Bölüm 34

73 13 0
                                    

BÖLÜM 34

NEFES

"Hayatım, Ateş'le birlikte rayına oturmuş gibiydi. Sanki bütün o boşlukların yerini, sevmediğim şeylerin simgesizliğini doldurmuş, kendi rengini vermişti. Her şey daha güzeldi. Daha sıcaktı. Her ne kadar ondan hala korksam da sevmekten geri duramıyor ve bunun için pişmanlık duymuyordum. Ateş, hayatımın ortasında ansızın patlayan bir yanardağ gibiydi. Beni yakıyor, tüketiyor ama yeniden var ediyordu..."

Son buluşmalarının ardından Nefes soluğu Cüneyt'in yanında almıştı. Ateş'i geride bırakmış, onunlayken hislerine yön veren duygularını bir yere kilitleyip en soğuk haline bürünmüştü. Ateş, onu geriden izlemekle kalmış, kızın ani değişen hal ve tavırlarına kendince bir anlam getirmeye çalışmıştı. Nefes ise arzu ve tutku dolu saatlerin sonrasında nihayet kendisine geri dönebilmeyi başardığında, Ateş'e kızmış onunla kavga etmiş ve bir daha hiçbir şekilde ailesinden birine el kaldırmaması konusunda uyarmıştı.

Şimdi Cüneyt'in evinde, onun odasında bilgisayarının hemen yanındaki rahat koltukta otururken bir yandan da üzerlerine karabasan gibi çöken sorunlar üzerine laflıyorlardı. Cüneyt, o kadar zeki bir adamdı ki Nefes onunla konuşmayı seviyor ortaya attığı fikirlere kendince cevaplar bulup Cüneyt'in bunları anlamlandırmasına bayılıyordu. İçini çekerek genç adamın gözlüklerini oynatmasını izlerken "Bana öyle baktığın zaman sorunlarımız hızlı çözülmeyecek" dedi Cüneyt. Kafasını kaldırmış gülümsüyordu. Nefes, omuz silkerek gülümsediğinde "Biliyorsun iki yumruğun aramızda lafı olmaz" dedi Cüneyt. Kız, anında kaşlarını çatarken "Sonuçta adam seni seviyor öyle değil mi? Seni sahiplenmesi iyi bir şey!" deyip koltuğunu kıza çevirdi. Eğilip ellerinden tutarken "Bizim aramızdaki dostluk onunkiyle kıyaslanınca daha uzun elbette bizi kabullenmesi biraz zamanını alacak ama sorun değil" diye söylendi.

Nefes "Engel olamadığım için üzgünüm"

Cüneyt "Orada bile değildin Nefes? Üzgün olman için hiçbir sebep yok!"

Nefes "Ama?"

Cüneyt "Erkek arkadaşının bir kalas olduğunu düşünürsek eğer onu bu haliyle kabullenmeli ve katlanmamız gerektiğini düşünüyorum. Elbette diğerlerinin de ne düşüneceği önemli ama..."

Nefes "Ama?"

Genç adam, güldü. İçini çekip arkasına yaslandıktan sonra "Bana bir baksana" dedi "Lisedeyken Tuğçe'ye bir şans verip onunla çıksaydım şuan belki de hayatım bu kadar tekdüze ve sıradan olmazdı. Gerçek anlamda hoşlandığım tek kızı, kendimden uzaklaştırıp beddualarını aldım ve bak tuttu da. Bir aptal kutusuyla senelerdir şifreli bir aşk yaşıyorum. Aramız her bozulduğunda ona format atıp düzeltiyorum ve inan bana güzelim, bu hiç iyi değil!"

Nefes, kıkırdayarak gülerken "Gülersin tabi" diyerek ona eşlik etti genç adam. Ardından içini çekip "Bir iki tokadın aramızda lafı olmaz" dedi yeniden. "Hem sen ilk defa bu kadar candan gözüküyorken ben Ateş denilen o adamdan dayak yemeye bile razıyım!"

Nefes "Eğer öyle bir şey yaparsa..."

