünüyor ki beni karşısına aldı bu akşam yemekten sonra. Dedi ki, oğlum seviyorsan daha fazla karşı çıkmayacağım..."

MAVİ DENİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin