Bölüm 10

117 17 0
                                    

BÖLÜM 10

Nefes ve Ateş Paşadan çıkmış Ateş, genç kızı evine bırakmak için yola koyulmuştu. Hala az önce yaşananların etkisindeydiler. Şimdi ne olacaktı? Ne diye hitap edeceklerdi birbirlerine? Nefes, tüm bunları düşündükçe soluğu kesiliyordu. Sonunda evin önüne geldiklerinde yol boyunca içini kemiren, beynini istila eden o düşünce deryasından çıkmış arabanın durmasıyla derin bir nefes alarak Ateş'e dönmüştü. Dönmez olaydım' diye düşündüğü o dakika genç adamın parlayan gözleri dilinin tutulmasına, kalbinin yeniden gümbürdeyerek atmaya başlamasına neden olmuştu.

Ateş, Nefes'ten bu kadar çabuk ayrılmak istemiyordu. Hala daha ona söylediklerini anlamlandırmaya çalışırken günün bu kadar çabuk bitmesine bir anlam veremiyordu. Kızın büyüsünden miydi her şey? Sevgilisi olmasını kabul etmişti değil mi? peki şimdi ne yapması gerekiyordu? Öpmeli miydi? Eğer öperse fazla mı ileri giderdi? İlk defa kapana kısıldığını hissediyordu Ateş ilk defa toy bir delikanlı gibi heyecanlandığını biliyor, eli ayağı, mantığı birbirine karışıyordu. Gözlerine baktığı kızın şaşkınlıkla kendisine bakması üzerine "İyi misin?" diye sordu. Ve onun sesini duymasıyla içindeki yangın sönerek yeniden yükseldi...

Ateş'in sorusuyla başını sallamayı başarabilmişti genç kız "İyiyim" derken aslında "Ölmek üzereyim" diye fısıldıyordu. "Her şey için çok teşekkür ederim" diyerek gülümsediğinde adamın da gülümsemesi serseme çevirmişti genç kızı. O kadar sert bir yüzü vardı ki Ateş'in, bazen onun tebessümünün bile zorunluluktan olduğunu düşünüyordu. Ancak şimdi... Ateş, parıl parıl parlayan gözleriyle içten bir şekilde kendisine gülümserken Nefes ona gülmeyi yasaklamalılar diye düşündü. Böyle bir adamın kendisinden ne istediğini henüz anlamış olmasa da aralarındaki ilişkinin nereye kadar gideceğini deli gibi merak ediyordu.

Ateş, kıza bir cevap vermesinin bilincinde kelimeleri bir araya getirmeye çalışırken alfabenin kaç harften oluştuğunu hatırlamaya çalışıyordu. Lanet olasıca! Diye kendisine küfrederek derin bir nefes aldıktan hemen sonra "Benim için zevkti" dedi.

Genç kız, başını sallayıp bakışlarını ondan çektiğinde "Tamam o zaman iyi akşamlar!" deyiverdi usulca. Gülümseyerek ona sırtını dönüp kapının koluna parmaklarıyla dokunup açtığı sırada, Ateş'in uzanıp kapıyı sertçe kapanması ile başı hızla ona döndü. Genç adam, kızın belinden tutup kendisine çekerken aklında Nefes'in şaşıracağı ama kesinlikle öfkeyle bakacağı yoktu. Genç kız, neler olduğunu idrak etmeye çalışarak aralarındaki yakınlıktan kaçmaya çalışırken genç adam gözlerini kızın yüzünde dolaştırıp "Düşündüm de yarın Pazar" diye fısıldadı "Kahvaltı yapalım mı birlikte?"

'Aferin Ateş! Aferin oğlum! Bir tereyağı gibi erimediğin kalmıştı kızın karşısında? Fısıldamak nereden çıktı? Devam et oğlum böyle devam et!'

Genç kız duyduklarının ve bulundukları konumun etkisinden dolayı bir süre konuşmadan durup adamın gözlerinin içine baktı dik dik. Kalbi hızla atarken, nasıl konuşmayı başaracaktı ki? Ya kalbi ağzından fırlarsaydı? Kaşlarını çatıp derin bir nefes alırken sesli bir şekilde yutkunarak gözlerini kapattı. Pazar kahvaltılarını ailesiyle birlikte yaptığından onlara ne diyecekti? Hala adamın kolunun altında olduğunu düşünürse eğer başka bir şey düşünmesine fırsat kalmadan gözlerini açıp kendisinden cevap beklemekte olan adamın gözlerine baktı "Olur" dedi titrek bir sesle. Ateş'in gülümsemesi üzerine de "Ama bütün gün seninle olamam Senem ile buluşacağım" dedi. Ateş'in bundan hoşlanmadığı asılan suratından, çatılan kaşlarından anlaşılırken genç adam bunu belli etmeyerek " Olur, bana sabah da uyar!" dedi sert bir dille.

Nefes, bunun üzerine kafa yormayıp geriye çekildiği sırada "Kaçta gelirsin peki?" diye sordu.

Ateş "Kaçta uyanırsın?"

HATTA AŞK VAR (ESMER SERİSİ -5)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin