BÖLÜM 15
"Sanırım mutlu olmaya korkuyorum. Çünkü ne zaman çok mutlu olsam, bir şeyler hep ters gidiyor."
- Charlie Brown-
Dudaklarında mutlu olduğunu belli eden bir ıslık, suratında da keyifli bir ifade vardı genç adamın. Yoğun ve stresli geçen gününün ardından günü mutlu bitirmiş olmak, onu hiç olmadığı kadar keyiflendirmiş, kendisine getirmişti. Gömleğinin düğmelerini açıp duşa girmek üzere hareketlenirken, Nefes'in durumu pek iç açıcı gözükmüyordu.
Ambulansla hastaneye kaldırıldığından beri, doktoru ve diğer doktorlar durumuyla ilgilenmiş ancak hastalığından ötürü, bir kez daha oksijen odasında kalması konusunda karar almışlardı. Anne ve babası, üzgün bir halde iki büklüm olmuş camın gerisinden makinelere bağlanan kızlarını seyrederken Poyraz ile Anıl'ın da onlardan aşağı kalır yanı yoktu. Dışarı çıkan doktoru "Aklınızdan ne geçiyordu sizin?" diyerek kızgınlığını abilerine belli ettiğinde Talu Hanım burnunu çekerek yanlarına geldi "Onların ne suçu var Tekin?" diye sordu.
Yaşlı adam, bir eliyle boynunu sıkıp derin bir nefes aldı "Kız yanmış!" dedi.
"Gün boyu gölgedeydi abi" diyen Anıl çaresiz gözlerle doktora bakarken "Onun bu sıcakta dışarıda olmaması gerekiyordu! Abileri olarak sizler bunun farkındasınız! Yetmemiş bir de onu suya sokmuşsunuz!" dediğinde Poyraz "Orada dur bakalım! Biz Nefes'i suya falan sokmadık tamam mı Tekin abi kendine gel! Nefes, en fazla ayaklarını sokmuştur ama onun haricinde..."
İrileşen göz bebeklerini duygularını belli etmemek adına kapatıp, derin nefesler aldı Poyraz. Ateş, tüm o uyarılarına rağmen Nefes'i suya sokmuş muydu? Dişlerini sıkarken bir an önce buradan uzaklaşmak ve gidip onun ümüğünü sıkmak istiyordu. Tekin doktorun birkaç detayı daha söylemesi üzerine babası, kendilerine dönüp gülümsedi "Üzülmeyin evlat! Eminim bilerek olmamıştır. Nefes, suya girmek istemeseydi girmezdi belli ki çok özlemiş ve istemiş" diyerek omzunu sıktığında Poyraz o sırada ruhen orada değildi. Yanına gelen karısına bile dikkat etmemişti. Anıl'ın araştıran bakışlarına gözlerini diktiğinde "Ateş..." diye fısıldadı.
Anıl "Gidip beynini dağıtalım!"
Poyraz, başını iki yana sallayarak "Olmaz!" dedi.
Anıl "Ne demek olmaz? Niye?"
Poyraz "Biz kavga etsek ne olacak sanıyorsun? O hödük soluğu burada alacak sonra anne ve babam durumu öğrenecek! Nefes'e ne kadar zorluk çıkaracaklarını görmüyor musun?"
"Peki, sen bu halde olmamızın sebebinin Ateş olduğunu bilirken, onu koruduğunu fark etmiyor musun?" diye soran Anıl ateş saçan gözlerle kardeşine bakıyordu. Poyraz'ın sıkıntıyla almış olduğu nefes canının daha fazla sıkılmasına neden olurken, böyle elleri kolları bağlı bir halde durmak hiç hoşuna gitmiyordu.
2 GÜN SONRA
ATEŞ
"Lanet olsun! İki gündür ona ulaşamıyordum! Evde yoktu! İş yerinde yoktu! Aksi gibi ne Anıl'a ne de Poyraz'a ulaşabiliyordum? Sanki... Sanki yer yarılmıştı da içine girmişlerdi? Canım sıkılıyordu... Onu görmemek, sesini duymamak canımı sıkıyordu. Öfkem beni ele geçiriyor, deli bir rüzgâr gibi esmeme, etrafımdaki her şeyi önüme katarak sürüklememe neden oluyordu. Yok etmek istiyordum her şeyi! Ona olan duygularımın beni nefes bile alamayacak kadar hayattan soyutlayacak kadar güçlü olduğunu bilmek ellerimi kolumu bağlıyordu. Elimdeki telefonu evirip çevirerek sıkıntılı bir nefes daha alırken, açık olan camlardan içeriye giren rüzgar bile dindirmiyordu içimdeki yangını... Sadece onu istiyordum. Su gibi hayatın eş anlamlısı neyse onu istiyordum!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HATTA AŞK VAR (ESMER SERİSİ -5)
RomanceÜzerine giymiş olduğu ince askılı, krem rengindeki yazlık elbisesiyle bahar gibi temiz ve cıvıl cıvıldı Nefes... Etrafındaki insanlarla konuşup, gülümserken onu izlemek en güzel görüntüyken kıskanç kalbimin beni ele geçiren tarafı tarifi imkansız bi...