Üzerini değiştirdiği andan itibaren titremesi daha da artmış ancak yine de etrafındakilere hiçbir şey belli etmemişti. Nefes, anne ve babasının tatillerinin nasıl geçtiğini can kulağı ile dinlerken bir yandan da şortunun cebinde durmakta olan elinin sıkı sıkı kavradığı telefonunun, titremesini bekliyordu. Ateş'e attığı onlarca mesajın ve aramaların karşılıksız kalmış olması genç kızın merak etmesine neden olurken, rahat hareket edemiyor olması da huzursuz hissetmesine neden oluyordu. Cüneyt'in gitmesiyle, abileriyle baş başa kalırken yorgunluktan ağırlaşan gözlerini kırpıştırıp, sehpanın üzerinde duran boş meyve tabaklarına uzandı. "Bırak bebeğim!" diyerek ellerine uzanan annesine gülümseyen Nefes "Ben yatacağım" deyip babasına baktığında Altuğ Bey "İyi geceler yavrum!" deyip gülümsemiş ardından Nefes'in hepsini teker teker öpmesiyle son bulmuştu...
Güçlükle kendisini odasından içeriye atarken, yüz üstü yatağa uzanıp cebindeki telefonu çıkarmıştı. Kaşlarını çatarak ekrandaki resme bakarken neden aramadığını ya da mesaj atmadığını düşünüyordu. Belki çok yoğundu ve görmemişti? Ya da duymamıştı?
Kaşlarını derince çatıp başını yastığına koyarken aklında bin türlü düşünce dolanıyordu...
**
"Nefes, hadi kalk güzelim..."
Annesinin kendisini çekiştirmesiyle uzandığı yerden güçlükle kalkmıştı Nefes. Birbirine giren saçlarını bir eliyle taramaya çalışırken diğer yandan da üzerindeki tişörtü çıkarmaya çalışıyordu. Annesinin yanı başına bırakmış olduğu sıcak süte, suratını buruşturarak bakınca "İçmeyeceğim!" diyerek gardırobuna yöneldi. Henüz yeni kalktığı için sesi boğuk ve çatallı geliyordu. Bir iki kez boğaz temizlemesinden sonra üzerine geçirdiği askılı uzun badisini kısa şortunun üzerine atıp eline sivrisinek savar ilacını aldı. Yatağa ilerleyip, köşesine oturur oturmaz spreyi bacaklarına sıkmaya başladığında "Ateş kim?" diye soran annesine baktı aniden. Elinden düşen şişe odanın içerisinde ses çıkaran tek şey olurken Talu Hanım, gülümseyerek kızının çenesinden tutup okşamış ardından "Çok mu özel?" diye sorarak kızının ilk defa gerçek anlamda kıpkırmızı oluşuna tanıklık etmişti.
"Özel" diyen Nefes eğilip yere düşen şişeyi eline aldı. Kaldığı yerden açıkta kalan tenini ilaçlarken bir yandan da iç çekerek annesine kesik kesik Ateş'i anlatıyordu. Saçlarını okşayan ellerin sahibi "Ama böyle olmaz ki? Yarım yamalak anlatırsan ben nasıl tanırım bu çocuğu?" dediğinde "O çocuk değil!" dedi Nefes " Güçlü bir adam"
Aklına gelen düşüncelerle gülümsemesi tüm yüzüne yayılırken Talu Hanım "Nefes Altun!" diyerek kaşlarını çattı "Kırk yaşında falan değil, değil mi?" diye sorduğunda genç kızın gülümsemesi yüzünde kaldı, ancak gözlerinde alaycı parıltılar dolaşmaya başladı "Ateş Ayazoğlu, anne" derken annesinin yüzündeki her bir hareketi dikkatle izlemeye başlamıştı genç kız "Bence onu benden daha iyi tanıyorsun, değil mi?"
Talu Hanım, sesini çıkarmadan kızının gözlerinin içine bakmaya devam etti bir süre. Ardından "Onu seviyor musun?" diye sordu.
"Seviyorum!" dedi Nefes de lafı uzatmadan.
"O zaman benim için öncesinin bir önemi yok!" dedi annesi de gülümseyerek. Uzanıp kızının şakaklarından öperken "Yine de babanla karşılaşacakları günü iple çekiyorum, bilesin" diye mırıldandığında Nefes kıkırdayarak öne eğildi "Ben de"
"Hadi bakalım, sabah olacak neredeyse. Yat ve bir güzel dinlen tamam mı?" diyerek yataktan kalkan Talu Hanım, Nefes'in "Evlenme teklifini kabul ettim!" demesiyle odanın ortasında kalıp kızına baktı. Bir elinin baş parmağını dişine vurup, geriye ittirdikten sonra "Hi!" diyerek kaşlarını yukarı kaldırdı ardından "Ay Nefes biz yokken siz neler yaşadınız Allah aşkına? Kızım evlenme teklifini kabul ettim de ne demek?" diye sordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HATTA AŞK VAR (ESMER SERİSİ -5)
RomanceÜzerine giymiş olduğu ince askılı, krem rengindeki yazlık elbisesiyle bahar gibi temiz ve cıvıl cıvıldı Nefes... Etrafındaki insanlarla konuşup, gülümserken onu izlemek en güzel görüntüyken kıskanç kalbimin beni ele geçiren tarafı tarifi imkansız bi...