BÖLÜM 38
Saç kurutma makinesinden kaçmaya çalıştıkça adam üzerine daha çok geliyordu. Kızın kıkırdamaları banyoyu çınlatıyor, genç adamın kulaklarına eşsiz bir müzik ziyafeti sunuyordu. Nefes, inatla makinenin sıcağından kaçmaya çalışsa da Ateş'in sıcaklığından bir türlü uzaklaşamıyordu. Genç adam, bir kolunu beline dolamış hareket etmesini engelliyordu. Saçları elektriklenmiş, etrafında uçuşurken Nefes sızlanıyordu. "Kurudular işte!" diyen genç adam kızın şakaklarından öperken onu belinden tutarak tezgâha oturttu. İki eliyle Nefes'in yüzünü kapatan saçlarını geriye doğru itelerken uzanıp kızın burnunun ucunu öptü. "Saç kurutma makinesinden nefret ediyorum!" dedi Nefes. Kaşları çatılmıştı. Ateş, onun bu haline gülümserken genç kız "Ciddiyim! Eğer aynı şeyi evlendikten sonra da yapmaya kalkışacak olursan küvetin içinde yatmak zorunda kalırsın?" diye uyardı.
"O kadar sevmiyorsun yani?"
Ateş'in keyifli hali kızın daha çok gıcık olmasına neden olsa da içten içe mutlu olduğunu hissediyordu. Genç adamın, karnına elinin tersiyle vurup, tezgâhın üzerinden yere atlarken "Eve gitmem gerek!" dedi. "Saat kaç? İyi ki sabah uçağıyla gelmişim yoksa evdekilere ne derdim?"
Kendi kendisine konuşarak yatak odasına giderken Ateş de peşinde, onu takip ediyordu. Nefes, yere eğilip elbisesini eline aldı. "Babam umarım iyi şeyler söyler" Bacaklarından geçirdiği elbiseyi yukarı çekti. "Cidden beni vermezse eve operasyon düzenleyecek misin?" Ateş, sesini çıkarmadan kızı izlerken Nefes iç çamaşırı almak için şifonyere doğru ilerledi. "Umarım bu dediğini yapmazsın!" diye bağırdı. Ateş'in hala banyoda olduğunu sanıyordu. Çekmeceyi açıp dudaklarını buruştururken "Senin iç çamaşırlarından birini giymem de sakınca var mı?" diye bağırdı sonra. Bir elini saçlarına atıp, kaşırken hangisini giyeceğini düşünüyordu. "Bunların hepsi büyük ama ya!"
Eline gelen en dar boxer'ı hızlıca bacaklarından yukarı çekerken kendi kendisine mırıldanıyordu. Elbisesinin eteklerini yukarı kaldırıp gardırobun aynasında kendisine baktı. Kıkırdayarak "Yakıştı!" derken "Ateş!" diye bağırdı "Ben gidiyorum!"
"Nereye?"
"Hi! Ödümü kopardın?!" diyerek başparmağını dişine takıp yukarı ittirdi. "Ne yapıyorsun sen orada? Hem de yalın ayak?"
"Seni izliyorum" diyen genç adam "Nesi varmış ayaklarımın?" diye sordu.
"Hasta olacaksın! Ayakkabılarını giyin! Şu kutularda ne var? Hem ev terliği falan aldın mı sen kendine?"
Nefes'in hızlı hızlı konuşması hoşuna gidiyordu. Kızın kolunun altından geçip, koridora çıkmasıyla arkasını dönüp onu takip etti. Salona giren genç kız yerde duran iç çamaşırını eline alıp, etrafına bakındı "Tanrım! Neden burası yerleştirilmemiş ki?" diye söylendikten sonra camın önünde duran poşeti görüp, oraya koşturdu. Elindeki iç çamaşırını içine koyup, kapının yanında, yerde durmakta olan çantasına doğru yürüdü. Eğilip, poşeti içine tıktıktan sonra "Ben gidiyorum!" dedi.
"Seni ben bırakırım!" diyen Ateş gülümsüyordu.
Nefes "Ne oldu?"
Genç adam, omuzlarını silkerek "Hiç!" dedi ve gidip kızı kollarının arasına aldı. Nefes de çok geçmeden ona sarıldığında "Ateş?" diye söylendi.
"Seni bırakmayı istemiyorum" diye inledi genç adam. Kızın çıplak omzuna bir öpücük kondururken Nefes iç çekiyordu. "Eve gitmem lazım. Babam hala gitmediğimi öğrenirse akşam senin için hiç iyi olmaz"
Ateş, dişlerini sıkarak ses çıkardıktan sonra kızın dudaklarına eğilip onu yumuşak bir şekilde öptü "Beni bekle! Seni ben bırakacağım" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HATTA AŞK VAR (ESMER SERİSİ -5)
RomanceÜzerine giymiş olduğu ince askılı, krem rengindeki yazlık elbisesiyle bahar gibi temiz ve cıvıl cıvıldı Nefes... Etrafındaki insanlarla konuşup, gülümserken onu izlemek en güzel görüntüyken kıskanç kalbimin beni ele geçiren tarafı tarifi imkansız bi...