BÖLÜM 13
ATEŞ
"Zaman su gibi akıp geçiyordu artık. Duramam dediğim bu yer şimdi bana cennet gibi geliyordu. Koca koca adamları çalıştırıyor olmak bir yana dursun kalbimin de yeniden çalışıyor olması inanılmazdı. Nefes ile yeniden görüşmeye başladığımızın üzerinden bir hafta geçmişti. İkimizde oldukça yoğunduk. Poyraz'ın dediğine göre; evde oturmak istemediğinden çalışıyordu yoksa aslında çalışmasını gerektirecek bir durum yoktu ortada. Ve biz bu zaman dilimlerinin arasında sadece birkaç saat görüşebiliyorduk. Aradaki telefon konuşmalarını saymazsak eğer... Bana kalsa her an, her saat onunla konuşabilirdim ama o bunu istemiyordu... Bugün işinin erken biteceğini söyledikten sonra yanıma gelebileceğini söyleyerek beni şaşırttı. Adresi verip, bulunduğum yere gelmesinin yarım saatini alacağını söylediğinden beridir, yapılan hiçbir konuşmayı duymuyor dikkatimi veremiyordum. Bütün ilgim, her şeyim ona odaklanmıştı... Beni ne hale getiriyordu bu kız bilmiyordum ama dönüştüğüm bu adamdan belli etmesem de memnundum..."
Yeni almış olduğu küçük beyaz Honda'sını askeriyenin otoparkına park edip dışarı çıktıktan sonra, kendisine dikkatle bakan askerlere başıyla selam vermişti. Derin bir nefes alıp, hiç bilmediği bir dünyada adımlarını atarken yardımcı olması için kapının önündeki nöbetçi askerin yanına gitmişti genç kız. "Merhaba..." diyerek konuşurken genç askerin kendisine nasıl baktığını umursamıyordu. Oysa durup şöyle bir etrafına bakınsa hareket halindeki bütün adamların durmuş bir halde kendisini izlediğini görebilirdi. Ama yapmamıştı Nefes çünkü aradığı başkasıydı... "Ateş Ayazoğlu'nu görmek için gelmiştim. Geleceğimden haberi vardı zaten" diyerek az önce içeriye girerken söylediklerini tekrarlamıştı. Askerin bir baş hareketiyle kulübedeki arkadaşına bir şeyler işaret etmesi, kızın kaşlarını kaldırmasına neden olurken, kendi aralarında konuşup askerin yeniden kendisine dönmesiyle son bulmuştu bekleyişi...
"Komutan şuan bir toplantıda eğer sizin için bir sakıncası yoksa bahçede oturabilirsiniz" diyen askere teşekkür edip arkasını döndü Nefes. Çantasını boynundan geçirip, yanına alırken bir elini de elbisesinin cebine atmıştı. Çalan telefonunu eline alıp arayan kişinin kim olduğuna bakarken "Efendim abi?" dedi.
"Güzelim hava çok sıcak neredesin?"
Poyraz'ın endişe yüklü sesinden kaşlarının çatıldığını biliyordu genç kız. Ancak onun aksine ilk defa sıcak havadan bunalmıyordu. "Evet, bugün nem çok fazla ama ben iyiyim hem gölgelik alanlarda duruyorum" dedi.
Bahçe adı verilen yere gelip pek çok bakışın kendisine dönmesine neden olduğunda herkese bir baş hareketiyle selam verip, boş masalardan birine oturdu. "Askeriyedeyim abi ben, Ateş'i görmeye geldim. Toplantısı bitsin çıkacağız" dediğinde Poyraz'ın "Söyle ona seni serin bir yere götürsün!" demesiyle kıkırdadı "Demem! Nasıl diyeyim? Hem ben iyiyim tamam mı beni merak etme" dedi.
Poyraz "Ederim! Bu havaların sana yaramadığını ikimiz de biliyoruz"
Nefes, gözlerini devirip çantasını boynundan çıkardı "Biliyorum ve izin verirsen bunu düşünerek enerjimi yok etmek istemiyorum" dedi bıkkın bir şekilde.
Poyraz "Tamam, senin dediğin gibi olsun güzelim. Erkenden evde ol tamam mı?"
Nefes, bir kez daha kıkırdarken "Tamam abi" dedi ardından başını iki yana sallayarak telefonu kapatıp masanın üzerine bıraktı. Arkasına yaslanıp bacak bacak üzerine atarken birkaç kadın subayın yanına gelmesiyle dudakları aralandı. Şaşkınlık içerisinde kadınlara bakarken "Bir sorun mu var?" diye sordu. İki kadın da birbirlerine bakıp gülümsediklerinde "Oturabilir miyiz?" diye sordular. Nefes, hem görünüşlerinden hem de üzerlerindeki formadan o kadar etkilenmişti ki gözleri parlayarak kadınlara başını sallamış "Elbette" demişti. Nereden geldiğini, ne okuduğunu, nerede oturduğunu sorup Nefesi soru yağmuruna tutarken genç kız da merak ettiklerini sormuş ve aldığı her cevap karşısında hayranlığı biraz daha artmıştı. Zaten böylesine kutsal bir mesleğe sahip olan her insana karşı fazla sevecen ve hayranken, adamların bilhassa aşırı yakışıklı olması, kadınların da fazla güzel olması genç kızı adeta büyülemiş, çarpılmasına neden olmuştu. Sert görünüşlerinin altında gizlenen sevecenlik dört bir yanını sarmalarken Ateş de toplantısını bitirmiş hızla ona doğru yürüyordu. Yavuz'un söylenmesini bile umursamayarak kapıdan çıkıp bahçe kısmına adım attığında olduğu yere çakılıp kalmıştı genç adam. Gördüğü manzara karşısında büyülenen gözleri çok sonra fark ettiği diğer ayrıntılar yüzünden kıskançlıkla kısılmış, dudakları ince birer çizgi halini almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HATTA AŞK VAR (ESMER SERİSİ -5)
RomanceÜzerine giymiş olduğu ince askılı, krem rengindeki yazlık elbisesiyle bahar gibi temiz ve cıvıl cıvıldı Nefes... Etrafındaki insanlarla konuşup, gülümserken onu izlemek en güzel görüntüyken kıskanç kalbimin beni ele geçiren tarafı tarifi imkansız bi...