Cüneyt "Tamam, neler olur biliyorum ve eminim o da bir daha yapmaz! Yani canını seviyorsa?" deyip göz kırptı. Nefes, başını sallayarak iç çektiği sırada telefonu çalmaya başladı. "Babam arıyor!" diyerek telefona cevap verirken Cüneyt de "Selam söyle!" diyerek işinin başına geri dönmüştü.

"Efendim baba?" diyen genç kız oturduğu yerde bacaklarını kendisine doğru çekti. Babası her ne söylüyorsa, heyecanlanmasına ve korkmasına neden oluyordu. "Kim söyledi ki?" diye sorduğunda elbette annesinin söylediğini biliyordu. "Tamam" diyerek iç geçirirken omuzları da çökmüştü. Telefonu kapatıp, elinde sıkıca tuttu. Gözleri uzak diyarlara gitmiş gibi tüm canlılığını yitirircesine kucağındaki renk cümbüşüne odaklandığında Cüneyt yeniden yanına gelip, başını eğmiş "Nefes?" diye sesleniyordu "Ters giden bir durum mu var?"

"Annem, babama Ateş'ten bahsetmiş" diyen genç kızın yanakları kıpkırmızı ancak gözleri yanaklarındaki rengin ahengiyle aynı orantıda değildi. Daha farklı bir şeyler vardı. daha sıcak. Daha öfkeli hissetmesine neden olan bir şey...

"Bu iyi bir şey değil mi?" diye soran Cüneyt kızın gözlerini kapatıp, sakinleşmeye çalışını seyretti. Nefes, inleyerek ayağa kalktı. Aniden hareket ettiği için gözü kararmıştı ancak bozuntuya vermeden odanın içinde turlamay başladı. "Benim özel hayatım derken nesini anlamak istemiyorlar, anlamıyorum!" diye tısladı. Cüneyt, onun her hareketini izliyordu. "Emrivakilerden hoşlanmıyorum Cüneyt! Bunu herkes biliyor ve annemin yaptığı şey... Çok ayıp!"

"Emrivakilerden kimse hoşlanmaz ama annenin yaptığı ayıp değil" dedi genç adam. Kızın kendisine bakmasıyla "Belli ki senin söyleyemediğini düşünmüş" diye devam etti. Nefes, gözlerini kısınca "Evlenmekten bahsediyorsun Nefes. Bir anne olarak heyecanlanmıştır ve babanla bunu paylaşmak istemiştir ki bu çok normal!" diyerek kızı sakinleştirmeye çalıştı. Nefes, derin bir nefes daha çekerken içine her şeyi bozmadan nasıl ilerleyeceğini düşünüyordu. Yaklaşmakta olan fırtına, aile sorunları, şimdilik dört bir yana dağılan ve tatil yapmakta olan diğerleri... "Of!" diyerek ayağını yere vurdu. Cüneyt, onun ne düşündüğünü anlamış gibi ayağa kalkıp karşısına geçtiğinde ellerinden tutarak gözlerinin içine baktı "Benim tanıdığım Nefes, her şeye bir çözüm bulur. Bu işi halledebileceğini biliyorum! Eve git ve Altuğ amcayla konuş. Eminim Ateş'i senden dinlemeyi sevecektir!" dediğinde Nefes "Bu kadar iyi niyetli ve uzlaştırıcı olmandan nefret ediyorum!" diye homurdandı. Uzanıp genç adamın burnunun ucundan öptükten sonra "Beni buna alıştırma seni soğuk nevale! Sonra hep aynı muameleyi görmek isterim!" diye homurdandı Cüneyt. Nefes, gülerek onu bir kez daha öperken geri çekilip çantasını ve yanında getirdiği evrakları eline alıp içini çekti "Sonra görüşürüz Cino!"

"Muhtemelen düğünde!"

Nefes, tebessüm ederek genç adama baktı. Neler olacağını bilmiyordu ama nedense babasının, annesi kadar hoşgörülü davranacağını düşünmüyordu. Ne de olsa kız babasıydı...

HATTA AŞK VAR (ESMER SERİSİ -5)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin