56. Bölüm

29K 2.2K 131
                                    

Selamlar, nasılsınız? Beni soracak olursanız biraz üzgünüm, 'usulden kaldım:('  Ama bir yanım da mutlu, alttan aldığım bir dersim vardı ve onu geçtim 🥳
Neyse sizinle hüznümü ve mutluluğumu da paylaştığım göre, çok güzel kalabalıklaşıyoruz bu arada🥲 bölüme geçelim haddii

Oy ve yorum atmayı unutmayalım.
Bölüm kısa ama bundan sonra bölümler seri olacak diye planlıyorum yapabilirsem...

İyi okumalar
😘

56.BÖLÜM

İstanbul trafiğinde toros arabayla yemek yiyeceğimiz yerin önüne geldiğimizde Deniz dışında hepimiz neşeliydik. Arabadan inip Canan ve Beyazıt önden ilerlemeye başlayınca Deniz'in yanına yanaşarak "Neyin var?" diye sordum.

"Bir şeyim yok." dedi ama bunu söylerken bile yüzündeki tatsız ifadeden bir sıkıntı olduğunu anlayabiliyordum.

"Deniz!" dedim uyarırcasına mırıldanarak. "Bir şey olmuş işte. Hasta mı oldun?"

"Midem kötü." dedi ben ısrar edince. "Araba salladı biraz, ondan sanırım." Yüzünün aldığı halden içim cız etmişti ama bir yanımda gülmek istiyordu. Deniz'i araba mı tutuyordu acaba?

"Seni araba mı tutuyor?" dedim ciddi durmaya çalışarak. Deniz gözlerini ağır ağır kırparak bana baktı. 

"Normalde tutmaz ama..."

"O-ho..." dedim elimi sallayarak. "Alış sevgilim bu arabayla yolculuk yapmaya... Babam Trabzon'un yaylalarına çıkalım derse ne yapacaksın?"

"Yayla mı?" dedi Deniz şaşırmış bir şekilde. Eee tabii şehirliydi Deniz bey...

"Evet yayla... Hani bu yükseklerde, dağlarda evler yapılıyor. Sezonluk gitmek için. Bizim yayla evine varana dek kaç dönemeçten geçiyoruz inan bilmiyorum. Sen kusmadan çıkarsın umarım."

"Kesin bayılırım." dedi Deniz. "Şaka maka beni cidden araba tutuyormuş."

"Ya da bizim toros gibi seni sarsacak bir arabaya binmedin?"

Deniz suratıma baktı baktı.

"Ya cidden... Şehir otobüslerine de mi binmedin?"

"Onlara bindim canım."

"Oh iyi bari o zaman..."

"Mavi dalga geçme benimle nolursun..."

"Geçiyor gibi miyim sence? Neyse boş ver arabayı falan şimdi. Miden nasıl oldu?"

"Açık havaya çıkınca daha iyi oldu."

Bizi çağıran Beyazıt'ın sesini duyunca o tarafa döndük ikimiz de. Beyazıt, Canan bir masaya geçip oturmuşlardı ve yanlarında da Çimen vardı.

"İstemediğin ot..."

"Deniz!"

"Tamam tamam. Hadi gidelim."

Birbiriyle konuşan Canan ve Beyazıt bize bakmasa da Çimen'in gözü bizdeydi.

"Bir de bakıyor şerefsiz ya!"

"Deniz dedim!"

"Sen biraz bana yakın yürüsene..."

"Oldu. Sonra anlasınlar sevgili olduğumuzu." 

MAVİ DENİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin