Bölüm 16

97 17 0
                                    

BÖLÜM 16

Yatağın üzerinde oturmuş bacaklarını Ebru'nun kucağına uzatmıştı Nefes. Kucağındaki derginin sayfalarını umarsızca çevirirken Ebru'nun tırnaklarına özenle oje sürüyor olmasını da görmezden gelmeye çalışıyordu. Oldu olası ojeden hoşlanmıyordu. Keskin kokusu midesini bulandırıyor, üstelik el tırnaklarında daha güzel ve estetik gözüktüğünü düşünürken ayak parmaklarının boyanmasını midesi kaldıramıyordu. Nefes'e göre bunun hiç de güzel bir yanı yoktu. ne kadar uğraşırsa uğraşsın hastaneden çıkıp, eve geldiklerinden beri üzerine düşülmesi keyfini bozuyordu. Bebekmiş gibi davranıyorlardı ve bir şey yapmasına izin vermeden her şeye müdahale ediyorlardı. Babasının gecenin bir yarısında odasına kadar gelip, nefes alıp almadığını kontrol etmesi bile sinirlerinin bozulması için yeterli bir durumdu. Başını Senem'in karnına yaslamış, bir yandan onun Serap ile konuşmasını dinlerken gözlerini devirip, gülümsüyordu.

"Hm, evet böyle giderse Nefes'i de evlendireceğiz? Ay ne bileyim ben? Doruk'tan bir ses seda çıkmadığından işler iyi gözüküyor! Zaten buralar böyle cehennem ateşinde kalmış gibi yandığından açıkçası şimdi ona kafa yoramam ben!" diyordu Senem. Ateş'ten hoşlanmadığını her defasında üstü kapalı da olsa dile getirip duruyordu. Nefes, başını iki yana sallayıp gözlerini kapattığında Ebru "Sen ona aldırma" diyordu.

Omuz silkip uzandığı yerden doğrulduğunda ayak tırnaklarına bakıp, gözlerini kıstı. "Cidden ama ya?" diyerek suratını buruştururken "Çok güzel oldular bence" dedi Ebru kıkırdayarak. Yatağın üzerinden aşağı atlayıp, banyoya koşturduğunda "Çok sıkıştım ya" diye bağırdı. Nefes, gözlerini bir kez daha devirirken Senem'in telefonu kapatmasıyla bakışlarını ona çevirip "Ateş, hakkında ileri geri konuşmana sinir oluyorum" dedi.

Senem "Ne var? Doğruları söylüyorum sadece" diyerek omuz silktiğinde "Neden sana o anahtarları verdi?" diye sordu.

Nefes, omuz silkerek "Bilmem. Çiftliğe gidebileceğimizi söyledi abimlere söyledim ama seslerini çıkarmadılar" dediğinde Senem "Bir askere göre oldukça iyi kazanıyor olmalı" dedi ardından da "Telefon meselesi neymiş sana söyledi mi?" diye sorunca Nefes "Hayır, sanırım üzerinde durmadığı bir mesele" dedi.

"O yüzden mi seni hasta hasta bırakıp soluğu Ankara'da aldı?"

"Nereden bileyim ben Senem? Hem bunun benim hasta olmamla ne ilgisi var Allah aşkına?" diyerek kaşlarını çatan Nefes komodinin üzerinde duran anahtarlara bakıp iç geçirdi.

"Baksana" diyerek kızın ellerinden tutan Senem "Mustafa seni bir daha aradı mı?" diye sorduğunda Nefes "Hayır" diyerek derin bir nefes aldı "Ona her ne söylediysen işe yaramış olmalı"

Senem "Aklı varsa bize bulaşmaz kızım, adamın aklını alırım valla" diyerek göz kırptığında Nefes esnedi. Ebru, ellerini yıkayarak lavabodan çıktığında "Ben kaçıyorum, bayağı geç oldu. Yarın sabah kahvaltıda görüşürüz Nefes" deyip kıza öpücük attı. Senem de ayağa kalkıp "Beni de bekle ben de geliyorum" diye bağırdı. Durup Nefes'in burnunu ısırıp kaçtıktan sonra "Seni seviyorum bebek!" diye bağırıp kızın sızlanmalarına kıkırdadı. Nefes, sırt üstü yatağa uzanıp gözlerini kapattığında Ateş'in iki gündür Ankara da ne yaptığını merak ediyordu.

Genç adam ise deli danalar gibi etrafındakilere esip gürlüyordu. Bakanlıktan gelen yazılı açıklamadan sonra yeni bir göreve gideceği kesinleşen genç adam, bunu erteleyebilmek için elinden geleni yaparken, göreve çıktığında kimliğini korumasına yardımcı olan bu hattın kimin eline geçtiğini öğrenebilmesi gerekiyordu. "Lanet olsun!" diyerek önündeki sandalyeye bir tekme savururken "Sakin ol" diyen arkadaşına baktı "Sakin mi olayım? Bütün kimliğimin deşifre olmasını mı istiyorsun? Askeriye de bir hain var ve ben onu bulamıyorum! Bir hatta ulaşmak ne kadar zor olabilir?" diye bağırdığında Yavuz "Bunun sadece sana zararı var komutan. Bakanlığa bunu bildirirsek..."

HATTA AŞK VAR (ESMER SERİSİ -5)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin