BÖLÜM 25
Nefes alamıyordu. Deli gibi çarpan kalbine inat mantığı ısrarla sakinleşmesini söylüyordu. Bir kâbusun içinde, ölümün eşiğindeydi. Küçücük bir noktaymış gibi hissediyordu kendisini. Yaşadıklarının acısını kâbuslar görerek ödüyordu haftalardır. Canı yanıyor, etrafını saran o simsiyah karaltılardan kaçamıyordu. Panik olmuş bir halde nefes almayı inatla reddederken, çıkardığı hırıltı sesler, Özge ile Senem'in odaya girmelerine neden olmuştu. Senem, çığlık atarak yatağın içinde top haline gelmiş kardeşinin başına koştu. Kızı, kilitlenen bedenini açmaya çalışarak kendisine getirmeye çalışırken bir yandan da Özge'ye "Su! Su getir!" diye bağırıyordu.
Güneş yanıklarından kızaran cildi, gördüğü her neyse korkmasına, alnında ter damlacıklarının oluşmasına neden olmuştu. "Nefes..." diyerek kızın saçlarını geriye iteledi. Alnına doğru ılık nefesini üflerken, tek istediği uyanması, kâbusunun içinden çıkıp kendisine geri dönmesiydi. Titreyerek, sonrasında hıçkırıklarla ağlayarak gözlerini araladığında Senem, derin bir nefes alıp alnını alnına yaslamış "Sakin ol güzelim" diyerek onu sakinleştirmeye çalışmıştı.
NEFES
"Filmlerde izlediğimiz acı çeken karakterler gibiydi hayatım. Olmaz dediğim ne varsa başıma geliyordu. Haftalardır üstesinden gelmeye çalıştığım ve inatla kendimi inandırdığım bu kalp ağrısı, artık beni en savunmasız olduğum anda, uykularımda yakalıyordu. Her dönemeç, yürüdüğüm her yol, sonu görünmeyen karanlık ve canımı acıtacak kötülükle doluydu. Kalbimin acısı bedenime fiziksel olarak ağrı salgılıyor, bundan kaçıp kurtulmak istediğim her anda, daha da canımı yakıyordu. Aynı şeyler, aynı olaylar tekrar tekrar zihnimde yankılanıp dururken, kırgınlığımın bu kadar derin olmamasını diliyordum. Çünkü kızgın olsaydım geçerdi, biterdi ama değildim... Senem'in kollarında hıçkırarak gözlerimi açarken, ondan daha fazla saklanamayacağımı biliyordum.
Özge'den aldığı bir bardak suyu, dudaklarıma götürüp içirirken Senem bir yandan da saçlarımı okşuyordu. "Bizimkileri arıyorum!" diyen Özge'ye cevap verebilmek için titremelerimin sona ermesini bekliyordum. Cevap veremediğim her anda Senem daha da endişe ediyor, beni daha sıkı sarıyordu. O bana her böyle sarılışında ben kendimi daha güçsüz hissediyordum. "Nefes, beni duyuyor musun?" diye sorarken ağlamaya başlayacağını biliyordum. Özge'nin titreyen elleri görüş alanıma girerken, onun da bizden bir farkı yoktu.
"Kimseyi arama!" dedim güçlükle. Dişlerim birbirine çarpıyor,çenem titriyordu. Kışın ortasında çırılçıplak kalmış gibi titriyordum. Özge'nin bana aniden dönmesiyle, kaşlarım çatılırken yüzüme bakmıştı tarar gibi.
"Sana ne oluyor böyle?" diye soran Özge'ye iç çekerek karşılık verdiğimde Senem gözlerimin içine bakıp "Nefes?" dedi.
İlk defa hastalığımdan dolayı kriz geçirmiyordum ya da ilk defa sinirden değil... Bu benim için yepyeni bir şeydi ve engel olamıyordum. Birden geliyordu. Her şey göz açıp kapayıncaya kadar oluyor ve beni nefessiz bırakıyordu. Can çekişiyormuşum gibi hissediyordum. Senem'in beline kollarımı dolayıp yüzümü onun boynuna gömerken bir kez daha hıçkırmaya başlamıştım. Bu hastalıklı halimden nefret ediyordum!
"Panik atak!" diyerek hızlı hızlı soluklanırken Senem "Ne zamandan beri?" diye soruyordu. Her anımda yanımda olan arkadaşım, muhtemelen nerede kaçırdığını anlamaya çalışıyordu.
"Ondan ayrı kaldığımı gerçekten fark etmeye başladığım zamandan beri..." diyerek doğruldum. Ellerimi kucağımda kenetleyip, başımı önüme eğerken "Onu aramayı istiyorum" dedim dudaklarımı bükerek. Gözlerimin içi yanıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HATTA AŞK VAR (ESMER SERİSİ -5)
RomanceÜzerine giymiş olduğu ince askılı, krem rengindeki yazlık elbisesiyle bahar gibi temiz ve cıvıl cıvıldı Nefes... Etrafındaki insanlarla konuşup, gülümserken onu izlemek en güzel görüntüyken kıskanç kalbimin beni ele geçiren tarafı tarifi imkansız bi...