7.Bölüm

43K 1.8K 52
                                    

7. BÖLÜM "HAYALİM ÜÇ KELİME O DA ŞÖYLE..."

"Artık dönsen mi? Ne dersin?"

Zeynep'e dönerek anlamsız bakışlarımdan birini attım ona. "Niye?" dedim omuz silkerek. "Daha fakültene yaklaşmadık bile."

"Benle birlikte derse girmeyeceksen niye fakülteme kadar gelirsin ki?" dedi. Sanırım biraz da kızmıştı bana.

Aman be!

Şurada annesi babasıyla takışıp duran ergenler gibi 'siz beni anlamıyorsunuz' dememek için kendimi zor tutuyordum.

"Aşkım, seni yalnız yürütmek istemedim. Ondan bu çabam..."

"Beni yeme Mavi!" dedi Zeynep.

"Yerim seni be!" diye yükselerek yanaklarını sıkmaya başladım Zeynep'in.

Zeynep yanımızdan geçip giden, bize garip bakışlar atan insanlara kızarmış yanaklarıyla bakarken bir yandan da benim elimden kurtulmaya çalışıyordu.

En sonunda yanaklarını kurtarıp az geriye çekildiğinde omzundan düşen çantasını tutarak. "Salak mısın Mavi!" dedi.

"Salak mısın Cemile!" diyerek onu taklit edince daha bir sinirlenip arkasını dönerek yürümeye başladı. Ben de arkasından koşturmaya.

"Ya tamam dur. Döneceğim şimdi zaten. Zeynep, vedalaşalım gülümm!"

Zeynep yalvarmalarıma daha fazla dayanamayarak durdu.

"Hadi gel sarıl sonra da git." dedi kolunu iki yana açarak. Yüzü hala asıktı ama bana da dayanamıyordu işte, bebeğim.

"Okey!" diyerek ona doğru yürüdüm.

Bir yandan da epey yaklaştığım hastane yoluna doğru gözlerimi kısarak bakıyordum.

Acaba şuradan geçer miydi?

Buralarda, bir anda, hiç beklemediğim bir anda hem de, kendi kendime ne beklemediğin bir anı, kendini kandırma, günlerce bunu hayal ediyordun diyordum, karşılaşır mıydım acaba?

"Hadi daha bakıp durma şuralara ya kızım! Ciğerci kedisinden farkın yok!"

"Tamam ya!" dedim bezdirdiğim insanların tepkilerine saygı duyarak. "Gidiyorum."

Zeynep'le yemekhanede öğle yemeği yedikten sonra onu fakültesine bırakma teklifinde bulunmuştum. O da kabul etmişti. Fakültesine yaklaştıkça asıl emelimi belli eden bir harekette bulunmuştum fark etmeden. Ne mi yapmıştım? Hastanenin bahçesinde de bir tur atma teklifim onu işkillendirmiş, beni kovma noktasına dahi gelmişti kızcağız.

Oysa sağlam bir bahanem de vardı. Öğle yemeğinde koca bir butu gömen ben, aniden diyete girmiştim ve yürüyüş yapmam gerekiyordu. Cidden kötü bir backstabberdım.

Şimdi ayakkabılarıma baka baka yürüyordum. Fakültem de kampüsün ta diğer ucundaydı. Neden tıp fakültesi hastanesine benim fakültemden bu kadar uzaktaydık ki? Dudaklarımı hüzünle büzerek yürümeye devam ettim.

Saate baktım. Saat on ikiydi henüz. Dersimin başlamasına da bir saatten fazla vardı. Zeynep'e kampüse yakın olan üniversite bulvarına çıkıp kahve içmeyi teklif etmiştim ama dersi benden önce başladığı için gelememişti. Acaba gidip bir kahve mi içseydim? Ama yalnız gidesim de yoktu.

Hemencecik Birce'yi aradım. O evdeydi bugün, dersi yoktu. Yatıyor ya da ders çalışıyor olmalıydı şimdi.

"Efendim Mavi." dedi uykulu sesiyle.

"Uyuyor muydun?" dedim özür diler gibi çıkan sesimle.

"Yeni uyandım."

"Kahve içecektim dışarıda. Dersimin başlamasına bir saat var. Gelecen mi?" diyerekten de teklifimi ediverdim hemencecik.

MAVİ DENİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin