60.Bölüm

24.5K 1.7K 164
                                    


Selamlar ben geldim. Nasılsınız?
Bol bol yorum atmayı unutmayalım. Bölümler kısa olsa da sık olacak içiniz rahat olsun. Bu şekilde ben de daha rahat yazıyorum.

İyi okumalarrr

💓

60. BÖLÜM

Herkes şaşkınca duraksadı. Ama o sıra çay boğazıma kaçtığı için soluksuz kalan ben hunharca öksürmeye başladım. Dördü de aceleyle başıma toplandı.

"İyi misin kızım?"

"İyiyim iyiyim Öhhöö! Su su..."

Derya anneye karşı mahcupluğum canımın derdine düşmemi engelleyemiyordu neyse ki. Zor aldığım nefeslerimin arasında su isteyince Derya anne koşturarak masadan kalktı. Umarım bana su getirmeye gitmiştir diye düşünerek daha derin öksürmeye başladım. Deniz arkamda durmuş bana bir şeyler söylüyordu. Elimi sırtıma koyunca onu engelleyerek gözlerimle yerine oturmasını işaret ettim.

"Otur şuraya ya!" dedim sürekli öksürdüğümden kalın çıkmıştı sesim. "Annen kesin anlayacak bu sefer."

"Aslında ufaktan çakmıştır bence."

Canan'a öyle midir ki dercesine bir bakış attım. Başını iki yana salladı. Dudak büküşü canımı sıktı. 

"Ne yaptın yenge sen ya?" Serco öksürüğüm duraksayınca usulca yerine oturup şaşkınca mırıldandı. "Direkt oğlunuzla ilişkim var desen daha iyiydi!"

"Deniz..." diye mırıldandım Serco beni korkutunca.

"Serco kardeşim!" diye uyardı Deniz Serco'yu. "Yangına körükle gitmesek mi?"

Bu sefer daha içten bir "Deniz!" dedim. Feryat eder gibi. Tamam belki biraz abartmış olabilirim. Ama kaygılıydım şu an. Ses tonum kaygılıydı bu nedenden de. "Anladı mı annen sence?"

"Sıkıntı etme bir tanem. Bir şey olmaz. Sıkıntı etme. Hayır dur. Otur şuraya bir."

Sandalyede dikelip ayağa kalkınca Derya anne koşturarak içeri girdi. "Kızım musluğun filtreli kısmının deposunda su kalmamış. Damacanadan doldurdum. Geçti mi öksürüğün? Al iç bakalım."

Derya Anne'nin uzattığı suyu alarak önce teşekkür etim nazikçe. Ardından kalktığım sandalyeye geri oturdum ve suyu usul usul yudumlamaya başladım. Herkes o sıra yine sessizliğe büründü. Canan bile ne olacağını merak ediyordu herhalde gitmiyor, gözleri bir onun üzerinde bir bunun üzerinde dolaşıyordu.

Hafifçe gülümsedim bardağı masaya bırakarak. Sanırım insanlar benim ne diyeceğimi merak ediyordu. Özellikle Deniz. Ne dememi bekliyordu acaba beyefendi? Ben oğlunuza aşığım da, o da bana aşık olduğunu söylüyor, biz sevgiliyiz, ben de bu nedenle size anne dedim... Bence bu kadarını beklemiyordur ya. Bekliyorsa da bunu üzülerek gidip günlüğüne yazabilir zira şu an hiç hazır değilim Derya annenin durumumuzu öğrenmesine...

Derya anne ona anne dediğimi unutmuş gibi davranıyordu. Çayını yudumluyor, Serco'nun kahvaltı tabağına birkaç şey daha koyması için ısrar ediyor, bana da şu böreğin de tadına baksana Mavi'ciğim falan diyordu. En son Canan'a dönüp, "Kızım gitmeyecek miydin sen?" dedi. Canan kocaman açtığı yeşil gözleriyle bir an duraksadı ardından da önündeki boş çay bardağını sallayarak, "Bir bardak çay içeyim de öyle ineyim dedim anne. Beyazıt yarım saate gelirmiş."

"Ah Beyazıt!" dedim durumu nasıl toparlayacağımı bulmuştum sanırım.

Derya anne dahil diğer üçü de başını bana çevirdi. En keyiflileri garip şekilde Deniz'di. Hatta Serco bile Deniz'den kaygılı görünüyordu. Bana kaçamak bakışlar atıyor, çayını hızlıca yudumluyordu. Deniz'in bu haline sinirlenmeden edemedim. Ona kötü bakışlarımdan birini atıp saniyesinde geri döndüm önüme. 

MAVİ DENİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin