2 Ocak 2023, Hatay.
Küçükken hep en ufak yaralara ağlar, büyük yaralar aldığımda babam üzülmesin diye "İyiyim ben." derdim. Babam kısıtlı zamanında hep üzerime titrer, canım yanmasın diye her şeyi yapardı. Annem onu da bu hassasiyetle sevdiğini söylerdi.
Neredeydi benim babam?
Canım yanmasın diye elinden gelen her şeyi yapan o adam neredeydi? Benim annem gitmişti. Babam hani ona kıyamazdı? Kıymıştı. Benim babam bugün karşıma geçmiş annemin ölümünden nasıl zevk aldığını anlatmıştı.
"Yapma Eda," dedim elimle kulaklarımı kapatarak. "Çıkar aklından nolursun çıkar. Sustur şu sesleri Eda, nolursun sustur."
"Eda aç kapıyı lütfen." Ayas'ın üzgün sesi kulaklarıma eriştiğinde içimde bastırmak istediğim o ağlama hissi nüksediyordu. Ağlamak istemiyorum Ayas, git. Git artık. Yorulmadın mı? Ben çok yoruldum yeter artık.
"Ayas," Evren'in sesiydi bu. "Bırak kardeşim, dinlensin. Bak böyle bir faydası yok ikinize de."
"Mahvediyor kendini içeride Evren. Beyninin içini bilirim ben onun mahvediyor kendini. Ağlayamaz o, ağlayamaz. Ağlamaya bile yüzü olmadığını düşünüyor. Oysa en çok belki de o ağlamalı. Onun mu suçu lan benim annemin ölümü sanki? Ama o aptal herif yüzünden içeride kendi kendini bitiriyor." Çaresiz sesini duymamak için kulaklarımı kapatıp engel olmak istiyordum ama olmuyordu bir türlü. "Giremiyorum içeri. Korkuyorum Evren, kendine zarar verecek diye çok korkuyorum."
"Yapmaz. Bak biraz müsade edelim ona, versin içsel savaşını. Nasıl kurtulur başka? Üstüne gidersek daha da kötü olacak. Neredeyse tüm gün burada durdun, çıkmıyor. İşe yaramıyor işte."
"Yarayacak," dedi. "Eda çık dışarı hadi. Eda böyle yapma lütfen konuşalım. Yalvarıyorum sana Eda, lütfen." Kapıyı zorladı bir kez daha. "Arkasına oturmuş Evren, kırıp açamıyorum da."
"Git," dedim güçsüz sesimle.
"Eda aç kapıyı geleyim yanına bak aklımı kaçıracağım burada."
"Gelme," dedim bu sefer daha güçlü bir sesle. En azından beni duyduğuna emindim. "Git. Gelme, git."
"Gidemem Eda,"
"Zorlama Ayas, git."
"Sensiz eve gitmem." Evet, bu detay vardı. Kuntayların evindeydim çünkü Ayas'ı duymak veya görmek istemiyordum. Kendimi Kuntay'ın odasına kapatmıştım. Ayas ise peşimden gelmişti ve tüm gece benim gibi beklemişti. Kapının hemen ardında duruyordu.
"Evine git."
"Hayır," dedi hızla. "Kendi başıma gitmeyeceğim. Sensiz gitmem Eda, çık birlikte gidelim evimize."
"Orası senin evin, benim değil."
"Orası senden önce bir ev miydi sanıyorsun?" Dedi hızla. "O evin içinde hayaletler vardı senden önce, Eda. Sen geldin ben hepsini kapı dışarı ettim. Sen geldin bahar geldi, sen geldin huzur geldi. Senden önce dört duvar bir çatıydı orası."
"Ben ölüm getirmişim sana. Senin evindeki hayaletler bile benim yüzümdenmiş. Belki de sen kapı dışarı ettiğin için değil, katilleri o eve geldiği için gitmişlerdir."
"Senin suçun yok. Sadece sekiz yaşında bir çocuktun Eda, senin suçun değildi. Babanın sattığı silahları annemin olduğu aracın üzerinde denediler. Bu o adamların, babanın suçu. Senin değil. Benim değil. Bunun bedelini neden bize ödetiyorsun?"
"Git Ayas. Sus lütfen. Bilmek istemiyorum ben, hiçbir şeyi bilmek istemiyorum. Senin yüzüne bakamam ben uzaklaş benden."
"Eda yapma böyle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜL KOKAN HAYALLER
Mystery / ThrillerSahi büyümek neydi? Büyümek; Bir çocuk kırılganlığında kurulmuş hayaller, temizlenmesi gereken ruhlar, sönmesi gereken yangınlar ve umut adına yapılmış fedalardı. Öyleyse yangınlar, hayallerinden kurtulması gereken bir çocuğa mı aitti; yoksa umudun...