BÖLÜM 17
NEFES
"Gözlerimi açtığımda onu yanımda bulmayı beklemediğim su götürmez bir gerçekti. Ancak boynuma gizlenen yüzü ve belime dolanan kollarıyla, beni kendisine hapsettiğinde değil onun ne zaman yanıma kadar gelip bana sokulduğunu, odaya ne zaman geldiğini bile bilmiyordum? Ateş, beni ateşten bedenine katmak ister gibi sıkıca sararken hayatımda ilk defa bu kadar sıcak hissediyordum. Üşümüyordum ve içinde bulunduğumuz bu yakınlıktan olabildiğinden daha fazla memnundum. İçimi çekip yanağımı saçlarına yaslarken, kokusunu içime çekiyor, ona dokunmak isteyen ellerimi sabit tutabilmek için kendimi kasıyordum. Ateş, beni yakıyordu ama buna rağmen ona direniyordum. Yok olmasını istemediğim bir rüya gibiydi Ateş ve ona kapılıyor olmam, aşk konusunda hiçbir tecrübesi olmayan kalbimin korkmasına neden oluyor, buna rağmen inatla ona koşmaktan geri durmuyordu. Sanki kanatlanmıştı da uçuyor gibiydi...
Sıcacık nefesi beni düşüncelerimin içinde yakıp küle çevirirken, belimi saran kolunun hareket etmesiyle başımı eğip ona baktım. Masmavi gözler, gözlerime baktığında yandım, kül oldum..."
ATEŞ
"Rüya değilmiş... Bütün gece gülümsememe neden olan, mis gibi kokusunu içime çekip yaşadığım mutluluğun gerçek olduğunu fısıldayan o ses rüya değilmiş... Çocuk gibiydim. Yüzümü boynuna gömmüş, kollarımla onu sıkıca sarıp kendime hapsetmiştim. Nefes... Rüya olmasından korktuğum, gerçeklikten uzak bir varlıktı benim için... Ona bu kadar yakın olmak bütün irademi yerle bir ederken, uzaklaşmak istemiyor olmam da ayrı bir konuydu. Gözlerimi açıp, nerede olduğumu fark ettiğim o kısacık anda yanına ne ara yattığımı, ne ara ona bu kadar sokulup, onu kollarımın arasına aldığımı hatırlamıyordum. Tek hatırladığım Poyraz gittikten birkaç dakika sonra odaya gelip, yatağın karşısındaki kanepeye oturduğum ve onu izlediğimdi. Sonrası... Sonrası yoktu. Düşler aleminin içinde onlu rüyalara dalmıştım. Başımı kaldırıp ona baktığımda içinde bulunduğum zaman anlamını yitirmişti. Ben... O dakikadan sonra ben değildim sanki... Gözlerime bakan yemyeşil gözler beni benden alırken, bırak konuşmayı nefes bile alamıyordum.
Ah Nefes, bana neler yapıyorsun, neler hissettiriyorsun bir bilsen?
Titrek bir nefes çekti içine usulca. Usulca inip kalkan göğsü onu daha çok istememe neden olurken "Nefes..." diye inledim neredeyse. Yalvarır gibi çıkan sesime başka zaman olsa kızabilecekken, şu an o ne isterse yapabilecek konumdaydım. Gözlerimi kapatıp, gerdanına burnumu sürttüm. Kokusunu sesli bir şekilde içime çekerken "Sen gerçek misin?" diye soluyordum. Sanki söylemezsem, onu böyle içime çeke çeke, derinden koklamazsam solacak, yok olacakmış gibi hissediyordum. Kollarımın arasında heykel gibi uzanırken başımı kaldırıp bir kez daha her hareketimi izleyen gözlerine çevirdim bakışlarımı. Onun konuşmasını istiyordum. İyi ya da kötü bir şey demesini bekliyordum. Ama yapmıyordu. Sadece öylece gözlerimin içine bakıyor ve beni mahvediyordu. Belindeki kolumu gevşetmeden onu kendime daha çok çekerken sesini çıkarmıyordu. Ya da boynunu saran iri parmaklarım baskısını arttırırken. Onu boğma ihtimalime ya da herhangi bir şeye hazır gibi bakıyordu bana. Bu bana göre bir teslimiyetten farksızken, bu kadar sessiz oluşu canımı sıkıyor, sinirlenmeme neden oluyordu. Kaşlarımı çattığımı anladığımda bakışlarının kaşlarıma değmesiyle dudaklarım aralandı. Niyetim ona bir cevap, bin soru sormakken, benden daha fazla yanmakta olan dudaklarının tenime değmesiyle irkildim, üşüdüm.
Toy bir delikanlı gibi gözlerimi kapatıp, o geri çekildiği sırada açtığımda yüzünde beliren gülümsemeyle bütün öfkem yok olup gitti. Geriye sadece ben kaldım. Boynunu okşayan parmaklarım ensesinden kavrayarak kendime doğru çektim. Gözlerinin içine baka baka başparmağımla alt dudağını aşağı çekiştirdiğimde, temasımı kesmeden aralık dudaklarından usul usul öptüm, öptüm ve öptüm. Yetmedi bu bana. Doyamadım. Kısa bir anlığına geri çekilip gözlerine inatla baktığımda, bana meydan okuyan o yeşil gözler sanki izin veriyormuşçasına yumuşadı ve kendimi kaybetmeme neden oldu. Tutku bütün bedenimi esir almış, adına nefes koyduğum her şeyi birbirine katarak sürüklerken ben o nefesin esintisine kapılmış etrafıma yayıldıkça yayılıyor, kendimle birlikte onu da yakıyordum. Bırakamıyordum dudaklarını, vazgeçemiyordum. Hızlı hızlı nefes alıp verirken sert bir şekilde onu altıma alıp, bacaklarının arasına girdim. İncecik bacakları hiç beklemediğim bir anda belime dolandığında tutkunun sadece beni değil onu da yönettiğini anlamam uzun sürmemişti. Ancak benim aksime o kendisine öyle güzel hakim oluyordu ki, bedenime değen parmak uçları dokunduğu yerlerde iz bırakıyor, beni daha fazla çok daha fazla zorluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HATTA AŞK VAR (ESMER SERİSİ -5)
RomanceÜzerine giymiş olduğu ince askılı, krem rengindeki yazlık elbisesiyle bahar gibi temiz ve cıvıl cıvıldı Nefes... Etrafındaki insanlarla konuşup, gülümserken onu izlemek en güzel görüntüyken kıskanç kalbimin beni ele geçiren tarafı tarifi imkansız bi...