BÖLÜM 27
NEFES
"Rüya olamayacak kadar gerçekti... Allah'ım kalp atışlarım neden bu kadar hızlı atmak zorundaydı ya da gözlerim neden onu çok özlemesine rağmen, bakmamak için direnir haldelerdi? Deli gibi ağlamak, kurtulmak istiyordum kıskacından. Ama... Bırakırsa da düşecektim... "Benim Nefes..." deyip gözlerimin içine beni yok eden bakışlarla baktıkça onu ne kadar çok özlediğimi bir kez daha anlıyordum... Teni yanmış, esmere dönmüştü. Masmavi gözleri canımı yeniden yeniden yakacak kadar berraktı. Kirlenmiş sakalları, biçimli dudakları, güzel yüzüyle daha bir yakışıklı olmuştu. Ateş, bütün kadınların istediği, sahip olmak istediği bir adamdı ve bunu bilmek onu delice kıskanmama, aynı anda öfkelenmeme neden oluyordu. Dudaklarıma kapanan elini usulca geriye doğru çekerken hızlı hızlı nefes alıp veriyordum. Bir yanım bıraksın istiyordu diğer yanımsa sımsıkı tutsun... Gözlerimin içine öyle bir hasretle bakıyordu ki hangimiz daha çok özlemişti belli olmuyordu... Yine de aptal gururum gün yüzüne çıkmış, ona burnunu dikleştirirken canını yakmak üzere olduğumu biliyor ne yazık ki buna engel olacak gücü kendimde bulamıyordum..."
Nefes "Burada ne işin var?" diye sorarken kendisini toparlamış, adamın gözlerinin içine bakıyordu. "Görev için geldim" diyen Ateş, kızın kendisine gözlerini kısarak baktığını görünce kaşlarını çatmış, ancak sesini çıkarmamıştı. "Buraya, ta Hatay'a öyle mi?"
Ateş "Evet!"
Adamın tok sesi, verdiği kısa ve öz cevaplar Nefes'in ona inanması için yeterliydi. Sonuçta o askerdi ve Hatay askeri bir bölgeydi. Yine de eksik olan bir şeyler vardı... Genç kız "Burada olduğumu nereden öğrendin?" diye sorarken Ateş, gerilmiş çenesini oynatarak "Dün Yavuz seni çarşıda görmüş" dedi "Dörtyol'da. O söyledi."
Kızın bakışlarının üzerinden çekilmesiyle rahatsız olmuştu Ateş. nefes, hep gözlerinin içine bakmalıydı. Kızarken de severken de gözlerini gözlerinden ayırmamalıydı. Bu görmemezlik canını yakıyordu genç adamın. Kızın tekdüze çıkan sesi bile genç adamı çileden çıkarmaya yetecek kadar güçlüydü. Nefes,ona 'Seni seviyorum' demeliydi 'Çok özledim' demeliydi ancak ne var ki hayalindeki kızla karşısındaki kız aynı kişi değildi. Ne yapmıştı Ateş ona? Bu kadar hissizleşmesine neden olacak kadar ne yapmıştı? Aptal birkaç sözden başka ne demişti ki? "Gitmem gerek!" diyerek adamın kıskacından kurtulmaya çalıştı Nefes. Ancak genç adamın izin vermeyip üstüne ismini içini titreterek söylemesi üzerine genç kız çıldırmış gibi baktı genç adamın yüzüne.
Ateş "Nefes!"
Nefes,yüzünü genç adama çevirip "Bırak beni!" dedi soğuk bir şekilde. Ateş, ölüyordu o soğuklarda! Bu kızın gözlerindeki ifadesizlikte, sesindeki yabancılıkta yok oluyordu. Yeri yurdu tam olarak burasıyken kızın bu hali yönünü şaşırmasına neden oluyor, sırtından bıçaklanıyormuş gibi hissettiriyordu.
"Seni asla bırakmam Nefes!" diyerek kızın yüzünü avuçlarının içine alırken Nefes "Ateş!" diye bağırdı. Ağlamak üzereydi. Olmuyordu işte. Ne kadar özlemişse özlemişti ancak can kırıkları hala oradaydı ve canını acıtmaya devam ediyordu. "Benden bunu nasıl istersin? Nasıl seni bırakmamı istersin? Neden? " diye bağıran genç adam kızın "Nedenini biliyorsun!" demesiyle "Özür diledim Nefes. Konuşmuştuk unuttun mu?" dedi.
"Unutmadım! Önüme koyduğun bir yüzük kutusuyla söylediğin tüm sözleri yutmamı beklediğin o sözü, tıpkı seninle yatmış olduğum gerçeğini yüzüme çarptığın o gün olduğu gibi unutmadım!" diye bağırdı Nefes. Gözleri dolmuş, titriyordu "Beni nasıl kırdığın hakkında en ufak bir fikrin yok değil mi? Sinirliydim söyledim! Mustafa'yı dövdün, hırsını aldın ve bitti, değil mi? Bana inandın! Ne önemi var? Tüm bunların ne önemi var? Her şey eskisi gibi olacak mı sanıyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HATTA AŞK VAR (ESMER SERİSİ -5)
RomanceÜzerine giymiş olduğu ince askılı, krem rengindeki yazlık elbisesiyle bahar gibi temiz ve cıvıl cıvıldı Nefes... Etrafındaki insanlarla konuşup, gülümserken onu izlemek en güzel görüntüyken kıskanç kalbimin beni ele geçiren tarafı tarifi imkansız bi...