TEKLİF

66 4 0
                                    

9 Mayıs 2023, Ankara.

Cesaret birçok konu üzerinde denenebilecek bir olaydır. Bir yerden atlamak için, bir mesleği seçmek için, belki de bir kararı almak için. Ve en güzeli bir duyguyu tatmak için. Sevgiyi. Aşkı. Bu duyguyu öyle herhangi birisiyle tadamazsın. Sevdiğin kadının gözleri, sesi, saçları, dudakları, elleri olmadan tadamazsın. Ve hep korkarsın. Kaybetmekten çok fazla korkarsın ancak işin cesareti de buradan gelmez mi zaten?

Ben Ayas Nedim Balsak, nelerimi kaybettiğimi bir bilseydiniz karşıma geçip bundan nasıl korkarsın diyemezdiniz. Çünkü korkaklık en çok sevdiğin insanlara karşı yapılır. Ve ben bana ait olan, kendimi ona ait hissettiğim bir şeyi daha kaybetmeyecek ve aksine bugün onu bir kez daha kazanacaktım.

İçim kıpır kıpır olurken Piyale'ye döndüm. "Piyale, bunu beğenir değil mi?" Elimde ona gösterdiğim tektaş yüzüğe baktı.

"Ayas bu soruyu üçüncü kez soruyorsun! Evet, beğenir. Bu her kadının beğenebileceği kadar güzel bir yüzük. Eda'nın beğeneceğine ben adım kadar eminim." Elimde tuttuğum yüzük pırlanta armut nişan yüzüğüydü. Ayeda'nın zarif parmağına çok güzel olurdu.

"Bence de beğenir." Dedim ve kuyumcuya döndüm. "Bunu almak istiyorum." Adam başını olumlu anlamda salladı ve elimdeki yüzüğü alıp kutusuna bıraktı.

"Şimdi ne kaldı?" Diye sordu Piyale.

"Her şey tamam." Dedim ona dönerek. "Bugün akşam teklif edicem."

"Tuttuğunuz kafe güzel mi?"

"Güzel." Dedim onu onaylayarak. "Antalya'da. Bir saate alıcam Eda'yı tatile gidiyoruz diyerek götürücem."

"Hepimize tatil ne güzel gelirdi gerçekten." Dedi o da gülümseyerek. Haklıydı. Ciddi bir tatili hakediyorduk ama bunun için zamanımız bile yoktu. Önemli de değildi. Eda ile iki günüm vardı ve bunu güzelce değerlendirecektim. Parayı ödedikten sonra çıktık kuyumcudan.

"İstersen askeriyeye bırakayım seni de." Dedim ona dönerek.

"Yok ben bir saat daha dolanacağım çarşı da, sen git." Dedi elini bana uzatarak. Elini tutup sıktım.

"Eyvallah."

Gülümsedi. "Rica ederim. Dikkatli ol arabayı sürerken."

"Eyvallah." Dedim tekrar ve arkama dönüp çarşının çıkışına ilerledim. Arabaya bindikten sonra Eda'yı aradım.

"Alo?" Uykulu sesi beni gülümsetti.

"Sen geri mi uyudun?" Dedim keyifle. Onunda gülüşü ilişti kulaklarıma.

"Çok erken kalktım bugün, Ayas! Bir gözlerimi dinlendireyim dedim yine uyumuşum." Sırıttım ama görmedi bunu tabi. En son iki saat önce telefonda konuşmuştuk. Valizini hazırlamıştı ve kahvaltı yapmıştı.

"Geliyorum o tarafa güzelim, hazırlan. Ve lütfen tekrar uyuma."

"İyi ki bir uyuduk he!" Diye homurdandığında yatağından kalktığını anlamama sebep olan hışırtılar geldi kulağıma. "Neyse ben hazır olurum bir yarım saate."

"Tamam güzelim. Öpüyorum."

"Çok sevgi." Dedi hala esnerken. "Ay! Pardon!" Kocaman bir kahkaha attım.

"Uykucu tavuk seni, kapat çabuk yoksa oraya hızlıca gelip seni yemek zorunda kalırım."

Kıkırdadı. "Kapatıyorum bebeğim, dikkatli gel."

"Tamam." Ardından telefonun kapanma sesi doldu kulaklarıma. Gülümseyerek telefonu kenara bıraktım ve gözlerim yüzüğe kaydı. "Sakin ol oğlum," dedim kendi kendime. "Hallederiz biz. Yaparız."

KÜL KOKAN HAYALLER Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin