BÖLÜM 39
NEFES
"Rahat dur!"
Ateş'in belki de saatlerdir söylediği tek şey buydu. Rahat dur! Neden rahat durmam gerekiyordu ki? Eve gelip, annemle biraz sohbet ettikten sonra beni almış ve 'bana bir sürprizi' olduğunu söyleyerek arabasına bindirmişti. Gözlerimi bağlamış, ona çözmeyeceğime dair söz vermiş olsam da bana inanmayıp tamamen ona uygun davranarak iki elimden beni kelepçelemişti. Gerçekten bunu yapmıştı! Gülerek onu onaylamadığımı belli etsem de bana zerre aldırış etmemiş ve hayatımda belki de onu tanıdığım andan itibaren ilk kez dudaklarında bir melodiyi ıslık çalarak söylüyordu. Ellerime kan gitmediğinden olsa gerek uyuşmuş ve normalde üşüdüklerinden daha fazla üşümeye başlamıştı. "Ateş" diye neredeyse inleyerek oturmakta olduğum yerde sızlanırken "Az kaldı" dedi.
"Nereye gittiğimizi bilmiyorum ama ellerimi çözmezsen kansızlıktan kesmek zorunda kalacaklar!" diye mırıldandım. Bana baktığını hissedebiliyordum. Bunu görmesem de tenime vuran sıcaktan anlıyordum. Bedenim, otomatik olarak Ateş'e programlanmış gibiydi. Dokunuşuyla bazen tek bir bakışıyla hatta sesiyle bile beni etkileyebiliyordu. Ve ben bunun aşktan, onu sevmekten çok daha fazlası olduğunu biliyordum. Kalbim deli gibi atmaya başlarken "Çarpıntım var!" dedim. Cidden vardı. Alt dudağımı ısırıp başımı önüme eğerken düzenli nefesler almaya çalıştım. Ne olursa olsun insandım sonuçta değil mi? Bu kadar heyecan ve aşırı sevme bünyeme fazla gelebiliyordu!
Kendi kendime, kendimi teselli ederken yavaşladığımızı hissettim. Araba durmuştu. Başımı kaldırmadım. Hoş kaldırsam da bir şey görebileceğimi sanmıyordum. Üzerime doğru gelen sıcaklıkla geriye doğru çekilirken Ateş ellerimi tek eliyle tutarak kendisine çekti. "Hm"
Sesinin tonundan homurdandığını anlayabiliyordum. Kelepçeleri çözüp, arka koltuğa doğru attıktan sonra önce bileklerimi ardından da parmaklarımı ovaladı bir süre için. Her hareketi o kadar yavaş ve düzenli tekrarlıyordu ki sanki duran kan akışım yeniden canlanmış, karıncalanarak ve içimi hoş ederek ellerimde, parmaklarımda dolaşıyordu. Sesli bir halde iç çekerek gülümserken "Bunun için üzgünüm" diye mırıldandı. Aynı anda sıcacık nefesi, dudakları bileklerimi bulurken "Sorun değil!" diye mırıldandım "Bu sondu çünkü"
Sesini çıkarmadı ve bu beni tatlı sert olmaya itti.
Ellerini sımsıkı tutarken "Eğer amacın beni sadistçe sevmekse avucunu yalarsın komutan!" diye mırıldandım "O şeyleri bir daha ellerime geçirmeye yeltendiğin an kendini bir kodeste bulursun!"
"Haha!"
Arabanın içinde durmuş ona gözlerim kapalı bir halde tehditlerimi savuruyor, bir yandan da onun neşeli kahkahasının üzerimde bıraktığı etkinin keyfini çıkarıyordum. Sanki iyilik perileri etrafımızı sarmışta bizi mutlulukla donatmıştı. Her şeyimiz, o kadar güzel ve huzurluydu ki...
İçimi çekip "Gözlerimi ne zaman açacaksın?" diye sordum. Onu görmek istiyordum.
"Bekle!" deyip avuç içlerime ıslak bir öpücük bırakıp, kokladı. Ardından emniyet kemerini benimkiyle birlikte çözdükten sonra "Sakın kımıldama!" deyip kapısını açtı. Dışarı çıkıp, kapıyı kapattıktan sonra duyduğum seslere doğru başımı çevirdim. Bedenim hala az önce indiği tarafa doğru dönüktü. Kapının açılmasıyla, sırtıma vuran sıcak rüzgar titrememe neden oldu. "Üşüdün mü?" diye soran Ateş'e bakamadığımdan kaşlarımı çatıp, dudaklarımı büktüm "Bilmiyorum"
Aniden beni belimden tutup kendisine doğru çekince, kollarım boynuna dolandı. "Ne yapıyorsun?" diye sorarak gülerken "Bekle!" deyip beni dışarı çıkardı. Ardından ayağı ile kapıyı kapatıp, bacaklarımın altındaki elini hareket ettirdi. Kapıyı kilitlemişti. Döndüğümüzü hissettim. Yürüyorduk. "Ateş?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HATTA AŞK VAR (ESMER SERİSİ -5)
RomanceÜzerine giymiş olduğu ince askılı, krem rengindeki yazlık elbisesiyle bahar gibi temiz ve cıvıl cıvıldı Nefes... Etrafındaki insanlarla konuşup, gülümserken onu izlemek en güzel görüntüyken kıskanç kalbimin beni ele geçiren tarafı tarifi imkansız bi...