Bölüm 4

109 17 0
                                    

4

Nefes, annesinin masayı toplamasına yardım ettikten sonra mutfağa geçip bulaşıkları makineye dizdi. Arkasından gelen annesinin babasına şakayla karışık bir şeyler söylediğini duyan Nefes gülmemek için ne kadar çabaladıysa da kendine engel olamadı.

"Bu kadar komik olan ne?"

Genç kız abisinin sesiyle yerinden fırladı.

Nefes "Ay!"

Arkasını dönüp yosun yeşili gözlerini abisinin aynı renk gözlerine sabitleyince söyleyeceği sözcükleri çoktan sıralamaya başlamıştı bile...

Nefes "Abi ya senin normal bir versiyonun yok mu?"

Poyraz "Anlamadım o ne demek o?"

Nefes "Şu demek annemin babamla uğraşmasına gülüyordum ama sen gelip beni korkuttun!"

Poyraz "Ah, hadi ama kızım bana gece korkudan altına edeceğini söylemeye çalışmıyorsun değil mi?"

Nefes, kızgın bakışlarını Poyraz'a daha da sabitleyip "Sen ne dedin!"diye tısladı.

Poyraz "Beni duydun küçük!"

Nefes "Seni adi! Al sana."

Nefes, abisine elindeki salata kabuklarını fırlatmaya başlamış, abisi ise kendini korumak için ellerini yüzüne siper etmişti. Yavaş yavaş kız kardeşine yaklaşarak onu sırtına almış ve eliyle poposuna vurmaya başlamıştı.

Nefes "Hey bu adil değil ama!"

Poyraz "Öyle mi cadım? Peki, senin beni çöp yağmuruna tutmana ne demeli!"

Nefes "Ama hak ettin!"

Poyraz "Öyle mi?"

Nefes "Abi lütfen başım dönüyor!"

Poyraz "Miden de bulanıyor mu?"

Poyraz, bunu kahkaha atarak söylemişti.

Nefes "Hayır ama kusmam geliyor."

Mutfaktan içeri giren Talu Hanım çocuklarının mutfağı savaş alanına çevirmelerine inanamayan gözlerle bakarak "Aman tanrım" diye lafı ortaya atıvermişti. İki kardeş bulundukları durumdan kurtulup annelerine dönmüş ve her ikisi de aynı anda aynı tepkiyi vermişti.

Poyraz "Anne!"

Nefes "Anne!"

Talu Hanım çocuklarına bakıp "Anne ya! Anne." Poyraz Nefes'i yere indirerek üzerine başına çeki düzen vermişti.

Poyraz "Ya sultanım ne var bunda kızacak! Kız kardeşimle şakalaşıyorduk!"

Talu Hanım oğluna muzip bir şekilde bakıp "Hadi ikiniz de gözümün önünden kaybolun! Doğru odalarınıza!" dediğinde iki kardeş aynı anda "Emredersiniz sultanım!" diyerek annelerinin yanaklarına bir öpücük kondurduktan sonra odalarına çekilmişlerdi. Mutfakta bir başına kalan Talu Hanım bir çocuklarının haline bir de mutfağın haline bakıp kahkaha atıvermişti. Arkasından beline sarılan kocasının kolları Talu Hanımı susturmaya yetmiş de artmıştı bile.

Altuğ Bey "Bu kadar komik olan nedir sultanım!"

Talu Hanım, ela gözlerini kocasının yeşil gözlerine kilitleyip "Bazen düşünüyorum da çocuklarım hiç büyümemiş aslında evet yaşları büyüyor ama şu mutfağın haline baksana hayatım, onlar hala çocuk. Bizim çocuklarımız."

Altuğ Bey bu cümle üzerine gülmüş ve karısının kulağına "İstersen üçüncü için çalışmalara başlayabiliriz sultanım."

Talu Hanım, eşinin bu sözleri karşısında şaşırmış ve eşinin omzuna vurarak "Aman Altuğ sende yani. Geçti artık hayatım yaşlandık!"

Altuğ Bey, eşinin dudaklarına küçük bir öpücük kondurup kulağına "Açıkçası karıcığım dün gece ve ondan önceki geceler sana yaşlanmadığımızı kanıtlamıştım."

Talu Hanım, eşine bakıp "sana inanamıyorum kes şunu çocuklar duyacak ya." Altuğ Bey, eşini çekiştirerek yatak odalarına doğru sürüklemeye başlamıştı. Bu sırada Poyraz ise Senem ile uğraşmaktaydı.

Poyraz "Ya canım neden anlamak istemiyorsun! Bu dava benim için çok önemli ne kadar çok çalışırsam o kadar çabuk yükselebilirim. Hem senin benden istediğin şeyin farkında mısın sen? Şirketteki asistanları işten çıkarırsam bana kim yardım edecek?"

Senem "Ben seni anlıyorum ama sen de beni anla! Öğlen aralarında bile neredeyse hiç konuşamıyoruz, Eskisi gibi dışarı da çıkamıyoruz." Bu kız,kendisini delirtecekti en sonunda. Şunun şurasında evleneli ne kadar olmuştu ki sanki?

Poyraz "Biliyorum bebeğim. Ama sen de anla sonuçta bu ikimiz için. İkimiz için senin için uğraşıyorum."

Senem "Tamam, tamam! Anlat bakalım bugün neler yaptın şirkette? Ahu,hanım dosyaları gösterme bahanesiyle masanın üzerine eğilip doksanlık memelerini sergiledi mi sana?!"

Poyraz, gözlerini kapatıp elindeki telefonu sımsıkı tutarken bağırmamak için dişlerini sıkmıştı. "Bak yine aynı şeyi yapıyorsun. Ya o kız sadece işini yapıyor bana ne onun giyiniminden. Benim aklım sendeyken başkasına bakar mıyım sanıyorsun Esmer! Yapma artık Allah aşkına ya!"

"Sen benimsin!" diye cırladı Senem'in telefondaki sesi. "Duydun mu beni? Ben sevdiğim adamı, kıskanmayacaksam seni sevmemin ne anlamı var? Tamam,bazen abartıyor olabilirim ama kendini benim yerime koy. Okulda erkek hocalardan biri bana aynı şekilde davransa sen ne hissederdin?"

"Ağzını burnunu kırarım o adam her kimse!" dedi Poyraz alev alev yanan gözleriyle... Genç adam, telefonda Esmer ile uğraşadursun Nefes ise elinde telefon, yatağa mıhlanmış bir şekilde gelen mesaja ne cevap yazacağını düşünüyordu.

Mustafa "Beni özledin mi?"

Ve ilk yanıt!

Nefes "Özlenecek biri misin ki seni özleyeyim!"<p> </p><p> </p>Mustafa "Vay! Güzel cevap ama ne diyeyim kırıldım!"<p> </p><p> </p>Nefes, aldığı cevap karşısında kıkırdamış ve yine aynı şeyleri hissetmeye başlamıştı.<p> </p><p> </p>Nefes "Senin sorunun."<p> </p><p> </p>Mustafa "Benim sorunum olan ne?"<p> </p><p> </p>Nefes "Aptal mısın? Az önce kırıldığını söylemedin mi?"<p> </p><p> </p>Mustafa "Vay canına gece gece okkalı cevaplar veriyorsun. Söylesene, senin kaç türün var?"<p> </p><p> </p>Nefes "Ne türü ya!"<p> </p><p> </p>Mustafa "Tamam! Pes ediyorum yoksa bu konuşma kötüye gidecek ama ben seni daha çok tanımak istiyorum!"<p> </p><p> </p>Nefes "Ama ben istemiyorum!"<p> </p><p> </p>Mustafa "Neden?"<p> </p><p> </p>Nefes "Ne neden?"<p> </p><p> </p>Mustafa "Neden beni tanımak istemiyorsun?"

Nefes, doğru sözcükleri bulmaya çalışıyor ama ne yazacağını bilemiyordu.Beyni ona itaat etmiyordu. Aslında bedeninin hiçbir bölgesi ona itaat etmiyordu şuan.

Nefes "Çünkü aramızda mesafeler var,çünkü sana inanmıyorum." Dedi mantığına dayanarak.<p> </p><p> </p>Mustafa "Mesafeleri halledebilirim ama inanmama konusuna gelince o işi beni tanımaya çalışarak halledebiliriz."<p> </p><p> </p>Nefes "İlgilenmiyorum!"<p> </p><p> </p>Mustafa "Ben ilgileniyorum desem!"<p> </p><p> </p>Nefes "Umurumda değil desem!"

Nefes son gelen mesajla çileden çıkmış ve beyninden aşağı kaynar sular dökülmüştü. Nasıl cüret edebilmişti bunu sormaya?

Mustafa "Peki bakire misin desem?"

HATTA AŞK VAR (ESMER SERİSİ -5)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin